Erzincan’da Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması Sempozyumu
Erzincan’da Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması Sempozyumu
HÜSEYİN ÖZTÜRK
Geçtiğimiz hafta Erzincan’da, yani “Can Erzincan’da”; tarihimizin ve medeniyetimizin temeline ışık tutan ve tuttuğu ışık ile bütün bir Anadolu coğrafyasını aydınlatan muhteşem bir sempozyum vardı.
Sıkça kullandığım ifadeyi bir daha hatırlatalım. “Tarihini bilmeyenlerin coğrafyasını başkaları çizer”.
Bu hakikat, bizim topraklarımızda Birinci Dünya Savaşı ve ardından İstiklal Mücadelesinde defalarca denenmeye kalkılmışsa da millet olarak topraklarımıza olan aidiyet ve mensubiyet şuurumuzla, aziz milletimiz tarafından bertaraf edilmiştir.
Çünkü Erzincan gibi nice şehirlerimiz; yaban ellere, yaban dillere, yaban kültürlere teslim olmamışlardır.
*
Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi’nde gerçekleşen sempozyumun ev sahipliği; Erzincan Valisi Doç. Dr. Hamza Aydoğdu riyasetinde, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Erzincan Belediyesinin katkılarıyla gerçekleşti.
Ülkemizdeki çeşitli üniversitelerden, Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasına dair çalışmaları bulunan akademisyenler, iki günlük bir tarih ve medeniyet rüzgârı estirdiler.
Oturumları izleyebildiğim kadarıyla ülkemizin her bakımdan geliştiğini, Türkiye’yi ve dünyayı yakından tanıyan Prof. Dr. Osman Can Ünver’in; “Türkiye Tarihinin en parlak dönemi şimdi gerçekleşiyor” dediği gibi Türkiye Yüzyılının yürüyen kervanına şahitlik ettik.
Sempozyum düzenleme kurulu adına büyük bir coşku ve enerji içerisinde, memleket ve millet sevdasının heyecanıyla dev organizasyonun yükünü omuzlayan Prof. Dr. Abdulkadir Gül’ün öğrenmeye ve öğretmeye hevesli bir öğrenci gibi çalışması ve çabası, sempozyumun başarılı geçmesini sağladı.
İnsan unsuru her yerde ve her zaman çok önemlidir, insan odur ki, yük olan değil, yük alandır. Sempozyum yük alanların gönül seferberliğinde neşvünema buldu.
*
Bir şehrin, “şehir” kimliğini taşıyabilmesi için üç şeye ihtiyaç vardır. “Dil, tarih ve kültür” varlığının korunması ve yaşatılmasıdır.
Erzincan bu anlamda; dil, tarih ve kültür şartının tam da yaşandığı bir şehirdir.
Son yüzyılda depremlere dayalı büyük acılar yaşasa da bir dönem terörle anılsa da bugün artık bir kardeşlik şehri olarak huzurun, güvenin, istikrarın şehri olmuştur.
Yine bir milletin varlığı, en somut biçimiyle; dil, tarih, kültür ve sahip olduğu medeniyetle açığa çıkar ve kendisini gösterir.
İşte bu anlamda Erzincan aynı zamanda bir vakıf şehirdir. Vakıflar Genel Müdürü Sinan Aksu’nun ifadesiyle, Erzincan uzun yıllar Medine’nin, Mescid-i Nebevi’nin vakfı olmuştur. Dünyanın hiçbir bir yerinde böyle bir medeniyete, kültüre, tarihe rastlamak mümkün değildir.
Sempozyumun başlığı olan “Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması ve İslam’ın kilidi Erzincan” tespitinin inkişafına şahit olduk.
*
Ezcümle:
Bu topraklar, bu coğrafya, bu devlet; yerkürede bulunan diğer şehirlerden, ülkelerden, her bakımdan çok farklıdır ve hakiki kimliğine kavuştukça, tüm dünyanın ihtiyaç duyacağı bir millet-devlet olmamız mukadderdir.
Yeter ki, bir olalım, iri olalım, diri olalım vesselam.