• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Mehmet Şevket Eygi deyince kendisinden bir hatırat

16 Ekim 2025
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Mehmet Şevket Eygi deyince kendisinden bir hatırat

HÜSEYİN ÖZTÜRK

“Türkiye ne zaman yerlileşmeye ve millileşmeye başladı” sorusunu sık sık sormak lazım ve geçmiş unutulmadan mutlaka hatıratlarla hatırda tutmalıdır.

Çünkü Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan dönemi Türkiye’si, gökten paraşütle inmedi. Geçmişin nice ihanetleri temizlene temizlene gelindi.

Örneğin bundan 20 yıl öncesine kadar Hariciyede (Dışişleri Bakanlığında) bırakın namaz kılan büyükelçiyi, konsolosu, düz memuru bile bulamazdınız ve almazlardı zaten.

Sadece Hariciyede mi, devletin tüm kurumlarında “Allah” ile sözlü olarak bile irtibatınız varsa, suçluydunuz ve siciliniz bozulacak demekti.

Şimdi M. Şevket Eygi’nin, 1960 darbesi sonrası anlattıklarına bakalım:


“Hariciye Vekâlet’inin meslek memuriyeti imtihanına girdim, kazandım, fakat şöyle düşündüm:

-‘Benim gibi dans etmeyen, briç oynamayan, alkol kullanmayan birisinin yükselme şansı yok. Bolivya Orta Elçiliği Birinci Kâtipliğinden emekli olmaya mahkûmum.

Tevfik İleri’yi tanıyordum; rahmet olsun, çok muhterem, çok değerli bir insandı. Kendisine dedim ki:


-“Efendim benim bir işe ihtiyacım var. Bana Dâhiliye Vekâletinden bir kaymakamlık bulun”. O yıllarda çoğu köy gibi, yolu olan olmayan küçük ilçeler var.

“Bir tanesine beni göndersinler” dedim, dilekçe verdim. O konuşmuş. Dilaver Argun diye bir müsteşar vardı. Benim tayinimi yapmadılar, gidip randevu aldım.


Müsteşar bey dedi ki:

-“Oğlum, sen dindar bir kimseymişsin, buna karışmayız. Fakat çok genç ve tecrübesizsin, seni alet edebilir birtakım kötü insanlar,” dedi. Beni kaymakam da yapmadılar.

Diyanet’e çok sık gidiyordum. Orada mütercim kadrosu açıkmış ama almıyorlar. Tevfik İleri’ye tekrar gittim, dedim ki:

-“Bari Diyanet’teki mütercim kadrosuna tayin ettirin.” Ahmet Salih Korur vardı, başbakanlık müsteşarı, ona söylemiş, bana “Ahmet Salih Bey’le görüş, senin hakkında kendisiyle konuştum.” dedi.


Müsteşara gittim hususi kalem müdürüne söyledim, aldı beni odasına. Hâlâ hatırlıyorum, müze gibi bir odaydı.


Bir yerde abanoz ağacından yapılmış bir paravana, yerde harika halılar, duvarda, tam arkasında, Yahya Kemal’in “Kocamustapaşa” şiiri var. Mavi gözlü bir Rumelili...

Bana şöyle bir baktı ama öfkeli öfkeli... “Yahu,” dedi, “Sen Siyasal Bilgileri bitirmiş bir kimsesin, vali olabilirsin” dedi.

Benim Diplomasi bölümünü bitirdiğimden haberi yok. “Bu Diyanet nereden çıktı?” dedi. Biraz ağzı bozuk konuştu.

Fakat Adnan Menderes’in partide muavini olduğu için, Tevfik İleri Bey’i de kırmak istemedi. Küçük bir not kâğıdı çıkarttı, iki satır yazdı.

“Bunu dedi, Diyanet İşleri Başkanı’na verirsin.” Latin harfleriyle “Görüşürüz” yazdı. Altına da eski harflerle “Görüşelim” yazmış.

Benim eski harfleri okuduğumu bilmiyor. Kâğıdı aldım gittim ve Diyanet’e, Fransızca mütercimi olarak girdim”.

Ezcümle:

Dünü unutursak, yarını unutmak mukadderdir. Bugüne hangi şartlarda gelindiği, özellikle “Ben biliyorum” diyen ama bilmediklerini dâhi bilmeyenlere anlatılmalı. 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Estetik

Allah cc rahmet eylesin. Her daim Islam estetiği ni aklıma getiren kişi.

Müderris Tabib

Allah gani gani rahmet eylesin Çok bilgili idi merhum, yazılarından istifade etmiş idim.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23