Şimdi Bülent Arınç düşünsün!
İnkâr edecek değiliz... 15 Temmuz’dan bu yana geçen zaman diliminde, FETÖ’ye karşı hummalı bir çalışma yürütüldü, hâlâ da yürütülüyor.
Bazı eksiklik ve yanlışlıklar bulunsa da ihanet şebekesiyle mücadelenin genel itibariyle olumlu seyrettiğini söyleyebiliriz. Ama dedik ya, genel itibariyle... Zira FETÖ yargılamalarında karşılaştığımız bazı yanlışlıklar, mide bulandırmaya fazlasıyla yetiyor. Hakim ve savcıların altına imza attığı birtakım tuhaf kararlar, maalesef kamuoyunda Paralel Yapı ile mücadelenin sulandırıldığı yönünde bir kanaat oluşmasına sebep oluyor.
Hatırlarsanız, bu kanaatin ortaya çıkmasına yol açan kararlardan biri de Bülent Arınç’ın damadı Ekrem Yeter’in “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan yargılandığı davada beraat etmesiydi hiç şüphesiz.
Hatırlayın, millet, FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla gözaltına alınan ve tutuklandıktan 3 gün sonra tahliye edilen damadın durumunu görünce haklı olarak isyan etmişti. Pek çok kişi, FETÖ’ye kıyısından köşesinden bulaşan sıradan insanlar içerideyken, kodamanların birer birer salıverilmesine bir anlam veremediklerini belirtmişti.
Neyse ki, kamuoyunun büyük tepki gösterdiği bu davayla ilgili en sonunda harekete geçildi. Evet, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman, Ekrem Yeter hakkında Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği beraat kararına itiraz ettiklerini söyledi geçtiğimiz günlerde.
Doğrusunu ifade etmek gerekirse, bu çok önemli bir haber.
Her ne kadar, “Ekrem Yeter damadım olmasaydı da yüzde 100 beraat edecekti” gibi ilginç çıkışlarla gündeme gelen Bülent Arınç beraat kararına itiraz edilmesini “haysiyet cellatlarına malzeme vermek” şeklinde yorumlasa da bizce hakikaten atılması gereken bir adımdı bu.
Zaten Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman da öyle kurusıkı atmıyor. Dosyadan oldukça emin. “Bizim açımızdan Yeter’in dosyası, içi dolu bir dosyaydı” diyor kendisi.
Açıkçası bizce de öyleydi.
Lakin, FETÖ’ye ait sivil toplum örgütlenmelerinin göbeğinde yer alan...
Hakkındaki “mahrem abilik” iddiaları ayyuka çıkan...
Kendi adına kayıtlı telefonla FETÖ’nün üst düzey isimleriyle görüşen...
17-25 Aralık’ın hemen ardından örgüt adına okunan basın bültenlerinin hazırlanmasına önayak olan..
Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen’in “Bank Asya’ya para yatırın” çağrısına icabet eden...
15 Temmuz’dan sonra bile ısrarla evinde Gülen’in kitap ve CD’lerini tutan damat bey, nasıl olduysa oldu, “Yeterli delil yok” denilerek bir şekilde beraat etti.
Garibanın Bank Asya’daki hesabı örgüt üyeliğine delil gösterilirken, iş Bülent Arınç’ın damadına gelince, anında “Rutin hesap hareketleri ‘örgütsel faaliyet’ ya da ‘örgüte yardım etmek’ kapsamında değerlendirilemez” denildi.
Fetullah Gülen’e ait materyaller bulundurmak, örgütün toplantılarına iştirak etmek, FETÖ’nün derneğinde yöneticilik yapmak başkaları için suç teşkil ederken, Ekrem Yeter’in icraatları “sempati boyutunu aşmayan faaliyetler” olarak nitelendirildi.
•
Ne diyelim, inşallah Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın attığı adımla bir yanlıştan da dönülmüş olur.
Hem bu itirazdan çıkacak sonuçla, FETÖ ile mücadele konusunda adli süreçlerin hakkaniyetli sürdürülmediğine ilişkin toplumun bir kesiminde oluşan algı ortadan kaldırılabilir. FETÖ davalarında arkası olanların kollandığı, buna karşılık garibanların cezalandırıldığı şeklindeki iddialar pekâlâ izale edilebilir.
•
Lafı fazla uzatmaya gerek yok. Şimdi “Ekrem Yeter damadım olmasaydı da yüzde 100 beraat edecekti” diyen kayınpeder düşünsün.
Bu işler öyle “Siz yargıyı ve adaleti temsil ediyorsunuz. Adli konu üzerinde isim ve olay zikrederek sübjektif görüş beyan edemezsiniz” diyerek yargı organlarını el altından tehdit etmeye benzemez. Hele hele TBMM antetli kağıda açıklamalar döşenip ona-buna gözdağı vermeye hiç benzemez.
Artık pabuç pahalı Bülent Bey!
Çok istiyorsan, cübbeni giyip yine FETÖ sanıklarını savun.
Yapmadığın iş değil nihayetinde.
Değil mi ama?