Söyle be Sezgin! “Tanrıkulu” musun yoksa “ABD ve PKK’nın kulu” mu?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun terör örgütü PKK ile iltisaklı oldukları gerekçesiyle görevden alınan HDP’li Ahmet Türk ve Selçuk Mızraklı’yı ziyaret etmesi hâlâ tartışılıyor.
Aslında bizce ortada tartışılacak bir şey de yok hani.
Öyle ya, olay basit: Ekrem İmamoğlu, HDP’ye karşı 23 Haziran’ın diyetini ödüyor belli ki.
Sıkıysa ödemesin zaten.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, kulağını çekti ne de olsa.
“Ekrem İmamoğlu bizim sayemizde seçildi. Bize rağmen siyaset yapamaz. Yapmaya çabalarsa da bir karşılığı olmaz. Belediye başkanlığına devam etmek istiyorsa HDP’nin sözünden dışarı çıkmamalı” yollu tehditvari ifadelerle İmamoğlu’nu iyice köşeye sıkıştırdı.
Eee, Ekrem de akıllı-uslu birisi sonuçta. Söz dinler. Dolayısıyla terör örgütünün siyasi uzantısına tek bir itirazda bulunmayarak durumu kabullendi.
HDP’lilerin bu durumdan oldukça memnun olduğunu söyleyebiliriz.
“İstanbul’da bize rağmen siyaset yapamaz” dedikleri Ekrem İmamoğlu verdikleri talimatları harfiyen yerine getirince, onlar da “hakkı(!)” teslim etmekte bir beis görmüyorlar.
CHP içindeki HDPKK’lıları kullanarak, “uslu çocuk” İmamoğlu’nu sürekli göklere çıkartıyorlar.
Yani anlayacağınız, iş karşılıklı pohpohlamaya dönmüş vaziyette.
Gördünüz, daha geçtiğimiz günlerde CHP’li Sezgin Tanrıkulu çıktı sahneye.
Diyarbakır ziyareti sırasında İmamoğlu’na büyük ilgi gösterildiğini iddia edip, Kürtlerin İmamoğlu’na “Bize zulmeden Erdoğan var, bir de onu yenen İmamoğlu var” nazarıyla baktığını ileri sürdü hazret.
CHP’nin kayyım kararları sonrası Kürt vatandaşa destek olması gerektiğini belirtip, “Biz de öyle yaptık. ‘CHP zor zamanda Kürtleri yine yalnız bıraktı’ dedirtmedik” diye eklemeyi de ihmal etmedi.
Düşünebiliyor musunuz, vatansever Kürtlerin değil, HDPKK’nın can yoldaşı olan, teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın resmi avukatlığını yapan pişkin söylüyor bunları.
Devletin Silahlı İnsansız Hava Araçlarıyla sivil vatandaşları vurup öldürdüğünü iddia ederek terör örgütünün propagandasını kirli ağzına sakız eden...
Asıl bebek katillerini görmezden gelip, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni “bebek katili” olarak gösterme haysiyetsizliğinde bulunan...
Mehmetçiğin PKK’ya ağır darbe indiren operasyonlarını “alçaklık” olarak nitelendirecek kadar alçalan...
Terörist cenazelerinde hüngür hüngür ağlayıp, “İmralı’da koşullar rahatlatılmalı. Nihayetinde Öcalan barışa hizmet ediyor” gibi abuk sabuk lafların altında imzası olan “etki ajanı” dillendiriyor mezkur hezeyanları.
Ama bunlar beyhude gayretler.
Hiç boşuna çabalama Sezgin!
Zira senin kim olduğunu herkes gayet iyi biliyor.
Sen, Amerikan özel istihbarat şirketi Stratfor’un iç yazışmalarında adı “TR-705” olarak kodlanan ve CIA’ya bilgi sağladığı ortaya çıkan...
ABD Adana Konsolosluğu’nun ABD Ankara Büyükelçiliği’ne gönderdiği kriptolarda ise “Uzun zamandır konsolosluğumuzun kontak kişisi” diye bahsedilen “mutemet bir eleman”sın.
CHP’nin 24. Dönem Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, 2013 yılında partisinin grup toplantısında seninle ilgili “TR 705 koduyla çalışan CIA ajanı” diyerek yalnızca bir hakikati ortaya koyduğu için disiplin kuruluna sevk edilip ceza aldığını henüz unutmadık.
Sen istediğin kadar unutturmaya çalış.
Biz inatla hatırlatacağız.
Müslüman coğrafyasını kan gölüne çeviren işgalci ABD için “Bölgedeki çabalarınıza müteşekkirim” dediğini her fırsatta gündeme getireceğiz.
“ABD’nin İslam coğrafyasına demokrasi getirebileceğine dair Türk toplumunda duyulan güvenin(!) sarsılmamasına özen gösterilmesini” tavsiye edenin sen olduğunu inatla yazacağız.
Hem bizim işimiz bu.
Soyadı “Tanrıkulu” olup, gerçekte “ABD ve PKK’ya kulluk” yapanları ifşa etmeyeceğiz de ne yapacağız değil mi?
Vesselam.