Gazze ve Lübnan’daki ateşkes ve barış tiyatrosunda son perde…
Gazze ve Lübnan’daki ateşkes ve barış tiyatrosunda son perde
MEHMET KOÇAK
Rehineleri kurtarmak ve dünya kamuoyundaki ‘Vicdani Uyanış’ın bir sonucu kitleleşen tepkileri sonlandırma ve de yeni savaşlara hazırlanma adına ateşkesi kabul etmek zorunda kalan Siyonist İsrail, yeniden saldırı, yıkım, işgal ve toplu katliamlar ile suikast gibi hukuk dışı eylemlerine geri döndü.
Çünkü, ateşkesi kabul etmesi onun için düşman olanları öldürme hakkının dondurulması anlamına gelmiyor.
Ateşkesi ihlal ediyor ve ardından düşmanlarını buna kalkışmakla suçluyor. Saldırgan operasyonlarını, karşı tarafın ihlallerine bir yanıt olarak sunuyor.
Hem Gazze ve Batı Yaka’ya, hem de Lübnan’a yönelik saldırıları ve işgalin sürüyor olması elbette kural tanımayan ve hiçbir anlaşmaya uymayan Siyonist İsrail’in barbarlığının en bariz örneğidir.
Ancak, Siyonist İsrail kadar, onu himaye eden ve destekleyen ABD ve İngiltere öncülüğündeki Batılı emperyalist ülkeler ile onların bölgedeki taşeronları aynı derecede suçludur.
*
Lübnan ‘Gazzeleştirilirken’
Ateşkes anlaşması ve BM Güvenlik Konseyi’nin ABD Başkanı Trump’ın Gazze’ye yönelik planını onaylamasını yok sayan Siyonist İsrail, bir yandan Gazze’de saldırı, yıkım ve toplu katliamlarını sürdürürken diğer yandan ise Batı Yaka’da ilhak kararlarıyla işgale devam ediyor.
Ayrıca, onaylanan planın uygulanması konusunda üstlenmesi gereken siyasi yükümlülükleri de reddeden Siyonist İsrail, bölgeye yardımların sadece %25’inin ulaşımına izin veriyor.
Gazze’de doludizgin bir insanlık faciası devam ederken, Lübnan’ın ‘Gazzeleştirilmek’ istendiği ise bir diğer gerçektir.
İsrail, Ekim 2023’te Lübnan’a yönelik saldırı başlatmış, Eylül 2024’te bu saldırı geniş çaplı savaşa dönüşmüştü. Savaşta 4 binden fazla kişi hayatını kaybetmiş, yaklaşık 17 bin kişi yaralanmıştı.
Lübnan ile işgalci İsrail arasında 27 Kasım 2024’te sağlanan ateşkes anlaşmasına rağmen Siyonist İsrail’in ateşkesi binlerce kez ihlal ettiği ve 27 Kasım 2024-20 Kasım 2025 tarihlerinde Lübnan’a düzenlediği saldırılarda 337 kişinin hayatını kaybettiği, 945 kişinin yaralandığının belgeleri ve bilgisi de mevcuttur.
En son olarak 23 Kasım’da İsrail ordusunun ateşkesi ihlal ederek, Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki Dahiye bölgesine düzenlediği hava saldırısında Hizbullah’ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai ve beraberindeki Kasım Hüseyin Bercavi (Melak), Mustafa Esad Baru (Hacı Hasan), Rıfat Ahmed Hüseyin (Ebu Ali) ve İbrahim Ali Hüseyin (Amir) adlı dört Hizbullah mensubunu katletti.
Katil Netanyahu ve üst düzey yardımcıları, ateşkes değil, savaşta kesin bir zafer için Gazze’de Hamas’ın ve Lübnan’da Hizbullah’ın silahsızlandırılması suretiyle yok edilmesini istiyor. Zira, her iki direniş grubunun yok edilmesi hem Filistin’in hem de Lübnan’ın ‘İsraillileştirilmesi’ anlamına gelecektir.
Gazze’de ve Lübnan’da olan da bu.
*
Güce tapanlar ile işbirlikçileri…
Durmak bilmeyen saldırılarının yanında Siyonist İsrail, Lübnan’da 8 Ekim 2023’ten sonra ele geçirdiği 5 tepeyi hâlâ işgal altında tutarken, onlarca yıldır elinde bulundurduğu bazı bölgelerdeki varlığını da sürdürüyor.
Kısacası, ABD destekli Siyonist İsrail denen eşkıya, dünyaya hükümran oldu.
ABD Başkanı Trump ve Batılı ülkelerin siyasileri ile onların bölgedeki taşeronları olan işbirlikçi Arap ülkelerinin yönetimleri ve uluslararası toplumun mensupları ile temsilcisi durumundaki uluslararası kuruluşlar, hâlâ utanmadan ve arlanmadan barıştan, hak ve hukuktan söz ederler…
Maalesef ki, o güce tapanlar, “hak, haklının değil, güçlünündür” görüşünde ısrarlı olmaları gerçekten çok utanç verici ve acıdır.
Ancak, daha utanç verici ve acı olan ise Gazze soykırımının ve işgaller ile suikastların suç ortağı olan o zalimlerin ayaklarına kadar giderek ülkelerinin gelirlerini (trilyon dolarları) ortak yatırımlar projeleri maskesi altında haraç olarak vermekten şeref duymalarını ifade edecek kadar alçaklaşan, o bizden görünüp ama gerçekte bizden olmayanların içine düştükleri haldir.
Sanırım başka söze gerek yok…