Savaşın seyrini Trump’ın kararı belirleyecek

Savaşın seyrini Trump’ın kararı belirleyecek

MEHMET KOÇAK

Siyonist İsrail’in 13 Haziran’da İran’ın nükleer tesislerine ve füze üslerine düzenlediği saldırılarla başlayan yeni süreçte, iki ülke arasında yıllardır örtük şekilde süren çatışmayı doğrudan bir askeri hesaplaşmaya dönüştürdü.

Ani saldırıların verdiği büyük kayıpların şokunu atlatan İran, çok daha planlı ve büyük bir kararlılık içinde İsrail’e yönelik gerçekleştirdiği misilleme saldırılarıyla ağır kayıplar verdirmeye devam ediyor.

Taraflar birbirine acımasız bir şekilde zarar vermeye devam ettiği doğrudur, İsrail’in en büyük avantajı hava gücü ve güdümlü silahları ve devam eden ABD öncülüğündeki Batı’nın sınırsız desteğidir. 

Askeri müdahale, İran’ın nükleer bilgisini tamamen ortadan kaldıramaz ya da gömülü veya konuşlandırılmış nükleer tesislerin tamamen yok edilmesini de garanti edemez. Ayrıca, İran’ın caydırıcı araçları ve tahminlerin üstünde ileri teknolojiye sahip İsrail’e uzanan füzelerinin etkili olduğu görülmüştür.

Ancak, İran-İsrail savaşında zafer ve yenilginin tanımının artık taraflar için söz konusu değil. 

Çünkü, zafer ve yenilgi, şehirlerdeki yıkım, üretim merkezlerinin imhası ve askeri karargâhların ve mühimmat depolarının yok edilmesi ile askeri ve sivil ölümleri elbette büyük kayıplardır, ancak zaferin ölçüsü değildir. 

Şu bir gerçek;

Hava savunma sisteminin yanında kara gücünün ve füze fırlatma kabiliyetlerinin çökertilmesi suretiyle taraflardan birinin teslimiyeti zafer kabul edilir.

Gelinen noktada taraflardan herhangi biri bu zaferi henüz elde etmiş değildir. 

İsrail bu zaferi ABD’nin savaşta İran’ın yanında yer almasıyla elde edeceğine inanıyor. 

ABD ve küresel güçlerin bu konudaki fikri ve tavrı henüz netleşmiş değil.

İran’da ise İsrail’e verilen ABD desteği kesildiğinde kesin zafer elde edebileceği görüşü hakim.

Kısacası, iki taraf da zafere uzak görünüyor. Savaşın seyrini ABD Başkanı Trump’ın kararı yönlendireceğe benziyor.

Sıkışan Siyonist İsrail, ABD’nin savaşa katılmasını istiyor 

İsrail’in hava savunma sistemi Demir Kubbe, İran’ın füzelerini engellemede başarısız oldu. Tel Aviv, Hayfa, Ramat Gan, Holon ve Beerşeva şehirlerinde büyük hasar var.

Viyana devletlerarası ilişkileri düzenleyen söyleme ve BM GK kararları ile Beynelmilel hukuku hiçe sayarak Ortadoğu’da sürdürdüğü devlet terörü girişimlerinde İran’a saldıran ABD ve İngiltere öncülüğündeki Batı ittifakının desteğindeki Siyonist İsrail, İran’ın verdirdiği ağır kayıplar karşısında çareyi ABD’den yardım istemekte buldu.

Yapılan anketlerde Amerikalıların büyük çoğunluğu ve Trump’a destek veren seçmenin %53.5’i savaş istemiyor.

Trump ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in, İsrail saldırılarını güçlü bir şekilde kınaması ve İran’a askeri teçhizat ve lojistik desteklerini sürdürülüyor olmaları, ayrıca İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İstanbul Zirvesi’nden çıkan sonuç bildirgesinde verilen mesajlardan endişe duyuyor.

Başkan Trump, savaş yerine diplomatik bir çözüm bulunması meyilli, ancak ABD ve İngiltere ile Avrupa’daki güçlü ‘Siyonist lobileri’ Başkan Trump’ı İsrail’in kendi başına İran’ı yenemeyeceği, lojistik desteğin yanında savaşa müdahil olmaya zorluyor.

Şimdi ise İsrail’in saldırıları sonrası başlayan çatışmalara, ABD’nin dahil olup olmayacağı konusundaki gergin bekleyiş ve Trump’ın kararı bekleniyor.

Dünya başkentlerinde ise Trump’ın kararının “diplomasi mi yoksa saldırganlık mı” olacağı merak ediliyor.

Çünkü, Trump’ın vereceği karar, savaşın seyrini belirleyecek olması hasebiyle önemlidir.

Her ne şartlarda olursa olsun, ülkenin bağımsızlığı ile İran halkını koruma adına işgalci Siyonist İsrail ve onun suç ortaklarına karşı İslam dünyası büyük bir dayanışma örneği göstererek, İran’a destek vermelidir.