• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Rasim Bolbol
Rasim Bolbol
TÜM YAZILARI

Tayyip Erdoğan, faizle mücadelede hâlâ yalnız (mı?)

03 Ocak 2019
A


Rasim Bolbol İletişim: [email protected]

Hakkını teslim etmek lazım, Türkiye’de faiz konusunda en hassas kişilerden biri de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.

Kendisi, ne zaman fırsatını bulsa, çıkıp konuşuyor. 

Yeri geliyor, bankaların faiz gelirlerini eleştirip “Böyle kazanç ancak eroin tüccarlarında olur” diyor. Yeri geliyor, “Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bir sömürü aracıdır. Biz, yüksek faizle Türkiye’yi ayağa kaldıramayız. Lamı-cimi yok, bu gidişatı değiştireceğiz” sözleriyle bir kararlılık ortaya koyuyor.

Ancak Erdoğan’ın tüm bu kararlılığına rağmen, bankaların faiz geliri sürekli artmaya devam ediyor. 

¥

Açıklanan son rakamlar ortada…

2017’nin ocak-kasım döneminde 223,2 milyar lira faiz geliri elde eden bankalar, 2018’in aynı döneminde bu rakamı 329,6 milyar liraya çıkarmış. Yani gelirlerde yüzde 50’ye yakın bir artış söz konusu.

Mezkur tablo, açık bir şekilde, bankalar kazanırken milletin kaybettiğini ortaya koyuyor. 

¥

Peki milletin kaybetmesine sebep olan temel etken ne?

Cevap, hiç şüphesiz, borca dayalı bir para sistemine bağımlı olmamız. 

Bu sistem bir an önce değiştirilip, tüm ekonomi üretim kanalları faizci finans sektörünün güdümünden kurtarılmadan millet kaybetmeye devam edecektir. 

Olması gereken, ihracata yönelik mal üretmenin kârlı olmaktan çıktığı Türkiye’nin, tekrar üretim toplumuna döndürülmesidir. 

Her ne kadar, “Yalnızlığımı biliyorum ama mücadelemi sürdüreceğim” dese de, öyle gözüküyor ki faizle sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın savaşması yeterli olmuyor. 

O halde bu yük, toplumun bütün kesimlerince birlikte omuzlanılmalıdır. 

Çok bariz ki, faizsiz bir sistem ancak böyle inşa edilebilir.

¥

DÜN “MÜFTÜ KEÇİ ÇALDI” DİYE 

ÇARPITIYORLARDI, BUGÜN DE 

“MÜFTÜ HEDEF GÖSTERDİ” DİYE 

MANİPÜLASYON YAPIYORLAR 

Sizler de mutlaka takip etmişsinizdir…

Siirt Müftüsü Ahmet Altıok, Hz. Peygamber’e ve İslamî değerlere hakaret eden sözde bir ilahiyatçıya tepki verdiği için günlerdir belli mahfiller tarafından hedef gösteriliyor.

Adamlar pişkin mi pişkin… Haksız oldukları bir konuda bile kendilerini haklı göstermeyi başarabiliyorlar.

İslam’a ve Müslümanlara en alçak hakaretleri savurmayı kendilerinde bir hak görüyorlar, fakat hakaretlerine cevap verilmeye kalkıldığında büyük bir tahammülsüzlük örneği sergiliyorlar.

“Allah’ın kılıcı diye lakap takılan ünlü İslam savaşçısı Halid bin Velid bile cihadı kadın avcılığına dönüştürmüştü” demekten imtina etmiyorlar, ancak, kendilerine “Böyle bir şey asla kabul edilemez. Toplum vicdanında bu kişiler mahkum olacaklardır. Hakaretçiler derhal özür dilemeli ve tövbe etmelidir” denilerek mukabelede bulunulduğunda, nasırlarına basılmışçasına ayağa fırlıyorlar.

Ağızlarından salyalar saçarak, anında algı operasyonları başlatıyorlar. Yaptıkları manipülasyon, dezenformasyon ve ajitasyonla zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyorlar.

¥

Aslında Türkiye’deki bir kısım medyanın gerçekleri eğip-bükme hastalığı yeni değil. Unutmayın, bunlar, tâ 1950’li yıllarda, keçisi çalınan bir müftüyü (hem de birinci sayfalarından) “Müftü keçi çaldı” şeklinde haberleştiren ahlaksız bir zihniyetin temsilcisi.

Dün “Müftü keçi çaldı” çarpıtmasında bulunuyorlardı, bugün ise “Müftü hedef gösterdi” diye manipülasyon yapıyorlar.

Yani şer cephesinin yöntemlerinde değişen hiçbir şey yok.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23