• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Milli şahsiyetin iki ana unsuru

15 Ekim 2020
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Çok açık ve net olan bir gerçek vardır.

Memleketin ve milletin başına; siyasetten sanata, medyadan ekonomiye, ekonomiden sivil toplum markalı ihanet çevrelerine bakıldığında görülür ki, hepsinin ortak yanı, milli şahsiyetten yoksun olmalarıdır.

Milli şahsiyetin iki ana temeli vardır. Tek başına da kalsa Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın; ülkemiz ve milletimiz için en büyük çilelerinden birisi, bu iki ana damarın güçlü temeller üzerinde durmasını sağlamaktır.

Nedir milli şahsiyetin iki ana unsuru? Birincisi “dil”, ikincisi “dindir”. Şimdi devlete ve millete hainlikte sınır tanımayanların bu iki unsurla barışmaları mümkün müdür? Geçelim.

Başka toplumları bilmem ama bizim toplumumuzun birlik ve beraberliğinin ana çimentosu olan bu iki unsur eriyince, ortada ne şahsiyet ne cemiyet kalır.

Başka dillerin ve inançların topaç gibi oynadığı bir devlet-millet oluruz. Bu hususta, sağcısıyla-solcusuyla ittifak eden veya ittifak için düne kadar sahip çıkar göründükleri değerlerini ayaklar altına alıp, siyaset çöplüğünde debelenenlerin götüreceği Türkiye, topaç gibi oynanacak bir Türkiye olacaktır.

Oysa ruhu ve bedeniyle vatanımızı sahiplenen aklıselim sahibi her insanımız bilir ve inanır ki, “dil ve din”, bizi hayata bağlayan ve ayakta kalmamız sağlayan iki gücümüzdür.

Şimdi bir de madalyonun öteki yüzüne bakalım ve kendimize şu soruyu soralım.

-“Hak ettiği şekilde dilimize ve dinimize sahip çıkabiliyor muyuz”?

Maalesef dilimizi de dinimizi de oyuncak ettik. Yani “Hırsızın hiç mi suçu yok sınıfındayız. Güya dilimizi konuşuyoruz ama nece konuştuğumuz belli değil.

Sosyal medyada, televizyonlarda ve internet ortamında yayınlanan çeşitli programlarda Türkçeyi ara ki bulasınız.

Madalyonun yerli ve milli yönüne baktığımızda garip bir arenada oyalandığımız görülmektedir.

Meseleye esas müdahale etmesi gerekenler, kendilerini sevenlere değil, sövenlere yaranmak için sürekli taltif ve alkış bekleyen misafir oyuncu gibiler.

Şu an zatımın da yaptığı gibi çözüm aramıyor ve üretmiyoruz. Sadece dertleşiyoruz, halimizi konuşuyoruz, yapabileceğimiz bir şey varsa onu da başkalarından bekliyoruz.

Rahmetli Erol Güngör bu hakikate 1970’lerin sonunda parmak basmış, şöyle diyor:

“Türk halkını bir arada ve ayakta tutan kıymet sistemleri ve ölçüleri, yerlerine yenileri gelmemek üzere, bir bir çöküyor”.

O günden bugüne özellikle dilimiz adına ve dilimizle eğitimimiz adına neler yapıldığını sorgulamaya çekinir olduk.

Çünkü günlük konuşmalarımız, diziler, filmler ve özellikle sosyal medya ve okullardaki dil, nasıl geliştiğimizi ortaya koymaktadır.

Ezcümle Erol Güngör’den:

“Bu kaybın farkına varamayacak kadar sahte kıymetler içinde boğulmuş olanlar bir tarafa, iki ayrı Türkiye’yi kendi hayatları içinde yaşamış olan insanlarımız, zaman zaman feryatlar koparıyor, nereden gelip nereye gittiğimizi sorarak etrafı uyandırmaya çalışıyorlar”.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Alkan

Yerli ve milli olan diliniz ve de inancınız AB ve AB değerleriyle şekilleniyor AB uyum yasaları adı altında çıkan kanun ve düzenlemelerle değişim devam ediyor bu değişim İstanbul sözleşmesi lanzora ve etcep gibi düzenlemelerin uygulanmasıyla devam ediyor nüfus kağıtlarında GENDER diye yazı ne anlama geliyor yerli milli ve dini değerlere önem veren anlı secdeliler AB kapısında daha neladar ne adına bekleyecekler Önce ineyi kendine batır ardındanda hançerini yerli ve milli olmadığını iddia ettiklerinin kalbinesapla

palmetin

İSLAMİ ŞAHSİYETTEN VEYA MÜSLÜMAN ŞAHSİYETTEN MİLLİ ŞAHSİYETE.NASIL SAVRULDUK BÖYLE?MİLLİLİK İSLAMİ ŞAHSİYETİN TEZAHÜRLERİNDEN BİRİDİR.KENDİSİ DEĞİLDİR.NASIL Kİ MÜMİN TEVAZU MERHAMET ESARET CÖMERT OLUR MİLLİLİK DE MÜMİNİN VASIFLARINDAN SADECE BİR VASIFTIR.MÜMİNİN HER ŞEYİ MİLLİLİK DEĞİLDİR.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23