• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Sabır, metanet, teselli ve dayanışma vakti

07 Şubat 2020
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

İnsanoğlunun en güçlü manevi sermayesi sabırdır. Kişi varlığını bu zenginliğiyle sürdürebilir. Metanetli olmak ise her türden acıya rağmen hareket halinde olabilmektir.

Başlı başına sabır yetmez, metanetli olmak da gerekir. Bunun yolu da birbirimize sabrı, metaneti tavsiye edip, umut dolu teselliler vermektir.

Sabrın, metanetin, tesellinin faydası için de birbirimizle dayanışma halinde olmak; sırt sırta, omuz omuza, el ele vermek gerekir.

Bugünler tam da böylesine büyük bir dayanışmaya ihtiyacımız var.

İdlib’deki askerlerimizle birlikte çığ afetinde şehit olan askerlerimiz, korucularımız ve vatandaşlarımızın acısı, mayasında zerre kadar “iyilik” bulunan herkesi derinden etkilemiştir.

…………………

İrfan geleneğimizin öğretisinde denilir ki;

“İnsan sevdikleriyle bu dünyada buluştuğu gibi ahirette de buluşacaktır”. Tabii inanıp inanmamak kişilere kalmıştır.

Bizim sözümüz acıyı yaşayan aileleredir. Dünyaya geldiğimiz an, bir gün göçeceğimiz bellidir. Dünyaya gelen gidecektir.

Bazı ölüm şekilleri vardır ki, geride kalan bizler için yürek yakan, can acıtan ölümlerdir. Yine irfan ehli kimselerimiz buyururlar ki;

“Siz kaybettiğiniz yakınlarınızın ölüm şekline bakıp haklı olarak üzülebilirsiniz. Gayet normaldir. Yalnız vadesi tükenen insanların, ruhlarını Cenab-ı Allah’a nasıl teslim ettiklerini bilemezsiniz. Biz bedenleri görürüz, ruhları göremeyiz”.

Evet, çığ altında kalan ve vatan savunmasında şehit olan insanlarımızın vefat şekilleri acıdır ama bu insanlarımız şehittirler ve şehitler acı çekmeden huzur içerisinde ruhlarını teslim ederler.

Kaybettiklerimizin ölüm şekilleri üzerinden ıstırabı değil; sabrı, metaneti ve dayanışmayı, teselliyi çoğaltmalıyız.

Hamdolsun dini ve milli değer yargılarını hâlâ diri tutan bir toplumuz. Dini-milli geleneklerimiz birbirimizle dayanışmamıza güç vermektedir.

Bu gücü daha da artırarak, böylesine afetlerin getirdiği sonuçları; sabırla, metanetle, tesellilerle karşılayarak, birbirimize daha çok sahip çıkmalıyız.

………………

Büyük Van depreminde bir gece yarısıydı. Kar yağmış, hava soğuk, yerler buzdu. Dışarı çıkılacak gibi değildi.

Deniz Feneri Derneği, Erciş’te konteyner evler kurmuş; yiyecek, içecek ve soba götürülecekti ama yollar geçit vermiyordu.

Herkes gündüzden Van’da oradan oraya koşarak bitmiş, perişan haldeydi ve yollar aman verse bile kimsede Erciş’e gidecek hal kalmamıştı.

Kısa bir sessizlikten sonra sanki herkes yeniden dirilmiş gibi;

-“Haydi arkadaşlar! Orada yüzlerce mağdur insanımız bizi bekliyor, ölümün nerede ve nasıl geleceği belli değil. O halde yürüyün bakalım, biz hedefe varmakla yükümlüyüz, buz üstünde de gideriz” deyip yollara düşmüştük.

Erciş’e varıp diz kapaklarımıza kadar kar altında dağıtım yapmaya başladığımızda depremzedelerimiz;

-“Biz ölmedik! İşte buradayız, böyle havada yola çıkılır mı sabah gelseydiniz” diye ağlıyorlardı.

Birbirlerinin acılarına, kayıplarına ağlayan milletler, birbirlerinin yarasını sararlar. Devlet ve millet olarak başımız sağ olsun. Rabbim yar ve yardımcımız olsun!

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23