Devlet adamı millet adamı ve dininin adamı
19 Ekim 2003 yılında bir “devlet adamı, millet adamı ve dininin adamı” olan Aliya İzzetbegoviç dünyaya veda etti. Ruhu için el-Fatiha.
İnsanlık tarihine böyle insanlar nadir gelirler. Düşmanlarının bile saygı duyduğu liderler, devletlerin ve milletlerin tarihlerinde söz sahibidirler.
Merhum Aliya İzzetbegoviç, Batı’nın fikrî, siyasî ve kültürel hücumu karşısında vakur duruşu ve bu duruşunu sağlam temeller üzerine inşa edişiyle devrinin ve bundan sonrasının kutup yıldızı olarak anılacaktır.
•
Aliya’nın devlet adamlığına kendi sözüyle not düşelim:
“Bir kelimeyi hiç aklınızdan çıkarmayın: ‘Devlet’. Devletin ne kadar önemli olduğunu hepimiz idrak etmeliyiz. Devletsiz bir millet boşluğa düşer, rüzgârda savrulup gider”.
Bir de millet adamlığı tavsiyesine bakalım:
“Her şeye kadir olan Allah’a and olsun ki köle olmayacağız! Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.
Nefrete nefretle cevap vermeyin. Bosna için nefret çıkmaz sokaktır. Nefret sadece bizim ruhlarımızı zedelemiyor, Bosna’nın özünü de zedeliyor”.
•
Aliya, bir insanın eğitim hayatının anne karnından başlayıp, son nefesine kadar devam ettiğine inanarak şöyle der:
“Kendimize özgü üniversite ve bilimsel kurumlarımızı kuruncaya kadar eğitimimiz İslami sayılamayacağı gibi tesirli de olmayacaktır.
Müslümanlar, dünyayı güzelleştirme ve mümkünse insanlar için cennet kılma gibi bir mükellefiyete sahiptir. Din hurafeleri yok etmezse, hurafeler dini yok eder.
Bu mükellefiyet onu donanımlı olmaya mecbur kılar. Bu mecburiyet ise onu söz söylemeye değil; çalışmaya-keşfetmeye-anlamaya ve anlatmaya götürür.
Eğer biz bunu bilemez, bilip de uygulayamazsak, kapımız dış dünyaya alabildiğince açık kalır ve birer toz gibi savrulup gideriz”.
•
Devlet adamlığını, millet adamlığını ve dininin adamlığını bünyesinde toplayarak, fırtınalarla geçen ömrünün hiçbir devresinde yürüdüğü istikametten asla dönmeyen Aliya İzzetbegoviç, hayat felsefesini şöyle özetler:
“Beyan ederim ki: Ben bir Müslümanım ve öyle kalacağım. Kendimi dünyadaki İslam davasının bir neferi olarak telakki ediyor ve son günüme kadar da böyle hissedeceğim.
Çünkü İslam, benim için güzel ve asil olan her şeyin adıdır. İslam, benim inancıma göre uğrunda yaşamaya değer olan her şeyin adıdır.
Asla içerikten yoksun bir dindarlık olamaz. Din insanda bilinç inşa etmeyi ve insanı dönüştürmeyi amaçlar.
Hayatı sadece din ve dua ile değil, aynı zamanda çalışma ve bilimle tanzim etmek gerekir. Dünya tasavvurunda ibadethane ile fabrika yan yana olmalıdır”.
•
Ezcümle Aliye İzzetbegoviç’ten:
“En kötü insan hali, boş bir ruh ile dolu bir midedir. İnsan şahsiyetini alçaltan, onu eşyayla bir tutan her şey gayri insanidir”.