İstanbul’un Kadir Topbaş’ı
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Başkanlarından Kadir Topbaş vefat etti..”
Medya bu ruhu eksik cümle ile tarihe not düştü... Oysa ki rahmetli bundan çok daha fazlasıydı...
Önce İstanbul’luydu bir kere...
Kuşaklar boyu İstanbul’lu olan köklü ailelerden birinden geliyordu..
Sonra varlıklıydı.. Görev ve hizmet dışında, mevki ve koltuk ona, dünyevî hiç ama hiçbir şey ifade etmiyordu..
Beyoğlu Belediye Başkanlığına da, Büyükşehire de; “Görev istenmez, verilir” düsturuyla görev tevdî edildiği için; “Halka hizmet Hakka hizmettir” şuuruyla gelmişti...
İyi de bir mimardı..
Bu kadîm şehrin, onun gibi zarif, kibar, ruh ve estetik sahibi bir yöneticiye ihtiyacı vardı...
Basın Ekspres’ten her sabah gazeteme gelişte sol tarafta, dönüşte ise sağ tarafta kalan; Emin Evim genel merkezinin ve Millî Gazete’nin bulunduğu Milsan binasını, hayranlıkla izlerdim.. Kimliksiz binalar ortasında bir mücevher gibiydi.
Bu bina, Mimar Kadir Topbaş imzası taşıyan ve rahmetlik hocam Mimar Cevad Ülger’in eserlerinde olduğu gibi, çağdaş malzemeyle kadîm mimarimizi hayata geçirmenin müstesna bir örneğiydi...
Kadir Topbaş’la dâvamız birdi, yolumuz birdi, bunca yıl aynı caddede, farklı şeritlerde aynı yöne doğru yol aldık.. Mesele sahibi, dâvâ adamı bir mümindi...
Onunla, toplantılarda, iftarlarda karşılaşıp hâl-hatır soruşmak ve Başkanı olduğu İ.B.B Kültür Müdürlüğü’nün şahsım için tertip ettiği “40.Yıl Saygı Gecesi” dışında bir hukukumuz ve teşrik-i mesâimiz olmadı..
Bu yazı, Kadir Topbaş’a kaleme aldığım ikinci yazım... İlkinde, sitem ve talep vardı..
Her mümin gibi benim de içimi kanatan bir konuyu, Ulusal Belediye Gazetesi’nde kaleme almıştım..
Yazı, Fatih Sultan Mehmed Han’ın, Avrupa yakasına imzasını nakşettiği Rumelihisarı içindeki mescidle ilgiliydi..
Zamanında yıkılan mescidin temeli, üzerine dökülen betonla sahne haline getirilmişti ve yıllar yılıdır mescidin temeli üzerinde konserler veriliyordu.
“Bu yarayı tedavi etmek sana yakışacak” meâlindeki yazım yayınlandıktan iki veya üç gün geçmişti ki, aradı..
“Teşekkür ederim. Benim de ruhuma saplı bir çivi bu konu.. Programımızda, inşaallah çözeceğiz..” dedi...
Elhamdülillah.. Çözdü de...
Çalınan mescidi yaklaşık bir asır sonra müminlere iade şerefi ona nasip oldu...
Tayyip Erdoğan’dan sonra, İstanbul’u İstanbul yapma sevdâlısı ikinci adamdı o...
Yirmi milyona yaklaşan nüfusuyla İstanbul yerinde durdukça, onun hizmetlerinden yararlananların hayır duaları (Yapanı bilsin bilmesin) ona ulaşacaktır inşaallah...
Rabbim Kadir Topbaş’a rahmet etsin, mekânı cennet olsun...