Kudüs Müslümanların kalesidir
Not: Bu yazının, CHP adlı örgütün sorumlusunun katıldığı Kudüs mitingiyle ilgisi yoktur. Daha önce yazılmıştır.
Amerika ve uyduları, mazlum milletlere ve ülkelere zulmetmek için İsrail kozunu sürekli sıcak tutmaktadır.
Amerika’nın para ve silahtan başka ilahı yoktur. Dünyanın neresinde savaş varsa hepsinden Amerika kazanç sağlamaktadır.
İsrail ve Yahudiler Amerika’ya, Amerika da İsrail’e mecburdur. İkisinin muhtaçlığının bedelini bazı Arap liderler ödemekte, kendi halklarının paralarını oluk oluk akıtmaktadırlar.
Dolayısıyla Amerika ve İsrail, Müslüman halkların parasıyla Filistin’i işgal etmekte ve terör estirmektedir.
……………..
Müslümanların kalesi olan Kudüs’e kimlerin sahip çıkması gerektiğini, ehli ilim ve iman sahipleri şöyle anlatırlar:
Kudüs’ün işgali, Filistin’in işgali, İslam dünyasının işgali anlamına gelir. Kudüs Müslümanların kalesidir.
Her Müslüman, Kudüs ve Beytü’l Makdis’le ilgili İslami ve Kur’an’i bir duyarlılığa sahiptir. Bu duyarlılık, Müslümanların imani hassasiyetlerindendir.
İmanları bu hassasiyetle daha da kemale erer. Bu hassasiyet olmadan tam anlamıyla İslam ümmetine bir mensubiyet duygusundan söz edilemez.
Tarihteki ve günümüzdeki tüm Müslüman âlimler bu hassasiyet üzerinde müttefiktirler. Bu görüş kaynağını Kur’an’dan, Peygamber Efendimizin hadislerinden ve sahabenin tutum ve davranışlarından alır.
Beytü’l Makdis’in manevi değeri hakkında Müslümanlar arasında bir ihtilaf yoktur. Kudüs halkları asırlarca her türlü baskı, zulüm, işkence ve cinayete maruz kalmıştır.
Bu halklar din özgürlüğü, huzur, refah ve adaletin tadını ancak Müslümanların himayesinde yaşamışlardır.
Raşid Halifelerden, Hz. Ömer (r.a.)’in Kudüs’ü fethetmesinden itibaren Emevi, Abbasi, Eyyubi, Memlüklü ve Osmanlı dönemleri bunun şahididir.
Osmanlı döneminde Kudüs manevi değerini ve kutsiyetini hak ettiği şekliyle muhafaza etmiştir. Osmanlıların Kudüs’e girişleri tıpkı Hz. Ömer ve Selahattin Eyyubi gibi kan dökmeden, barış yoluyla olmuştur.
……………...
I. Sultan Selim, Mısır’a girmeden önce Kudüs’ü ziyaret etmiştir. Osmanlılar ilk günden itibaren gayrimüslimlere tanınan dini özgürlükleri muhafaza etmiştir.
I. Selim, bir fermanla öteden beri Patrikliklerin sahip olduğu özgürlükler gibi Rumların da inanç, ibadet ve mabet özgürlüğünü teminat altına almıştır.
Kudüs’te yaşayan gayrimüslimleri vergiden muaf tutmuştur. Ermenilere de eskiden olduğu gibi özgürce yaşama hakkı tanımış ve haklarını garanti altına almıştır.
Kudüs Kadısının kendi el yazısı ile yazmış olduğu bu fermanda, tüm haklar sayılmış ve her türlü tecavüzden korunmuştur. Bu ferman günümüze kadar ulaşmıştır.
Bu ferman, Hristiyan ve Yahudilere ait hakları ve sorumlulukları teminat altına alan Hz. Ömer’in fermanına dayanmaktadır.
Kudüs-i Şerif’te Osmanlı dönemi, bütün halklar ve din mensupları için başkalarının haklarına saldırı olmadığı sürece merhamet, barış ve huzur dönemi olmuştur.
Tüm dünya Müslümanları ve inançlarında samimi olan diğer inanç sahipleri o yılları özlemekte ve yaşamak istemektedirler.