Ali Fuad Başgil’e Armağan
Ali Fuad Başgil’e Armağan
HÜSEYİN ÖZTÜRK
Bu hafta tanıtacağımız eser, Kadim Yayınlarından çıkan ve editörlüğünü Hamit Emrah Beriş’in yaptığı, “Ali Fuad Başgil’e Armağan” isimli kitap.
Ali Fuad Başgil, millet ve devlet adamı olarak, sadece topraklarımızda değil, Batı’da ve Doğu’da tanınan fakat vesayet rejiminin kullanıcıları tarafından hakkı, hukuku yenilmiş bir bilgemizdir.
Dünyada, devletine ve milletine büyük faydaları dokunacak insanları, sahibi milletimiz olan devletimizin gücünü, kendi şahsi ve ideolojik çıkarları uğruna saf dışı bırakan başka bir rejim gaspçıları var mıdır bilmiyorum.
Yakın tarihimiz, merhum Ali Fuad Başgil gibi etkisiz ve tesirsiz bırakılmış nice devlet ve millet adamlarımızla doludur.
Başgil’i ve onun gibileri tanımak, -son yirmi yıl hariç- devletimizi ve milletimizi, kendileri ve çevrelerinin kişisel menfaatleri uğruna nasıl harcadıklarını görmek için kâfidir.
Hamit Emrah Beriş’in dikkatli ve belgeli şekilde hazırladığı kitap, aynı zamanda ülkemizin sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve siyasi tarihini de gözler önüne sermektedir.
•
Meramımızı anlatmak için Beriş’in sözlerine konuk olalım:
“Başgil, kendisini fildişi kulesine hapseden bir akademisyen değildir. Aynı zamanda bir aksiyon adamıdır.
Doğru bildiklerini söylemenin vicdani rahatlığı ve manevi tatminiyle yetinmez. İçinden çıktığı topluma sorumluluk duygusuyla yaklaşır.
Bu nedenle Başgil, sivil toplumculuğa önem vermiştir. 1947’de kurucu olduğu Hür Fikirler Yayma Cemiyeti, Türkiye’de çok partili hayata yeni geçilen yıllarda, demokratik kültürün gelişmesi açısından oldukça önemli bir vazife üstlenmiştir.
…. Hür Fikirleri Yayma Cemiyeti, her türlü otoritarizme karşı çıktığı gibi hayatın olağan akışına aykırı reformların yanlışlığını savunur.
Başgil’in en hassas olduğu konulardan biri olan “dil meselesi” de bu kapsamda görülebilir. ‘Devrim’ adıyla toplumun dilinin bozulmasına ve geçmişle bağların koparılması amacıyla yeni bir dil inşa edilmesi çabalarına karşı çıkar”.
•
Yeri gelmişken Hamit Emrah Beriş’in sözlerine ara vererek bir soru soralım.
Başgil’in mücadelelerinin arasında dilimizle birlikte laikliğin yanlış uygulamaları ve anlaşılması da vardır. Bu hususta da sözünü esirgemez.
Soru: Şimdi böyle bir insanın, milletimizin büyük ekseriyeti tarafından Cumhurbaşkanı seçilmesi istenen ama buna karşı vesayet rejim uşaklarının evine kadar gidip adaylıktan vazgeçmesi için tehdit edilmesi kabul edilebilir mi?
Böyle bir devlet, böyle bir demokrasi, insan hak ve hürriyetleri olabilir mi?
Ezcümle:
İşte Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın baştan beri seçilmesi ve tekrar seçilmesine karşı duran zihniyetle, Ali Fuat Başgil’e karşı çıkan zihniyet hâlâ aynı vesayetin ürünleridir.
Kitaptan şu hatıratla bitirelim sözü.
Nurettin Topçu; 27 Mayıs darbesinden aylar sonra tutuklanan Başgil’in gazete yazılarının, ‘Erzurum köylerinde dağdaki bir köylünün kasketinin altında veya Adana’da bir köy odasının duvarında levhalanmış duracak kadar itibar gördüğünü yazar.
Eser hakkında: www.kadimyayinlari.com