Bu bir barış antlaşması değil, sadece bir ateşkes
Bu bir barış antlaşması değil, sadece bir ateşkes
MEHMET KOÇAK
ABD Başkanı Trump ve İsrail’in başbakanı katil Netanyahu’yu iki yıldır savaşla yok edemedikleri Hamas’ı muhatap almaya ve onunla masaya oturup pazarlık yapmaya mecbur kaldı.
Mısır’da taraflar arasındaki görüşmeler sonrasında İsrail hükümeti, Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas) ile ateşkes anlaşmasını onayladı.
Altını çizerek ifade etmek isterim ki, Trump’ın önerdiği ‘Gazze Planı’nın tamamı değildir.
Pazarlıklar sonucu kabul edilen ve 3 maddeden oluşan ateşkes anlaşmasıdır.
Karşılıklı esir ve rehine takası, 5 ayrı noktadan insani yardımların Gazze’ye engelsiz ulaşmasına karşılık, işgalci İsrail ordusunun Gazze’nin %70’inden kademeli olarak çekilmesini öngören bu anlaşma, Gazze’deki iki yıllık savaşı sona erdirme girişiminin ilk aşamasıdır.
Ayrıca, ateşkes asla bir barış anlaşması olmadığı gibi 20 maddeden oluşan Trump planının sadece bir parçasıdır.
Tarafları ateşkese mecbur eden sebepler…
Kabul edilen Gazze’deki ateşkes kararı kalıcı olup olmadığını zaman gösterecek. Ateşkesin kalıcı barışa dönüşmesi ise hiç mümkün görünmüyor.
Çünkü İsrail, Gazze Şeridi ve Batı Şeria’dan oluşan Filistin devlet fikrini hala reddettiği gibi ihanet planlarından da asla vaz geçmiş değil.
Zira bu ateşkes, İsrail için diğer komşu ülkelere yönelik sonuç odaklı saldırılar gerçekleştirmek için Gazze’de bir ara verme, Filistin için pazarlık konusunda zaman kazanma ve Gazze’de yaşayan Filistin halkı için ise soluklanma yani bir rahat nefes alma adına kabul edilmiştir.
Diğer bir ifadeyle, tarafları mecbur eden sebepler ve zorlaştıran şartlar söz konusudur.
İsrail halkına “Hamas’ı yok edeceğim, rehinelerin tamamını kurtaracağım” sözünü iki yıl devam eden savaşta yerine getiremeyen Katil Netanyahu, şimdi Trump’ın ‘barış planı’ tiyatrosuyla iç politikada devam eden aleyhindeki tepkileri azaltma adına rehineleri kurtarmak için ateşkesi kabul etmek zorunda kaldı.
İsrail’i mecbur eden diğer sebepler ise şunlardır.
Dünya genelinde artarak devam eden Amerika ve İsrail karşıtlığı protestoların aynı zamanda bir vicdanı uyanışa dönüşmesi, ABD’nin yakın müttefiklerinden 10 ülkenin de içinde yer aldığı Filistin’i devlet olarak tanıyan ülke sayısının 157’e yükselişi ateşkese mecbur eden sebeplerdir.
Yine, BM 80. Genel Kurulunda Netanyahu’nun protesto edilmesi, Gazze konferansı ile BM’de Türkiye’nin önerisiyle Başkan Trump ve 9 Arap ve Arap olmayan İslam ülkesi devlet ve hükümet başkanlarıyla gerçekleşen toplantı İsrail’i ateşkese zorladığı ise bir diğer gerçektir.
Aynı şekilde Hamas, Gazze’yı yerle bir eden, soykırıma varan toplu katliamları gerçekleştiren ve hayatta kalan Gazzelileri göçe zorlayan, açlık ölümlerine mahkûm eden katil Netanyahu ve suç ortaklarından Trump’ın hazırladıkları plana kısmen kabule etmek zorunda kaldı.
Hamas’ın planı kısmen tanıma ve ateşkesi kabulden başka şansı da yoktu.
Çünkü kuşatmanın sebep olduğu açlıktan ölenlerin sayısı her gecen artarken, Gazze bir viraneye dönüştürüldü.
Çocuklar, kadın ve yaşlılar başta olmak üzere 70 bin ’den fazla her yaştan oluşan masum sivil halk katledildi.
Sahada şartlar eşit olmadığı gibi iki yıl savaşan Hamas ve Gazze halkı, her konuda yorgun ve bitkin düşmesi Hamas’ı ateşkese mecbur etti.
Türkiye diplomasideki artan gücünü barış adına ortaya koymuş oldu.
Türkiye, İsrail’in ihanet planlarını durdurma adına devredeydi.
Türkiye, izlediği öngörülü derin kurmay aklı kullanarak sürdürdüğü çok etkili girişimleriyle Siyonist İsrail’in Orta Doğu’ya şamil hesapları ve Filistin’e yönelik ihanet oyunlarını bozma girişimleri dikkat çekti.
Böylece Türkiye, Katar, Mısır ve Suudi Arabistan ile birlikte Filistin davasına sahip çıktığı gibi Hamas’ı koruma adına diplomasideki artan gücünü barış adına girişimleriyle ortaya koymuş oldu.
Bu konuda Başkan Sayın Erdoğan ve Dışişleri Bakanımız Sayın Fidan’ın başarılı girişimleri takdire şayandır.
***