• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

İnsanın ruhu güzelliklere susamaktadır

16 Nisan 2021
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

İnsanın ruhu güzelliklere hasrettir ve susar. Çünkü bütün ruhların yaratıcısı, insana ruh emanetini verirken, zatından da bir miktar vermiştir.

İşte o miktarı çoğaltmak, azaltmak veya yok etmek, ruhu emanet alan ve saati geldiğinde teslim edecek olan kişilerin iradesine bırakılmıştır.

Yalnız bu meseleyi anlamak ve idrak etmek için öncelikle insanın Allah’tan gelip Allah’a döneceğine ve dünyada yapıp ettiklerinin zerresinin hesabını vereceğine inanması lazım gelir. Sözlerim böyle inananlaradır.

Yaşadığımız asır; materyalizmin, kapitalizmin ve inançsızlık depreminin hızla yayıldığı-yaşandığı bir çağ olduğu için; fertlerin “ruhunun da” “aklının da” dumura uğratılmak istendiğine şahitlik etmekteyiz.

Bütün dünyayı esir alan ama laboratuvarlarda üretilip-üretilmediği veya gerçekten böyle bir virüs var mı-yok mu hâlâ netleşmeyen garip bir sarmalın içerisinde yuvarlanıyoruz.

Covid-19 virüsünün kendisinden ziyade konuşulması ve tartışılması, insanları daha çok hastalandırmaktadır.

Büyük şehirlerde her 3 dakikada bir Covid-19 hakkında doğru-yanlış, binlerce kirli bilgi akmakta ve yıldırım hızıyla çoğalmaktadır.

Bu hal, Covid-19’dan daha tehlikelidir. Böylesine açık hakikatin görülmemesi imkânsızdır! Medyanın her türlüsü, toplumumuza büyük bir kötülük yapmaktadır.

İnsanın ruhunu kirleten ve işe yaramaz hale getiren virüslerin başında; “kaygı, endişe, korku ve tehdit” gelmektedir ve insanı insanca yaşamaktan mahrum bırakmaktadır.

………………..

İstanbul, Ankara ve diğer büyük şehirlerde hayatını idame eden milyonlarca insanımızın gündeminden Covid-19 hiç düşmemekte ve insanlar işlerini, ilişkilerini; “Bu mikroba yakalanmadan nasıl yapabilirim” savaşı vermektedir.

Haliyle önce kendilerine sonra çevresindeki insanlara karşı büyük bir güvensizlik duymaktadırlar. Güvensizlik insanı dermansız bırakan, çaresiz bırakan en büyük derttir.

- “Acaba her yerde mi aynı vaziyet vardır, daha sakin ve küçük şehirlerde durum nasıldır” diye birkaç günlüğüne Bolu’nun sessiz ve sakin ilçesi Göynük’e uğradım ve gözlemlerde bulundum.

Bolu salgından dolayı kırmızı gözükse de Göynük, mavi kategoriye girmesi gereken bir yer.

Şehrin manevi bekçileri Hacıbayram Veli Hz.’lerinin talebeleri Akşemseddin ve Emir Sıkkın Hz.’lerine duyulan hürmetin gereği sessiz ve sakin bir kasaba.

Şimdi büyük şehirlerde alınan tedbirlerin burada aynen uygulanması bir acayip geliyor. Oysa yerinde normalleşme kararları çok isabetlidir ve Göynük gibi benzeri ilçelerde aynı kuralların geçerli olması pek anlaşılamamaktadır.

Göynük başta olmak üzere ülkemizin en temiz mekânları camilerdir. Camilerdeki kurallara harfiyen uyulmaktadır. Camilerden bulaşılmış bir tek vakıa gösterilemez.

Teravih namazlarının, yatsı namazlarının kılınmama kararı yerinde normalleşme çerçevesinde yeniden değerlendirilmez mi?

Ayrıca yine Göynük’te yeme-içme mekânları zaten çok sınırlıdır ve eğlence merkezi yoktur.

Bolu Valisi Sayın Ahmet Ümit’i, İstanbul Fatih Kaymakamlığından ve başarılı çalışmalarından biliriz.

Göynüklülerin, Göynük’ü yerinde normalleşme çerçevesinde yeniden değerlendirme talebini iletelim. Vesselam. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23