• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Onur Yılmaz
Onur Yılmaz
TÜM YAZILARI

Vatandaş ne bekliyor?

27 Kasım 2025
A


Onur Yılmaz İletişim:

Vatandaş ne bekliyor?

ONUR YILMAZ

Sokağın sesi bazen manşetlerden daha ‘gür’ çıkar. Çarşının kalabalığından, pazardaki esnafın telaşından, sabahın erken saatinde dükkânını açan bir ustanın sessiz duasından… Bu ülkenin insanı ne yaşıyorsa, ekonominin gerçek nabzı oradadır. Rakamlar tabloyu anlatır ama ruhu anlatan insandır. Ekonominin çarklarını döndüren de yükünü göğüsleyen de duasını eden de bu millettir. İşte bugün o milletin ortak bir beklentisi var: istikrarın güçlenmesi, belirsizliklerin azalması ve emeğin karşılığının daha görünür hale gelmesi.


Ekonomide son dönemde atılan adımları vatandaş yakından takip ediyor. Kimi zaman televizyon başında yorumcuların söylediklerinden, kimi zaman marketteki fiyat etiketlerinden, kimi zaman da bankadaki memurun yüz ifadesinden anlamaya çalışıyor gidişatı. Herkes kendi cephesinden bir anlam çıkarıyor fakat ortak payda hep aynı: “Düzen otursun, denge korunsun.”


Bugün vatandaş şatafatın peşinde değil. Kimsenin uçuk bir beklentisi yok. İnsanımızın istediği sadece:

– Alım gücünü zayıflatmayan bir fiyat istikrarı,

– Piyasada güven veren bir dil,


– Emeğin karşılığını adaletli biçimde gösteren bir ekonomik düzen.


Ekonomi dediğiniz şey aslında insan davranışları üzerine kurulu büyük bir hikâye. Bazen kur düşer ama vatandaşın içine sinmez; bazen enflasyon gerilese bile raf fiyatlarına güven duyulmaz. Çünkü asıl mesele sadece ekonomi değil, güven duygusudur. İnsanımız bu güven ikliminin kalıcı olmasını istiyor.

Otomobil piyasası bunun en canlı örneklerinden biri. Bir dönem fiyatlar tırmandı, sonra geri çekildi, ardından yeniden dalgalandı. Fiyatların düşmesi tek başına alıcı getirmedi; çünkü vatandaşın zihninde asıl sorunun cevabı farklıydı “Bu hareketlilik geçici mi, kalıcı mı?”


Bugün otomobil almak isteyen de, ev almak isteyen de, iş yeri açmayı düşünen de aslında aynı güven sorusuna cevap arıyor.


Devletin attığı adımlar, denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi, piyasayı rahatlatan düzenlemeler elbette sahada hissediliyor. Vatandaş bunu inkâr etmiyor, aksine büyük bir dikkatle izliyor. Millet her zaman olduğu gibi devletinin yanındadır. Ancak insanımızın gönlünde bir başka beklenti daha var: Alınan kararların uzun vadeli yol haritasıyla desteklenmesi.


Çünkü belirsizlik, güçlü iradeyle atılan adımların bile etkisini gölgeler. Bugün fiyatların indiğini gören vatandaş yarın ne olacağını düşünmeden rahatlayamıyor. İşte tam burada ekonomik istikrarın psikolojik tarafı devreye giriyor. Ekonominin duygusu olur mu? Olur. Hatta bazen rakamlardan bile daha etkilidir.

Düşünün; bir esnaf sabah dükkânını açarken içinden “Bugün işler nasıl olacak?” diye geçiriyor. Bir emekçi market alışverişine çıkarken fiyat karşılaştırması yapıyor. Emekli torununa harçlık verirken hesap yapıyor. Her biri başka bir kesime ait olsa da ortak bir duygu var “Gelecek daha net olsun.”

Vatandaşın beklediği tam da budur.


Bugün dünya ekonomilerinin dalgalandığı bir dönemdeyiz. Küresel belirsizlikler, enerji fiyatlarındaki oynaklık, tedarik zincirindeki kırılmalar… Bütün bunlar elbette Türkiye’yi de etkiliyor. Ancak milletimiz zorlukları fırsata çevirmeyi bilen bir millettir. Bunun için yıllardır sayısız örnek gördük. Bu nedenle vatandaş kendi devletine güveniyor, kendi ekonomisinin potansiyeline inanıyor. Beklentisi de bu potansiyelin kalıcı bir düzene oturması.

Raflardaki fiyat istikrarı, temel tüketim maddelerinde öngörülebilirlik, otomobil ve konut piyasasında dengeli seyir… Bunlar ne büyük hayaller ne de abartılı talepler. Bu millet, dünyanın en ağır imtihanlarını bile sabırla aşmış bir millettir. Bugün de tek istediği dengeli bir ekonomik nefes.



Bazı dönemlerde piyasalar sakinleşir, bazı dönemlerde dalgalanır. Ama asıl mesele şudur: Vatandaş, devletinin attığı olumlu adımların toplumun her noktasında hissedildiğini görmek ister. Çünkü fiyat istikrarı yalnızca rakamlarla değil, hayatın akışıyla ölçülür.

Market fiyatları haftadan haftaya değişmediğinde…

Günlük konuşmalarda “Bu ay nasıl geçecek?” yerine “Seneye nasıl yatırım yaparız?” denmeye başlandığında…

Vatandaşın yüzündeki yorgun ifade umutla yer değiştirdiğinde…

İşte o zaman ekonomik istikrar gerçek anlamını bulur.


Bugün insanımız doğrudan bir çözüm değil, istikrarlı bir hikâye istiyor.

Bir araya gelinen ortamlardaki sohbetlerde konuşulan şey fırsatçılık değil, düzen olmalı.

Esnaf tezgâhını açtığında sadece Allah’tan bereket diler, fiyat etiketiyle savaşmak zorunda kalmamalı.

Memur, işçi, emekli… Herkes ay sonunda hesabını yaparken en azından önünü görebilmeli.

Milletimizin mayası sağlamdır. Devletine güvenir, vatanı için çalışır, alın terinin değerini bilir. Zor günlerin muhasebesini yaparken bile şükreden bir millettir. Böyle bir milletin tek beklentisi, emeğinin boşa gitmediğini hissetmektir.


Bugün “Vatandaş ne bekliyor?” sorusunun cevabı işte bu kadar nettir:

Güçlü bir ekonomik zemin, kalıcı bir fiyat dengesi ve geleceğe güvenle bakabileceği huzurlu bir iklim.

Ne fazlası, ne eksiği…

Ve en önemlisi:

Bu beklenti, şikâyetten değil; iyileşmeye duyulan samimi bir arzudan, daha iyiye ulaşma umudundan besleniyor.

Millet bu umudu taşıdıkça, Türkiye’nin yürüyüşü de durmayacaktır.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23