• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Demir
Hüseyin Demir
TÜM YAZILARI

Tevhid söylemde mi kaldı? Modern çağın görünmez putlarını kim kıracak?

06 Ekim 2025
A


Hüseyin Demir İletişim: [email protected]

Tevhid söylemde mi kaldı? Modern çağın görünmez putlarını kim kıracak?
HÜSEYİN DEMİR

Tevhid… Yani Allah’tan başka hiçbir otoriteye kayıtsız teslim olmamak. Kelimede kolay, dilde yaygın; peki hayatta ne kadar gerçek? 

Bugün camilerimiz dolu, ezanlarımız semayı inletiyor, “Allah birdir” diyen milyonlar var. Ama soralım: Hayatımızda kaç merkez var? Kararlarımızı Allah mı belirliyor, yoksa moda, çıkar, korku, çevre baskısı mı? Tevhid bir iman cümlesi olmaktan çıkıp bir hayat sistemine dönüşmedikçe, dillerde kalır; kalplere inmez, sokaklara hiç inmez.

Kur’an’ın anlattığı putlar sadece taş heykeller değildi. Onlar bir bağlılığın, bir boyun eğişin simgesiydi. Hz. İbrahim baltayı putlara vurmadı aslında; insanların teslimiyet refleksine vurdu. “Beni gökleri ve yeri yaratana yöneltiyorum yüzümü” derken, miras aldığı düşünceyi bile sorguladı. Çünkü tevhid, önce miras alınanı değil, hakikati esas alır.

Bugünün putları meydanlarda değil; ekranlarda, hesaplarda, zihinlerde. Eskiden putlar tapınakta dururdu; şimdi ceplerimizde duruyor. Sosyal medya takipçileri, banka hesapları, ideolojik aidiyetler, kariyer hedefleri… Kimse “ben putperestim” demez ama herkes bir şeyin önünde eğiliyor. Kimi like ( beğeni kazanmak) uğruna, kimi maaş uğruna, kimi konforunu bozmamak uğruna…

Kur’an “Hevâsını tanrı edinenleri görmedin mi?” derken aslında bugünü anlatıyor. Çünkü artık Firavunlar saraylarda değil; ruhlarımızın içinde. Herkesin küçük bir “benlik putu” var. En tehlikelisi de bu. 

Peki çözüm ne? 


Tevhid bir slogandan ibaret kalmamalı. Çünkü sloganlar adam yetiştirmez, sadece coşku üretir. Coşku da rüzgâr gibi eser gider. Bizim ihtiyacımız olan, aklı ikna eden, vicdanı dirilten bir tevhid bilinci. Sadece “Allah vardır” demek yetmez; “O varsa diğerleri yok hükmündedir” demek gerekir.


 

Bu, siyasetten kopuk bir iman değildir. Çünkü sahte otoritelere boyun eğmeyen bir toplum, gerçek adalet düzenini kurar. Bu, ahlaktan kopuk bir iman değildir. Çünkü Allah’tan başkasından korkmayan biri, insanlardan utanır ve hakkı gasp etmez. Bu, ekonomiden kopuk bir iman değildir. Çünkü “rızık veren Allah’tır” diyen, harama el uzatmaz.

Tevhid, kalbi özgürleştirir; toplumları da zulümden kurtarır. Ama bunun için önce şunu itiraf etmeliyiz: Biz putları kırmıyoruz, sadece isimlerini değiştiriyoruz. Eski putlara “Lât, Menât, Uzzâ” derdik; şimdi “marka, ideoloji, konfor” diyoruz.


Eğer gerçekten tevhid istiyorsak, önce şunu soracağız kendimize:

Korkularımız mı büyük, Allah mı? Beklentilerimizi kimden umuyoruz? Yüzümüz hangi yöne dönük?

Tevhid, sadece “inanıyorum” demek değil; “reddediyorum” demektir.

Ve çağın en büyük putu, reddedilmeyendir.

Baltayı aramaya gerek yok. Bazen sadece yönümüzü değiştirmek bile en büyük kırılıştır.

Selam ve dua ile.


Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Rafet

Çok güzel izah ettiniz. Anlayanların çoğalmasını umut ediyorum

Nedim

Çok güzel bir yazı.. Özellikle Osmanlı sonrası İslam dünyasında emperyalist siyonist güçler in etkisi ve sistemlerine hayat tarzları na yani tarzlarına geçişle ne yazık ki la ilahe illallah ve şahadet kelimesinin en büyük anlamı olan hayata müdahillik noktasında ilahlık,rablik ve hâkimliğin yasama ve yargı da tecelli etmesi ve kâfirlerin yasama ve yargı yi Allah cc elinden ukdesinden hakimiyetinden alıp kişilere, diktatörlere ve kurumlara vermesini ve ne yazık ki Osmanlı bakiyesi toplumların devletlerin direk bu sisteme girenler olduğu gibi güya yasama ve yargı Allah cc elinde ukdesinde hakimiyetindeymis gibi davranıp toplumlarini kandirdiklari Kur'an sünnet icma ile hukmetmedikleri bilinir.Alimler Allah cc in insanları ve cinleri kendisine İbadet etmeleri için yarattığını ve ibadetin hayatın bütününü kapsadığını söylerler.İbadetin üç çeşidi rüknü olduğunu Kuran'dan sünnetten çıkarıp namaz oruç hac kurban zekat vb ibadetler yanında teşri ibadeti denilen ve Allah cc in yasama ve yargı nin onun elinde ukdesinde hakimiyetinde olduğu anlamı taşıdığını söylerler . Yasama ve yargı Kur'an sünnet ve bu iki kaynağın sahih meşru anlamı olan sahabe icmaina göre Allah'ın mi gayrisinin mi olduğu belli olur.Ve son ibadet şekli olarak ta imanın en sağlam kulbu olan dost düşman müslüman kafiri Allah cc e yani Kur'an sünnet ve icmaya göre mi yoksa başka ilkelere göremi olduğu da ibadetin kapsamı içinde olduğunu söyler âlimler.. Bu üç ibadet şeklinin içine giren konularda Allah cc ölçüsü hükmü dışına çıkılan faaliyetler de Allah a değil ne yazık ki şeytana ibadet edilmiş olunur der âlimler.Kuranda ,"la ta'buduşşeytan(şeytana ibadet etmeyin)" ifadesi de bunu anlatır der âlimler.ve şeytana ibadet etme iddiası taşımadan bu İbadet kavramının kapsamında hayatın bütününde Allah cc in ölçütleri dışında ki bütün sapmalar şeytana ibadete dahil olduğunu da önemle eklerler âlimler.Mekke döneminde müslümanlar Kabe de ki 360 putu kirabilecekleri fakat yazarın da çok güzel ifade ettiği gibi gönüllerde ki putları kırmadan illaki yansıması olarak maddi putlar edinir insanlar...
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23