Sepettekine lâf anlatmak
Politika, anlatma, izah etme, ikna etme sanatıdır, değil mi?..
Aklı basmayana, gözü göremeyene, dönen dümeni fark edemeyene, gözü boyanmışa, yardımcı olup, onu aydınlatma işidir..
Politika tarihi, bu yola ömrünü adamış ve tüketmiş idealist şahsiyetlerle doludur.
Evet, politika öteden beri pis olagelmiştir. Uğraşmak için de, dokunmak gerekmiştir.
Ama şu apaçık bir gerçek ki, politika dedikleri şey, günümüzde, pislikte zirveye ulaşmıştır...
Lâğım artık açıkta akmaktadır..
Zamanında, yalan söylerken yüzünün kızarmasını ustaca kamufle eden politikacıdan; bugün derisiz yüzündeki sırıtmasını kesintiye uğratmayan politikacıya gelip dayandık...
İşin daha da hoş tarafı, o yüzü derisiz, çipil gözlü, anlamsız sırıtık tipin, yarın sallayacağı yalana, daha bugünden inanmış koskoca bir gürûhun hazır bekliyor olması...
- Arkadaş, yalan bu!..
- Biliyorum..
- Hem biliyorsun hem de bile bile bunu yayıyor, paylaşıyor musun?..
- Elbette... Bu metodla nasıl İstanbul’u aldıysak, iktidarı da almamız lâzım...
- İyi de İstanbul’da, sırtını PKK’ya dayayan parti “Bizim sayemizde kazandınız “ diye size kan kusturuyor...
- Olsun, zaten onlarla aramızda pek bir fark da kalmadı, bu iktidar gitsin de!..
- O yüzden mi, iktidarı almış gibi, artık açık açık, HDP’ye vereceğiniz bakanlıkları konuşur oldunuz?..
- Neden olmasın?..
- FETÖ’sü, PKK’sı dahil, Parti’si - Particik’i, ABD barkodlu ne varsa “at sepete” metodu yani...
- ABD’nin sepetinde hepimize yer var..
- Peki ya vatan?
- Benim yeşil kartım var.. Gelini doğum için ABD’ye yolladık.. Torunlar ABD vatandaşı...
- Ya bayrak?
- Yatımda yıllardır, ülkeye vergi vermemek için ABD bayrağı dalgalanır...
- Ya millet?..
- Millet aç!.. Millet cahil!..
- Ya sen?..
- Ben okumuşum. Param yurtdışında...
- İstiklâl?..
- Her fırsatta Anıtkabir’e gidip, İstiklâl Marşı okuyoruz ya...
Sizce sözün bittiği yerde değil miyiz?..
Hâlâ bu sepettekilere lâf anlatmaya çalışanlara Allah’ım akıl fikir versin..
Sepettekilere de asla fırsat vermesin!..