Şahitleri ve Şahitlikleri Çoğaltmak
Ahir zaman denilen vaktin ne zaman başladığını bilmem ama 60 yıllık ömrümün 50 yılı, ahir zaman söylemiyle geçti.
Ahir zamandan neyin kastedildiğini kısaca hatırlatalım.
Kitabımız Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in inananlara yasak ettiği ne varsa, hepsinin işlenir olması, destek olunması ve sahiplenilmesidir.
İnanan ve inandıklarını iman haline getirenler için madem ebedi ahiret yurdu vardır ve buraya dünyada yapıp ettiklerimizin hesabını vererek dâhil olacağız, o vakit hem şahitliklerimizi hem de şahitlerimizi çoğaltmamız gerekir.
Şahitliklerimizi ve şahitlerimizi, iyilerle-iyiliklerle çoğalttığımız sürece sıkıntı yok. Esas kötülüklere destek vermemek, onları kendimize, kendimizi de onlara şahit etmemektir.
•
Aklı erenlerin “siyasi münafıklık” diye isimlendirdiği nifak ve fesatta ittifak, en küçük aileden başlayarak bütün toplumu etkiler. Bugün de zirvesini yaşamaktayız.
Bir tarafta milletimizin-devletimizin bekası için Cumhurbaşkanımızdan tutun da eksi kırk derecede vatan bekleyen kahramanlarımıza kadar insanlarımız gece gündüz emek ve bedel öderken, diğer taraftan bekamızı tehlikeye atan yerli-yabancı ittifaklar oluşmakta.
Siyasi tarihimiz içerisinde “siyasi münafıklarla” ilgili pek çok hadise vardır. Mesela bu anlamda rahmetli Ali Fuat Başgil’in hatıratının okunmasını tavsiye ederim.
Şer güçler, tanrıları haline getirdikleri hevalarından taviz vermeden, memleketin ve milletin yararına, dini milli değerler karşısında beton bir blok oluşturma gayretindeler.
Aklıselim sahibi insanlarımız, şahitliklerini ve şahitlerini hayırda çoğaltabilmek için “siyasi münafıklık” meselesi üzerinde durmalıdır.
•
Hangi inançtan-dilden-ırktan olursa olsun, dünyanın nice memleketinde yaşarsa yaşasın, vicdan duygusu kirlenmiş kişi yahut kişilerin hiçbir mukaddesatı yoktur.
İnandıkları değer yargılarına nefislerini bekçi yapan kimseler, yine hangi toplumda olursa olsun, o millete zarar verirler.
Bunu kimi zaman medya, kimi vakit ekonomi, kimi zaman kültürel ve sosyal projelerle, çoğunlukla da siyasi maske altında yaparlar.
Siyasette tecrübe devi olanlar hatıratlarında derler ki:
- “Bir kimseye siyasi münafıklık bulaşırsa, kanser illetinden berbattır ve tedavisi yoktur. Siyasi münafıklığın tek beklentisi vardır.
Makam, mevkii, para, şöhret, imtiyaz ve bunların sağladığı imkânlar. Bunlar da ne din tanır, ne kitap.
Bu menfaatlerin temini için her yol mubah sayılır ve ahiretlerini karartma uğruna inançlarını nefislerine hibe ederler”. Geçelim.
•
Siyasetten ekonomiye, kültürden medyaya kadar memleketimizin ve milletimizin birliğini bozmaya çalışan ve bu hususta değişik ve garip ittifaklara şahitlik etmekteyiz.
Doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayırt edebilen insanlarımız, bu şahitlik karşısında büyük bir mesuliyet altındadır ve şahitliğimizin her zerresi, Hak nezdinde kaydedilmektedir.
Ezcümle Mevlana Hz.lerinden:
- “İlahi kudret karşısında bütün mahlûklar, iğne önündeki gergef misali acizdirler”.
- “Din ehlini kin ehlinden ayırt et; Hak’la oturanı ara, onunla otur”!