• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hasan Aksay
Hasan Aksay
TÜM YAZILARI

Erken seçim

23 Nisan 2018
A


Hasan Aksay İletişim: ,

Bu yazıyı, geçen hafta, seçimin öne alınması için düşünmüştüm. Savaş kapıya gelince, yazı, “Savaş kapıda, riskleriyle kapıya sığmıyor” olmuştu. Yani, dünya ve sınırlarımıza dayandırılan krizlerin, Türkiye’nin iç ve dış imkanlarına yüklediği ağırlıklar, Cumhurbaşkanlığı sistemini bir an önce tamamlayarak yola devamına önem kazandırıyor. Savaşın kapıya gelmesi de, bu ihtiyacı bir kere daha teyit etmektedir. 

Erken doğum zaruret olmuşsa, “Anne ölsün de”; “Bağdat Basra harap olsun da” sonra bakarız derken, ne derece önemli fırsatların kaybedilmiş olacağını düşünmek gerekiyor. Tamamlanmamış baş komutan yönetim sistemini, böylesine bulanık bir dünya atmosferinde bir buçuk sene bekletmek, ciddi risklere davetiye olabilirdi.

Erken seçim kararı, neden demokratik sistemin vazgeçilmezlerindendir?  Anayasada yer alır. İhmali mümkün değildir: Genelde, “Erken seçim” kararı, istikrarın kaybedildiği koalisyon dönemlerinde alınır. Ülke şartları ve seçim sitemi gibi nedenlerle, oy dengesi sağlıklı bir iktidara imkan vermez. Bu kör düğümü çözmek için, millete müracaattan başka çare kalmaz. Dolayısıyla koalisyon dönemlerinin, milletten istediği, oy dengesini kaosa fırsat bırakmayacak, iktidar doğuracak hale getirmesidir. Yani istikrarsız siyasi kadrolarda, erken seçimin baş nedeni oydur.

Oysa istikrarla seçim kazanmış iktidarların, “Erken seçim” kararlarında gaye, genelde, önemli bazı engelleri aşmak için, oydan ziyade millet yararına farklı sebepleri vardır. Bu karar, bunalımdaki dünyanın ve Türkiye’yi kuşatmış yıkıntının, olumsuz baskılarına karşı, Cumhurbaşkanlık sistemimizin eksiklerini bir an önce tamamlayarak milletimize, hizmet hızımızı artıralım. 2) Milletimizin bir buçuk senesini boş ümit, yalan ve fitneyle dışta ve içte kimse heba edemesin. 3) Millet, “Beş sene” yetkisi versin de, boş ümitle yanlış yapanlar biraz sakinleşsin. Görev verilenler de, hizmet üretsinler. 

Geçmişte de çoğunluğu istikrarla sağlamış iktidarlarda, “Erken seçim kararı” farklı nedenlerle de olsa da, ülke çıkarları esas alınarak ve genellikle istikrarı bozmak isteyen dış düşmanlıkların veya içerdeki istikrarı bozacak hareketlerin ümitlerini bir beş sene sakinleştirmek için iktidarların sorumluluk duygusuyla almak zorunda kaldıkları erken seçim kararlarıdır. 1950’den beri istikrar kazanmış partilerin aldığı erken seçim kararlarının tamamı, dört tanedir. İstikrar kazanmış iktidarları, erken seçime zorlayan sebeplerin içinde, dış engel, tahrik ve düşmanlığın da bulunmadığı yok gibidir. 

İstikrar kazanmış iktidarların, erken seçim kararları:

1957’deki erken seçim kararı: CHP’nin yıkıcı muhalefetinin, dış mihraklı darbe davetiyle örtüşmesini, engelleyebilmek için alınmışsa da, iktidarın gayreti, baskıya yenik düşmüştür. Önemli bir ibret konusu olan1960 darbesi, Rahmetli Menderes iktidarının erken seçim kararının ne kadar isabetli bir tedbir olduğunu göstermiştir. Ne var ki CHP ve İnönü’nün potansiyel gücü, Menderes ve Bayar siyasi farklılığı, “Erken Seçim” başarısını yetersiz kılmıştır. İbret, fert ve milletler için, uzağa bakılan dürbün gibidir.

Zaten istikrarla iktidardaki partinin, oy sıkıntısı yokken, oy oburluğuna ne gerek var ki de oy için, erken seçimle kendi ömrünü kısaltsın? 

İkinci erken seçimi, milli bir zaruret haline getiren dış ve iç muhalefete, adalet bürokrasinin üst kademesi de katılınca, Meclis tüzüğü farklı yorumlandı. TBMM’yi Cumhurbaşkanı seçmek için yeter sayının üzerinde bir toplantı yeter sayısı tespit edilerek,TBMM  kilitlenmişti. Kanunsuzluk bununla da kalmadı: 

Boşalan Cumhurbaşkanlığına, anayasa gereğince, TBMM Başkanı, vekalet etmesi gerekirken, eski Cumhurbaşkanı Sezer getirilip oturtulmuş, kanunsuz, yetkisiz, tayinler yaptırılıyordu. Hiçbir organı yerinde olmayan bir darbe? Erken seçime de fırsat yok. 28 Şubat Post Modern darbesinin hortlağı? Düşmanın, Ortadoğu’ya çizdiği felaketler projesinin ağırlık merkezinin, adeta Türkiye olduğu ilan ediliyordu?

Allah’ın lütfu keremi, Ak Parti iktidarının siyasi ehliyetle, kansız bir başarı ile millete gitme kararı alması ve aziz milletimizin, Ak Parti adayı Sayın Abdullah Gül’ü seçmesiyle, eşkıya hukukundan da iptidai olan bu direniş, bir kısım CHP’lilerin Çankaya yoluna yatıp, “Köşke başörtülü çıkarmayız” naralarıyla nihayetlenmiştir.

Fiilen başlatılmış bu darbe, adeta, dışardan bir emir bekler gibi şaşkınlık içinde bırakılmıştır. Hamd Allah’a, Ak Parti kadrolarına ve Aziz milletime teşekkürler.

21. Asrın başından beri istikrarı temsil eden ve 2015 Haziran seçiminde, Barajlı D’hont Sistemi üzerindeki dış kaynaklı bir proje ile HDP’ye baraj geçirerek istikrardan kaos doğurma fitnesi, milletimize zaman ve imkan kaybettirmiştir. Bunun üzerine, Ak Parti siyasi ön görüşü ile “Erken Seçim” demiş ve kaostan çıkılmıştır. Bu erken seçim kararını basiretle alan siyasi kadromuza; karara katılarak, başlarken milletvekilliğini sonlandıran milletvekillerimize ve milletimize, teşekkür borçluyuz. 

İstikrarlı iktidar kararı olarak dördüncüsü bu, “24 Haziran erken seçimi”dir. İstikrarsız dünya şartları, sınırımıza dayanan savaş, bu savaşın yansımaları ortadadır. Bunlara ilaveten, Türkiye’nin yeni başkanlık sistemi, ancak bir buçuk sene sonra tamamlanabilecektir. Bu sürenin kısaltılmasının önemi giderek artmaktadır.İnşallah güzel neticeler doğuracaktır. Zaten seçim demek, milletin dua ve desteğini fiilen yenilemektir. Seçim Türkiye’de olunca, bin yıldan beri ümmetin duası da katılmaktadır.

Bu kararın ne kadar isabetli olduğunu, sınırımızda terör örgütünden ordu kuran ABD’den, düşmanlığı ağzından taşan Avusturyabaşbakanının üzüntülerinden anlamak mümkündür. İnşallah fitne projeleri suya düşmüştür. Gezi kalkışmasında, günler önceden kameralarınızı, Taksim’e yığmıştınız. Beklediğiniz olmadı. İnşallah hiç olmayacak!

Kanuni süreler içinde yapılan bir seçime. “Bu seçim baskın oldu, aceleye geldi” sözünü, siyasetle seçimden seçime ilgilenen bir kardeşimiz söylerse, meşhur tabiriyle, “Yerden göğe haklıdır.” Fakat, politikacı, devlet adamı, milletvekili söylerse? Siyasi görevi yüklenen insan, savaşta nöbetteki asker gibidir. Gündüzü gecesi yoktur. Her anı görev başındadır. Siyaset mesleği, particilikten farlıdır.Millet meseleleriyle ilgisinde kopukluk olmaması çocukluktan, en geç fakültede; okumuyorsa da, o yaşlarda başlar.

Epikür, “Hayatta rahat yaşamak istersen politikayla uğraşma. Ancak en büyük zevk, hakkını alamayanın, hakkını alıp teslim etmekle olur. Bu da ancak siyasetle mümkündür” der. Allah, kimseyi milletine, ümmetine ve insanlığa hizmetten mahrum etmesin.  

İnanıyorsanız üstünsünüz!

Hamd Allah’a! 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23