Dikkat çeken ayrıntılarıyla BM genel kurulu

Dikkat çeken ayrıntılarıyla BM genel kurulu

MEHMET KOÇAK

Birleşmiş Milletler 80. Genel Kuruluna katılan devlet ve hükümet başkanları ikili ve heyetler arası görüşmeler gerçekleştirerek BM kürsüsünden dünya kamuoyuna mesajlar verme fırsatı buldular. 

Siyonist İsrail’in Gazze kentini işgal altına alma planı, Batı Şeria’yı ilhak etme kararı, bölge ülkelerine yönelik saldırı ve tehditleri,  ayrıca insani yardım girişini engellemesi sonucu yaşanan krize ilişkin gelişmeler ile Rusya’nın Ukrayna’yı işgal savaşı bu yılki zirvede en çok konuşulan ve tartışılan konular oldu.

BM kürsüsünden liderlerin verdikleri mesajlar elbette önemliydi ancak Birleşmiş Milletler (BM) Genel Merkezi’nde Filistin sorununa çözüm bulma adına düzenlenen uluslararası konferans ve devamında Başkan Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın da katıldığı ‘Gazze’ konulu toplantı bana göre çok daha önemliydi.

Çünkü mesele Filistin ile Filistin halkının var olma ve yok olmasıyla alakalıydı. Gazze’nin tamamını işgal etmeyi, Filistin devlet fikrini silme adına Batı Şeria’yı ‘ilhak’ ederek Ramallah ve Kudüs’ü Yahudileştirme hedefleyen Siyonist planının durdurulması adına bu toplantı ayrı bir öneme sahipti.

Zira bu toplantıda ABD’nin Gazze savaşını sona erdirme ve Batı Şeria’nın ilhakını durdurmasını içeren bir plan önerilmiş oldu.

Başkan Erdoğan, en çok ilgi gören lider oldu.

 Erdoğan ile Trump arasında Filistin, Suriye başta olmak üzere Ortadoğu bağlamında görüş ayrılıkları olduğu BM kürsüsünden verilen mesajlarda da görülmüştür.

Ancak her iki lider, ülkelerinin ortak çıkarları ve Orta Doğu’nun yeniden şekillenmesinde birbiriyle yardımlaşmaya ihtiyaç olduğu gerçeğinden hareketle şahsi dostlukları üzerinden iyi ilişkiler kurmayı hedefledikleri bir gerçektir.

Trump, Müslüman liderlerle düzenlediği “Gazze” konulu toplantıda, masanın başucunda Erdoğan ile yan yana oturması, ayrıca Erdoğan’ı Beyaz Saray’da ağırlayan Trump’ın Erdoğan’a karşı kibar tavırları, 2 saat 20 dakika süren görüşme sonrasında Trump, kapıya kadar gelerek uğurladığı Erdoğan’a övgüler sıralaması dikkat çeken ayrıntılardı.

BM’deki konuşmasında verdiği mesajların yanında diğer konferans ve toplantılarda ayrıca ABD Başkanı Trump başta olmak üzere çeşitli ülkelerin devlet ve hükümet başkanları ile gerçekleştirdiği görüşmelerde en çok ilgi gören lider Başkan Erdoğan oldu.

 Kurulan her barış masasında ve diplomasi zemininde, dirayetli siyaseti, izlediği dengeli ve şahsiyetli dış politika sayesinde uluslararası düzeyde Erdoğan takdir görmesi, Türkiye’nin küresel düzeyde etkisini gösteren bir bölgesel güç olmasının bir sonucudur.

Diğer bir ifadeyle, Başkan Erdoğan’ın insanlık ittifakının sesi, bölgesel ve küresel barışın en önde gelen siyasi liderlerinden biri oluşudur. 

Dikkat çeken ayrıntılar

BM Genel Kurulu 80. yılda yaşanan ilginç olaylarla da hafızalarda yer edindi. 

Şöyle ki:

 BM’ye bağlı Lahey Uluslararası Savaş Suçluları Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçu işlediği gerekçesiyle hakkında tutuklama kararı bulunan katil Netanyahu’nun ABD’ye gelerek BM’de konuşurken, ABD’nin vize vermemesi nedeniyle Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, BM Genel Kurulu’na ancak videokonferans aracılığıyla katılabilmesi dikkat çeken olaylardandı.

Ahmed Şara 1967 yılından bu yana BM Genel Kurulu toplantısına katılan ilk Suriye lideri olması kadar, konuk olduğu demokrasi ve güvenlik konulu sempozyumda dikkat çeken ayrıntılar yaşandı.

En çok dikkat çeken ve şaşkınlığa sebep olan ise Ahmed Şara’yı karşılayan kişinin, yıllar önce kendisini “terör listesine” alarak başına 10 milyon dolar ödül koyan eski CIA Direktörü ve emekli General David Petraeus’ın olmasıydı. Ancak Petraeus, bu kez Şara’yı “Suriye Cumhurbaşkanı” sıfatıyla tanıtması ve saygılarını sunması ise daha dikkat çekici olanıydı.

Dikkat çeken bir diğer olay ise tarihinde ilk defa BM’nin kuruluş felsefesi, adaletsiz yapısı ve tıkanan işlevliği ile BM binasındaki teknik eksiklikleri nedeniyle eleştirilmiş olmasıydı.

BM’deki en ilginç gelişme katil Netanyahu’ya yapılan protesto oldu.

Tarihinde ilk defa  BM Genel Kurul’da ve  BM önünde yapılan protestolarla bir ülke temsilcisi protesto edildi.

Bu kişi savaş suçlusu ABD destekli Siyonist İsrail’in katil başbakanı Netanyahu idi.