• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Halit Kanak
Halit Kanak
TÜM YAZILARI

Tarihten günümüze Türk Donanması ve Akdeniz

05 Eylül 2020
A


Halit Kanak İletişim:

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın söylediği şu sözler, başta Fransa olmak üzere bütün sömürgeci devletlerle, onların güdümündeki emir eri konumunda bulunan MENA (Middle Eastern North Africa) bölgesi dâhil bâzı devletçiklerin kulağına küpe olsun..

"Türk milleti olarak biz ne hak yeriz ne de hakkımızı yediririz. Akdeniz ve Ege’de korsanlığa, haydutluğa asla eyvallah etmeyiz. Akdeniz’in en uzun kıyı şeridine sahip ülkemizi kimse Antalya sahillerine hapsedemez. Milletimizin ve Kıbrıs Türkleri’nin denizlerdeki haklarını sonuna kadar savunmakta kararlıyız. Eski sömürgecilerin gazına gelerek Türkiye’ye karşı efelenenleri de yakın tarihlerini yeniden okumalarını tavsiye ediyorum." 

Bu sesleniş ve uyarı, bölgeye kıyısı olmayan ABD, Rusya, İngiltere, İtalya, Almanya, Fransa, Suudi Arabistan, BAE gibi ülkelere bölgeye olan haksız ilgilerinden dolayı ve aynı zamanda kıyısı olup da Türkiye'yi yok saymaya çalışanlara karşı yapılmıştır.

Ayrıca o emperyalist ülkeler ve yavruları, bu kadar net sözleri söyleyenin de bütün ordularımızın Başkomutanı olduğunu unutmasınlar.

O Başkomutan ki, bu asil milletin her ferdi gibi Akdeniz'i Türk Gölü, Karadeniz'i iç göl yapmış denizci bir milletin torunudur.

Ve o Başkomutan denizlere ve donanmaya Sultân Abdülaziz gibi tutkuludur. "Bir ülkenin gücü, donanmasıyla ölçülüdür" anlayışıyla, Türk Donanmasının güçlü olması için hiçbir fedâkarlıktan kaçınmamıştır.

Fatih, Yavuz, Kanunî, Oruç Reis, Barbaros Hayrettin sismik araştırma ve sondaj gemilerimizle, (gemilerimiz 15 bin metre derinlikte sismik bulgulara ulaşabilirken, 12.200 metre derinliğe her türlü basınç ve 6 metre boyundaki dalgalar içinde dâhi sondaj yapabiliyor. Bir komutanımızın dediği gibi bu filo büyük şirketler hâriç, dünyanın hiç bir ülkesinde yoktur) Mart 2020'de denize indirilen ve yılsonunda tamamlanması planlanan 232 metre uzunluğundaki uçak gemimiz ve tersanelerimizde yeni kızaklara konan savaş gemilerimiz bunun göstergesidir.

Denizlerde sancak göstermenin ne denli masraflı iş olduğunu bütün dünya bilir. Buna rağmen Akdeniz ve Karadeniz dışında Kızıldeniz'de, Aden'de, Basra'da, Hint Okyanusunda savaş gemilerimiz sancak göstermeye devam etmektedir. 

Hele 131 gemiyle aynı anda donanmamızın sahaya inmesi yok muydu, bütün düşmanların ödleri koptu. Bütün dünya parmak ısırdı. (Aynı işi ABD veya bir Avrupa ülkesi yapsa bizdeki beyinsizler "işte süper güç dediğin böyle olur" diyerek alkışlar, ama bunu Türkiye yapınca küçümseme edâsı takınırlar.)

Biliyorsunuz Sultân Abdülaziz ahşap, kürekli ve yelkenli gemilerden zırhlı savaş gemilerine geçiş döneminde öyle bir donanma yapmıştı ki Türk Donanması, dünyanın en büyük 3. Donanması konumuna gelmişti.

Sultân Abdülaziz Hân, o dönemde kısıtlı bütçesine rağmen İngiltere hangi gemiyi tezgâhtan indirdiyse aynısını yaptırdı. Zırhlıların resimlerini, planlarını kendi elleriyle çizdi. Denizcileri hiçbir zaman taltifsiz, ikramiyesiz bırakmadı. 

Çok masraflı olan donanmayı bütün dünyayı dolaştırdı dosta güven, düşmana korku saldı. Öyleki İngiliz amirali Sır Henry Woods Madagaskar'ın doğusunda okyanusun ortasında bulunan Mauritius adasında "Bursa" isimli Türk Korveti'yle karşılaştığını, Kaptan Süleyman Faik Paşa'yla İngilizce konuştuğunu bizlere bildirmektedir.

Sultân II. Abdülhamid Hân döneminde de bir ilk gerçekleştirilmiş ve Kasımpaşa Tersanesinde iki adet denizaltı yaptırılmıştı. (Tarih kitaplarında bizlere bunu okutturmadılar) 5 Şubat 1887'de su altı dalış, çıkış ve seyir denemeleri bir yıl başarıyla süren ve Abdülmecid ile Abdülhamid adları verilen denizaltılar 22 Mart 1888'de Türk Bayrağı çekilerek donanmaya katıldı.

1914 tarihinde Osmanlı Donanması,1949 senesinde ilk Deniz Kuvvetleri Komutanımız Oramiral Mehmet Ali Ülgen'e kadar fazla değişikliğe uğramamıştır.

1914'te donanmamız şu gemilerden oluşmaktaydı.

Zırhlı Fırkateynlerimiz Turgut Reis, Mes'ûdiyye, Barbaros Hayreddin, Âsâr-ı Tevfik'ten oluşurken, Zırhlı Korvetlerimiz (hafif Kruvazör); Hamidiyye, Mecidiyye, Muin-î Zafer, Drama, Avn'ullah ve Feth-i Bülend isimlerini taşımaktaydı.

Ayrıca Torpido Ganbotlarımız; Peleng-i Deryâ, Berk-i Sadvet, Peyk-i Şevket.

Torpido Muhribleri ( Destroyerler); Taşon, Yâr Hisâr, Yadgâr-ı Millet, Gayret-i Vataniyye, Muâvenet-i Milliye, Numune-i Hamiyyet, Berk Efşân, Samsun ve Basra.

Açık Deniz Torbido Stimbotları; Musul, Tokat, Ankara, Ejder, Hamidiyye, Alpagut, Kütahya, Yunus, Antalya, Draç ve Musul.

1. Sınıf Torbido Stimbotları; Hâmid-i Âbâd, Pervin, Sivrihisar, Sultân Hisâr ve Demir Hisâr.

Ganbotlar (sahil muhafaza); Malatya, Taşköprü, Ordu, Bârika-i Zafer, Gökçedağ, Kastamoni, Yozgad, Sayyad-ı Deryâ, Şevket-nümâ, Nârü'l- Bahr, Nasr-ı-Hûdâ, Marmaris, Âyntâb, Nevşehir, Refahiyye, Zühâf, Seyyar, Bafra, Fırat.

Sabit batarya gemilerimiz; Aziziyye, Orhaniyye, Necm-i Şevket, İclâliyye.

 

Nakliye Gemilerimiz; Şâm, Haleb, Trabzon, Eser-i Cedid, Tir-i Müjgân, Bezm-i Âlem.

Bunlardan başka padişah ve amiral yatları ile özel misafir vapurları; Ertuğrul, Söğüd, Timsah, Trablus, Galata, Beyrut, Şıpka, İzzeddin Vapuru, Gül Cemâl Vapuru, İstanbul Vapuru, Sultaniyye Vapuru idi.

Yine ayrıca İngiltere'de yaptırılan Sultân Osman ve Reşâdiye zırhlıları, paraları son kuruşuna kadar ödendiği halde 1. Dünya Savaşı başlayınca İngiltere tarafından el konulmuş, İzeddin Vapuruyla gemileri teslim almaya giden Rauf Orbay ve gemi personeli, günlerce oyalandırılmış ve eli boş gönderilmişti. 

Enver Paşa da Akdeniz'de İngiliz donanmasından kaçan Breslau ve Goeben zırhlılarını önce Boğazlardan içeri aldı, sonra İngilizlere "ihtiyacım olan ve parasını ödediğim Reşâdiye ve Sultân Osman Zırhlılarımızı vermesseniz, onların yerine bu iki Alman zırhlısını satın alacağım" uyarısı yapmış, İngilizler yine gemilerimizi vermeye yanaşmaması ve İngiltere, Fransa ve Rusya'nın Osmanlı Devletini paylaşma planının öğrenilmesi üzerine Alman zırhlıları satın alınmış, kendi topraklarında gözü olanlar saldırıya geçmeden hiç değilse yalnızlaşmadan safını belli etmiş ister istemez savaşa girmiştir.

İngilizlerin vermediği zırhlılarımızın konusu orada bitmemiş, olay İstiklâl mahkemelerine taşınmıştır. Dört aylık kısa Bahriye Nâzırlığı döneminde gemilerin siparişini veren ve kısmen ödemesini de yapan Mahmut Muhtar Paşa Cumhuriyetin ilânından sonra, devlet için sipariş edilen gemiler yüzünden ülkeyi zarara uğratmaktan mahkeme edilerek gemilerin parasının tamamı faiziyle parası kendisinden alındı. (Borcu, Mısır Hidiv'i İsmail Paşa'nın kızı olan eşi ödedi.)

Türk Denizcilik tarihi 1081 yılında Çaka Beyle başlar. Anadolu'nun Türkleşmesinde Malatya ve civarı fethinde bulunduktan sonra Süleyman Şâh tarafından İzmir Valisi atanan Çaka Bey 1081'de İzmir'de 40 gemi yaptırıp güçlü bir donanma kurdu. Foça'yla birlikte Rodos, Midilli, Sakız adalarını fethetti. Selçuklu Hâkânı I. Kılıçaslan'ın da kayınbabası olan Çaka Bey Oğuzların Çavuldur boyundandı.

Türk Denizciliğinin pîri olan Çaka Bey'den sonra bu asil millet Akdeniz'i Türk Gölü yapan dünya çapında pek çok denizci yetiştirmiştir.

"Deniz üstünde yürürüz

Düşmanı arar buluruz

Öcümüz komaz alırız

Bize Hayrettinli derler."

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Mikail okuroğlu

Çok Teşekkürler güçlü bir tarih dersi aldım ALLAH'IM RAZI OLSUN INŞAALLAH AMİNN ŞU ŞEREFSİZ INGILIZLERI 1. dünya şavaşında ki kurtuluş şavaşında ki yerini kimlerle iş tuttuğunu öğrensek çok iyi olacaktır....

Süer

Muhteşem bir Türk Denizcilik Tarihi..Teşekkürler..Ne yazıkki bu bilgileri Tarih öğretmenlerimizin çoğu bilmez..Hele Resmi Tarih hiç yazmaz..Bilmezse Barbaroslar yetişmez..
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23