Arınç ya Saadet’e ya da şu yeni partilerden birine katılsın
Siz de görüyorsunuz…
AK Parti içerisinde “özgül ağırlığı” olduğunu iddia eden Bülent Arınç her defasında aynı “hafifliğin” altına imza atıyor. Kişisel meselelerini nedense sürekli medya önünde halletmeye çalışıyor.
Evet, kişisel bir meselesi var bu beyefendinin.
Daha doğru ifadesiyle bir karın ağrısı…
Öyle olmasaydı, en ufak bir eleştiri karşısında küplere binmez, kameraları davet ederek AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan’ı töhmet altında bırakma nezaketsizliğinde bulunmazdı.
Açık ve net: Bülent Bey, AK Parti’de rahatsızlığa sebep oluyor.
Savruldukça savruluyor.
Ama bu arada kuyruğu dik tutmayı da ihmal etmiyor.
Israrla ve inatla bildiğini okumayı sürdürüyor.
“Benim karakterim bu. Yine birilerine şirin gözükmeye çalışırken ölçüyü kaçırdım. Savunmamam gereken insanların olmayan hukukunu müdafaa ettim. Evet, yemediği nane kalmayan terör yardakçısı Canan Kaftancıoğlu’na tahammül gösterilmesi gerektiği yönünde bir açıklamada bulunmamalıydım. Kandil’in yancısı Ahmet Türk’e hiç kefil olmamalıydım. Bir pot kırdım işte. Kamuoyundan özür diliyorum” diyeceğine zeytinyağı gibi üste çıkmayı tercih ediyor.
“Ben hiçbir zaman geri adım atmış bir insan değilim. Ben hukuk çerçevesinde bildiklerimi söylüyorum” diyerek yanlışta ısrarını sürdürüyor.
•
Şurası bir gerçek ki, “Cumhurbaşkanımıza zarar verecek hiçbir hareketin içinde olmam. Ona gelecek zararları önlemeye çalışırım” diyen Bülent Arınç, bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’a en büyük zararı verenlerden biri konumuna gelmiş vaziyette.
Zira ne zaman konuşsa, başta Erdoğan düşmanı medya olmak üzere, bilumum muhalif odaklar ellerini ovuşturmaya başlıyor. Bülent Bey’in söz konusu çıkışları, Erdoğan ve AK Parti’ye vurmak için anında bulunmaz bir malzemeye dönüştürülüveriyor.
Sakın yanlış anlaşılmasın, derdimiz Arınç’ın göbek attırdığı medyayla değil. Zaten onlara kızmak da yersiz olur.
Öyle ya, “dava arkadaşlarım” dediği insanların yanında olmayı zül addeden birini “kullanmayacaktı” da ne yapacaktı malum medya?
Siz, “Bülent Turan boyundan büyük işlere karışmasın. Bilmediği işlere karışmasın. Onun açıklamaları sivrisinek ısırığı kadar beni ilgilendirmez. Kendisine yazık olur. Herkes haddini bilsin” gibi tehditvari cümleler sarf ederseniz, tabii ki onlar da vazifelerini yerine getirmek için derhal işe koyulurlar.
Tüm bunlara malzeme olmamak Bülent Arınç’ın elindeydi. Fakat o yine hırsına yenik düştü.
Malum çevrelere güvercin, Bülent Turan’a şahin kesilmeyi maalesef içine sindirebildi.
Ahmet Türk’leri, Canan Kaftancıoğlu’ları “takdir” ederken, Bülent Turan’ı “tekdir” etmeyi seçti.
“Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyeliği” sıfatının kendisine aynı zamanda “had bildirme” yetkisi de verdiği zehabına kapıldı.
Gezi olayları çıktığında vandallara karşı takındığı müşfik edayı dostlarına çok gördü.
•
FETÖ’cüleri savunmak için gösterdiği gayretin onda birini AK Partililerin hukukunu savunma konusunda gösteremeyen Bülent Arınç’tan AK Parti’ye bir hayır gelmeyeceği galiba ortada.
Kendisiyle bir an önce vedalaşmak, zannediyoruz herkes için en hayırlısı olacaktır.
Hem hazır “talip”leri de var.
Bülent Bey’in tek yapması gereken o “talip”lerden birini seçmek.
Artık “Sayın Arınç bu tür çıkışlarıyla siyasete her zaman renk katmış bir arkadaşımızdır. Ben kendisini Canan Kaftancıoğlu ve Ahmet Türk çıkışı ile ilgili olarak tebrik ediyorum” deyip kendisine “kucak açan” Temel Karamollaoğlu’nun yanına mı gider, yoksa bugünlerde parti kurma çalışmalarıyla gündemde olan “eski dostları” ile mi söz keser orası kendi bileceği iş.