Halep artık orada değil burada
Halep artık orada değil burada
HÜSEYİN ÖZTÜRK
Hakiki tarihin okutulmadığı toplumlarda; vatan, coğrafya ve millet olma kavramlarının sahiplenilmesi, aidiyet hissedilmesi zordur ve sömürge zihniyetli insanlar üretilir.
Bizim ülkemizde de devlet oluşumuzu 1923’ten ibaret bilip, bin yıllık tarihimizi ve medeniyetimizi yok sayarak, üstelik düşman da kesilen garip kesimler ve kimseler mevcut.
“Halep’te ne işimiz var”?
Topraklarımıza, vatanımıza, devletimize, milletimize, medeniyetimize, tarihimize, kültürümüz zerre kadar sahip çıkan yahut haberdar olan normal hiçbir insan evladı böyle bir soru sormaz.
Halep ne ise Urfa, Hatay, Mardin, Gaziantep ve Türkiye odur. İngilizlerin çizdiği, İttihatçıların severek kabul ettiği daha yüz yıl öncesine kadar bizim olan bölgenin suni sınırlarındaki köylerin, şehirlerin, beldelerin yarısı bizde yarısı Halep’tedir.
Böyle bir cehaletin pek çok sebebi olabilir ama esas şu sebep araştırılmalıdır.
Bu topraklarda doğduğu beslendiği ve barındığı halde, ülkesine düşman nesil nasıl bir ortamda yetişmiş olabilir?
•
Halep hakkında hiç bilgisi olmayan kişiler dâhi şu soruyu sorabiliyorken, kendilerini siyasetçi zanneden, kendilerini bilge zanneden zırcahiller soramıyor.
Nedir soru:
-“Amerika’nın Suriye’de ve sınırlarımızda ne işi var? Fransızların ne işi var? İngilizlerin ne işi var? Rusya’nın ne işi var? Terör örgütlerini kim besliyor”?
Yukarıdaki soruya cevap verelim:
Haçlı Batının ve içimizdeki Haçlı zihniyetlilerin gözünde Suriye’nin bir hükmü yok; çünkü petrol yok, hazır servet yok. Ya ne var?
Bölgeye monte edilmek İsrail’in güvenliği var. Bu kadarını da düşünemeyecek kimseler nasıl bir insanlık kadavrası taşıyorlar anlaşılır değil.
Emperyalist devletler, yüz yıl önce bu coğrafyayı keyiflerince böldüler, parçaladılar, aslan payını aldılar. Bir asır bu statüko devam ettirilip durdu.
Şimdi ise yüzyıl öncesindeki gaspa, ihanete, işgale karşı dur denilince de önce içerideki ihanet şebekeleri, ardından Haçlılar ittifak halde; “Halep’te Türkiye’nin ne işi var” diye iğrenç yaygara koparmaktalar.
Vatansızlık, tarihsizlik, medeniyetsizlik, kültürsüzlük, inançsızlık ve bunların mütemmim cüzü olan her türlü işlenebilecek oyunlar sahneye sürülmekte.
•
En az bin yıllık bizim olan Halep’e sahip çıkmak; topraklarımızı vatan bilen namuslu insanların asli vazifesidir. Vatanımızın ve devletimizin bekası için Halep bizimdir, bizim olmalıdır.
Haçlı Batı, ahlaksızlaştırdıkları ve hayasızlaştırdıkları fıtratlarının gereği, yüz yıl önce ektikleri ihanet tohumlarını alıp gitmeliler.
Müslüman halkı birbirlerine düşman ederek, yüz yıldır bölgeyi sömürdüler ve İsrail’in güvenliği adına kan akıttılar. Artık kara göründü, hakiki tarihin yazılma vaktidir.
Ezcümle:
Bölgede tek söz sahibi olarak biz olmalıyız. Türkiye olarak bizim en doğal ve tarihi hakkımızdır. Bu bir hamaset değil, tarihimizi bilen idrak sahibi herkesin beklentisidir.
Yüzyıl sonra geçmişle bugünü birleştirerek tarihimizi biz yazmalıyız.