• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Küçük Olsun Benim Olsun Anlayışını Yıkan Türkiye

17 Kasım 2020
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin 37. kuruluş yıldönümü münasebetiyle KKTC’ye giden Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP lideri Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeleri ve kabinenin katılımıyla gerçekleşen merasim ve Maraş ziyareti, bir kere daha “Küçük olsun benim olsun” anlayışını yıkmıştır.

“Küçük olsun benim olsun” zihniyetinin sahibi hangi siyasi parti olabilir? Elbette CHP’dir. Halkın kurduğu devleti, halktan kopartarak yıllarca vatandaşa sırt dönmüşlerdir.

Cumhuriyetin kuruluşu ve sonrasında olup bitenleri okuyanlar, Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu ve daha sonra halk ile devletin irtibatının nasıl kesildiğini bilirler.

İçeride ve dışarıda devletin tüm imkânlarını kendi imtiyazları için kullanmışlardır. Recep Tayyip Erdoğan hükümetleri iş başına geçinceye kadar devlet üzerinden; eğitimden sanayiye, ithalattan ihracata, bürokrasiden medyaya kadar istibdatlarını sürdürmüşlerdir.

Meselenin daha iyi anlaşılabilmesi için bu zihniyetin devrinde, Batı ve uşakları tarafından “hizaya sokulan Türkiye’den”, “hizaya sokan” Türkiye konumuna nasıl gelindiğini görmek lazımdır.

Cumhuriyetin ilk senelerinden itibaren halka devletin kapılarını kapatmış, temizlik ve benzeri işler dışında yönetici sınıfından memur alımı dahi yapılmamıştır.

Devleti içeride ve dışarıda temsil edecek kadrolara, (MİT dâhil) yabancı okullardan mezun olanlar getirilmiş, bunların başını da eski İttihatçılar çekmiştir.

Halk açlıktan yiyecek, yoksulluktan giyecek bulamazken, bunlar kısa sürede zenginleşip, Ankara ve İstanbul’un gözde semtlerinde mal-mülk sahibi oluvermişlerdir.

Mesela Ankara’da Tunalı Hilmi, Kavaklıdere ve Cinnah Caddesi, İstanbul’da Taksim/Harbiye’den Mecidiyeköy’e kadar olan ana cadde, karşılıklı bu imtiyazlı sınıfın mülkleri oluvermiştir.

İstanbul ve Ankara’nın yabancı seçkin okullarında bu kesimin çocukları okumuş, Anadolu’dan gelenler alınmamıştır.

Yeri gelmişken Savaş Barkçin’in, “Osmanlı Aklı” kitabında yazdığı şu hatırasını nakledeyim:

1970’lerde Ankara’da Siyasal Bilimler Fakültesinde Cumhuriyetin aristokrat ailelerinden birinin çocuğu okumaktaydı.

Öğrenci olayları o dönemde çok yoğunlaşmıştı. Öğrenciler sınav dönemlerinde okulu boykot ediyor, hiçbir öğrencinin sınava girmesine izin vermiyorlardı.

Bir tek o ailenin çocuğu hariçti. Sene kaybetmesin diye bütün hocalar onun evine gidip ona özel sınav yapmışlardı. Bu öğrenci bugün önde gelen bir siyasetçi”.

“Küçük olsun benim olsun” bencilliği, devleti kendilerine hizmet aracı olarak kullananların daha neler yaptıklarını anlamak için yeterli bir örnektir.

Ezcümle:

Türkiye artık bir dünya devleti konumuna gelmiştir. İşte olup bitenler milletimizin gözü önünde cereyan etmektedir.

Düne kadar bize sopa gösterenler, bugün sopa yememek için “küçük olsun benim olsun” zihniyetine sahip muhalefet ve yardakçılarıyla iş birliği yapmaktadırlar.

Aklını ve inanç değerlerini hırs ve öfkesine esir etmemiş normal her insanımız; “Büyük Türkiye” kervanının yolda olduğunu ve tüm engellere rağmen yürüdüğünü görür.

Mesele; önce millet adamı, sonra devlet adamı olabilmektir.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

mustafaa

evet çok iyi yönetmişler maşallah merkez bankasındaki rezervler eksi 49 miyar dolara düşmüş deprem paraları işsizlik fonundaki ihtiyat akçesindeki 10 miyarlarca dolar nereye harcandı bilen yok

Şeref

"hizaya sokan Türkiye" papaz Bronson olayı hariç.....
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23