• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Armağan
Mustafa Armağan
TÜM YAZILARI

Milli Mücadele’nin ilk ateşini bir Müftü yakmıştı

09 Kasım 2025
A


Mustafa Armağan İletişim: [email protected]

Milli Mücadele’nin ilk ateşini bir Müftü yakmıştı

MUSTAFA ARMAĞAN 

Milli Mücadele tarihimiz bir gün dürüst bir şekilde yazılırsa ilk sayfasına yazılacak isimlerden birisi bir Müftünün adı olacaktır.

Kimdir bu Müftü?

Denizli Müftüsü Ahmed Hulusi Efendi.

O saygı duyulan bir din adamı olmanın ötesinde teşkilatçı bir önderdir. Yalnız Denizli’de de değil, Dinar, Nazilli ve Afyonkarahisar’da silahlı direniş teşkilatını kurmak ve yönlendirmek, aynı zamanda iaşesini sağlamak için canla başla çalışmıştı. Denizli Heyet-i Milliyesi’nin yardımıyla Denizli Kuva-yı Milliyesi’ni (“Milli Menderes Müfrezesi”) kurmayı başarmıştı 14 Haziran 1919’da.


Bir ay kadar sonra, 12 Temmuz’da Başbakanlığa (Sadarete) çekilen ve düşmana karşı can ve mal, ırz ve namusunun muhafaza ve müdafaa edilmesi için mutlaka harekete geçmek gerektiğini belirten ve düşmana karşı koyduklarını, hükümetin de harekete geçerek düşmana karşı meşru müdafaaya koyulması ve Yunan süngüleri altındaki Müslümanların kurtarılması için çalışması lüzumunu belirten telgrafın altındaki ilk imza da Ahmed Hulusi Efendi’ye aittir.  


Nazilli’nin Yunanlardan geri alınması için çalışan Ahmed Hulusi Efendi, Demirci Mehmed Efe’nin Kuva-ı Milliye’ye katılması için gayret gösterdi ve başardı. Arkasından Aydın’ın Yunanlardan geri alınması için uğraştı. Alındı da, ancak henüz tam bir teşkilat kurulamadığı için çarpışa çarpışa çekildiler ve Yunan kuvvetleri Aydın’a yeniden girdi.


Umurlu’da düşmanı durdurmak için 100 kadar gönüllüyü Teğmen Rüştü ve Kadir beyler komutasında cepheye gönderdi ve Demirci Mehmed Efe’nin katılmasıyla Umurlu Yunan kuvvetlerinin durdurulduğu hat oldu.

Ahmed Hulusi Efendi 29 Mayıs 1919’da Denizli Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyeti’nin başkanı oldu. Cemiyetin 10 Haziran’da yayınladığı beyannamede şu hususlar vurgulanmıştı:


“Yarın Yunanlıların murdar ayakları altında inleye inleye ölmektense, bugün ya mertçesine ölmeye, yahut şerefle yaşamaya azmeden ve bugünkü çalışmayı din ve namus meselesi bilen kardeşlerimizi son defa olarak mali ve bedenî her fedakârlıkta bulunmalı, zengin ve fakir herkes bu meselede kendisini alakadar addetmeli, seyirci vaziyetinde kalmamalı… Kaybedilecek zaman olmadığını düşünerek hareket etmeliyiz… Allah yardımcımızdır.”  


Fakat Denizli Müftüsü Ahmed Hulusi Efendi’nin adını tarihe altın harflerle yazdıracak olan hizmeti, unutulmayacak olan muhteşem cihad konuşmasıdır.   

İzmir’in 15 Mayıs 1919’da işgalinden sadece 4 saat sonra Denizli Müftüsü sabah namazından sonra Bayram yerinde kürsüye çıkıp hemşehrilerine cihad çağrısı yapmıştı. 


Evet, henüz Yunan’ın İzmir’e çıktığı ilk saatlerde bir din adamı halkı galeyana getirecek bir konuşma yapmak suretiyle Milli Mücadele’nin ilk ateşini yakıyordu.

Konuşmanın tam metnini Dr. Recep Çelik’in yazımızda da kendisinden faydalandığımız Milli Mücadele’de Din Adamları adlı kitabından aşağıya naklediyorum (cilt 1, Emre Yay., 1999, s. 135).  

“Muhterem Denizlililer! Bugün sabahın erken saatlerinde İzmir, Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Bu tecavüze karşı hareketsiz kalmak, din ve devlete ihanettir, vatana karşı irtikab edilecek cürümlerin (işlenecek suçların) Allah ve tarih önünde affı imkansız günahtır. Cihad, tam manasıyla teşekkül etmiş dini farize olarak karşımızdadır. 


Hemşehrilerim, karşımıza çıkarılan dünkü teb’amız Yunan’a biz mağlup olmadık. Onlar öteki düşmanlarımızın vasıtasıdır. Yunan’ın bir Türk beldesini ellerine geçirmelerinin ne manaya geldiğini, İzmir’de şu bir kaç saat içinde irtikap edilen cinayetler gösteriyor. 


Silahımız olmayabilir, topsuz-tüfeksiz sapan taşları ile de düşmanın karşısına çıkacağız, İstiklal aşkı, vatan sevgisi, haysiyet şuurumuz ile kalbimizdeki iman ile mücadelemizin sonunda zaferi kazanacağız. Bu uğurda canını verenler şehit, kalanlar gazidir. Bu mutlak olarak cihad-ı mukaddestir. 


Sizlere vatanınızı düşmana teslim etmenin çaresiz olduğunu söyleyenler, düşman esareti altında olanlardır. Onlar irade ve kararlarına sahip değillerdir. Bu vaziyette onların emri ve fetvası aklen ve şer’an caiz, makbul ve muteber (geçerli) değildir. Meşru olan, münhasıran (salt) vatan müdafaası ve istiklal uğruna cihaddır. 

Korkmayınız ... Meyus olmayınız ... Bu livay-ı hamd’in (kıyamet günü müminlerin altında toplanacağı sancağın) altında toplanınız ve mücadeleye hazırlanınız... Müftünüz olarak cihad-ı mukaddes fetvasını ilan ve tebliğ ediyorum. Elinizde hiçbir silahınız olmasa dahi üçer taş alarak düşman üzerine atmak suretiyle mutlaka fiili mukabelede bulununuz ...”


Bugün Denizli’deki İlbade Mezarlığı›ndaki kabrinin başına gidenler beyaz mermerden mezar taşında şu ibareyi okuyacaklardır:

“Milli Mücadelenin ilk kahramanı Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi burada medfundur.(1861-21.11.1931) Ruhuna Fatiha.” 

Not: Ahmed Hulusi Efendi hakkında bilgi için Recep Çelik’in kitabından başka şu kitaplara başvurabilir: Kadir Mısıroğlu, Kurtuluş Savaşı’nda Sarıklı Mücahitler (1967); Cevat Rıfat Atilhan, İstiklâl Harbinde Sarıklı Kahramanlar (1967); Cemal Kutay, İstiklâl Savaşının Maneviyat Ordusu (1977). 


Atatürk’e Mevlid okunmasın diyen CHP’li bakan kimdi?

“17 İlkteşrin (Ekim) 1938. Atatürk’ün hastalığı çok mühim bir safhaya girmiştir. Bugün akşam gazeteler gecikerek çıktı: Atatürk hakkındaki doktor raporları. (...) Akşam gazetelerinin neşrettiği rapordan sonra Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya, gazete başmuharrirlerini parti binasına çağırdı. Uzun konuşuldu. Kısaca ifadesi şu oldu: Atatürk’ün hastalığı ağırlaştı. Yanına giren ve çıkanı tanımaz hâldedir. Vakıa doktorlar bu hâle koma demiyorlar. Fakat koma da olabilir. Açılabilir de. Eğer emri hak vaki olursa tedbir almak lazım. Sizleri onun için çağırdım. Teessür tabii umumidir. Fakat memleketi yeise düşürmemeli. Teessür vesilesiyle nümayişler yapılmasına, toplantılara, hatta camilerde mevlit okuma vesaire gibi hâllere müsaade etmeyeceğiz. Çünkü iyi niyet ile başlayan bu nevi toplantıların dejenere olduğu görülmüştür.”

Asım Us, Hatıra Notları, Hazırlayan: İsmail Dervişoğlu, Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2012, s. 265-266.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

okur

Hani kurtuluş savaşı hiç olmamıştı, yunan denize dökülmemişti, sizin cenah öyle diyordu ya. Milli Mücadele´de İLK KURŞUN 19 Aralık 1918´de Karakese köyünde atılmıştır. 25.5.2025 tarihli kendi yazını bir oku sayın yazar.

MUZAFFER...

ELİNE SAĞLIK HOCAM ALLAH C.C RAZI OLSUN ÖMRÜNÜZ BEREKET VERSİN İNŞALLAH AMİN, VATAN İÇİN ŞEHİTLERİMİZİ RAHMETLE ANIYORUM ALLAH C.C RAZI OLSUN HAZRETİ MUHAMMED MUSTAFA SAV KOMŞU EYLEYE İNŞALLAH AMİN, DİNİ İSLAM İÇİN VATAN İÇİN ŞEHİTLERİMİZE ,EL FATİHA........
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23