• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Halit Kanak
Halit Kanak
TÜM YAZILARI

Karamanoğlu Mehmed Bey ve Türk Dil Bayramı

11 Mayıs 2019
A


Halit Kanak İletişim:

1243 Kösedağ Savaşında Moğollara yenilerek dağılma sürecine giren Selçuklu Devleti'nde bir taraftan Moğollarla mücâdele sürerken, diğer taraftan da taht kavgaları devam ediyordu.

Anadolu'da bu hava eserken, Mısır'dan Halep'e kadar olan bölgede Devlet-i Türkî'yi ilân eden Sultân Baybars, 1277 yılının Nisanında Moğol ordusunu Elbistan Ovasında yenmiş ve Kayseri'ye gelmişti.

Bunu fırsat bilen Karaman Bey'in büyük oğlu Mehmed Bey, Kırım'da bulunan  Selçuklu Hükümdarlarından II. İzzeddin Keykâvus'un oğullarından Alaaddin Siyavuş'u tahta oturtmak için harekete geçti.

Yaklaşık 3 bin kişilik ordusu ile yanında Selçuklu Prensi Alaaddin Siyavuş olduğu halde önce Aksaray'a gelmiş, oraya giremeyeceğini anlayınca da Konya'ya yönelmişti.

O sırada İlhanlılara tâbî olan Selçuklu Hükümdârı III. Gıyâseddin Keyhusrev, İlhânlı Hükümdârı Abaka Hân'ın yanında idiler.

Karamanoğlu Mehmed Bey Konya'yı kuşattı. Şehirde bulunan saltanat nâibi Emînüddin Mikâil askerleriyle hücuma geçtiyse de bozguna uğradı. Mehmed Bey, şehrin Atpazarı ve Çaşnigîr kapılarını yakarak Konya'ya girdi. Bir gün boyunca şehir yağmalandı.

Bir gün sonra Konya'ya getirilen Selçuklu Şehzâdesi Alâaddin Siyavuş, Büyük Selçuklu Sultânı Alâaddin Keykubat'ın Sancağı ile etrafında göz alıcı elbiseler giyinmiş candarlar, çevgândarlar ve silâhdarlar olduğu halde şehirde dolaştırılmış, sonrada Selçuklu tahtına oturtulmuştur.

Karamanoğlu Mehmed Bey Vezir ilân edilmiş ve şehrin ileri gelenleri ve halk Alâaddin Siyavuş'a biat ettirilmiştir.

Karamanoğlu Mehmed Bey vezir olduktan sonra ilk iş olarak derhâl bir ferman yayınlayarak, o güne kadar Farsça yapılan resmî yazışmalar ve yine Farsça yazılan edebî eserler ve şiirleri sona erdirecek ve günümüze kadar işlerliğini koruyacak meşhur talimatını vermiştir.

"Bundan böyle divânda, dergâhta, bergâhta, devlet dairelerinde, sarayda, eğlence toplantılarında, çevgân oynanan seyirlikte hiç kimse Türkçeden başka bir dil konuşmayacaktır."

 (Çevgân, Asya'da çok eskiden Türkler tarafından iki takım halinde, at üzerinde uzun sopalarla keçe halinde topla oynanan bir oyun. Abbasi Halifesi Harun Reşid'in çevgân oynadığı, Memlûklularda, Karahanlılar ve Selçuklularda yaygın olduğu biliniyor. Yine bir Türk Devleti olan Bâbür'lülerce Hindistan'a giren o bu oyunu İngilizler çalarak Polo ismini vermişlerdir.)

Konya'da, yeni Sultân ve Veziri toplam 37 gün kaldılar ama, Selçuklu Veziri sıfatıyla Karamanoğlu Mehmed Bey'in yayınladığı bu fermân, asırlar boyu yaşamış, yaşatılmıştır.

Karamanoğlu Mehmed Bey, işgâl edilerek, İlhanlılara bağlanan Selçuklu Devletini tekrar bağımsızlığına kavuşturmak için yapmış olduğu bu büyük darbeyi hayatı ile ödemiştir. 1283 yılında kardeşleri Zekeriya ve Tanu Beylerle birlikte İlhanlılar tarafından pusuya düşürülmüş ve oklanarak şehid edilmiştir. 

Karamanoğulları'nın devlet tarihine kısaca bakacak olursak, devletin kurucusu Ereğli'yi başkent yaparak 1250'den 1256'ya kadar hüküm süren Nûre-Sûfi Beydir. Mezarı, Mut'a bağlı Sinanlı yakınlarında Değirmenlik mevkiindedir

Başkenti Ermenek'e taşıyan büyük oğlu Kerimeddin Karaman Bey Hânedana ismini vermiş ve 1256-1261 tarihleri arasında hüküm sürmüştür. 

Kısa bir süreliğine de olsa İlhanlılara karşı darbe yaparak III. Giyâseddin Keyhusrev'in esir tutulduğu bir sırada, Alâaddin Siyavuş'u tahta oturtarak Vezirliğini yaptığı ve Devlet Dilini Türkçeleştiren Karamanoğlu Mehmed Bey, 1261'den şehid edildiği 1283'e kadar görev yapmıştır. Yedi kardeşi vardı. Güneri, Bedreddin Mahmud, Kâsım, Zekeriya, Tanu, Halil ve Ali Beyler. Zekeriya ve Tanu Beyler kendisiyle birlikte şehid olmuşlardı.

Kendisinden sonra yerine önce kardeşleri Güneri ve Mahmud Beyler, sonra 4 yıl hüküm sürecek oğlu Yahşi Hân Bey geçmiştir. Daha sonrada kardeşi Mahmud'un oğulları I. İbrahim ve Alâeddin Halil Mirza Beyler geçmiştir. Sonra sırasıyla I. İbrahim'in oğullarından Fahreddin Ahmed ve Şemseddin Bey tahta oturmuşlar, Şemseddin Bey öldürülünce de Karamanoğlu Mehmed Bey'in kardeşi Mahmud'un diğer oğlu Musa Bey Ermenek Beyi iken tahta geçti ve başkent yaptığı Mut'ta 5 yıl görevde kaldı. Musa Bey'den sonra tahta, Karaman'da beş yıl beylik yapan İbrahim Bey'in küçük oğlu Süleyman Bey geçmiştir. Süleyman Bey Eretnalılara (Eretna Beyliği, 1327-1380 arasında Sivas ve Kayseri'yi başkent yapmış Orta Anadolu'da bir beylikti. Beyliğe ismini veren Eretna Bey, Uygur Türkü idi ve 8 yıl İlhanlıların Anadolu umumi valiliğini yapmıştır. Kayseri'de ölen babası Cafer'in kız kardeşiyle Karamanoğlu Devletinin kurucusu Nûre-Sûfi Bey evlenmişti.) esir düşüp 1350'de öldürülünce yerine Halil Mirza Bey'in büyük oğlu, I. Murad'ın kızı ve Yıldırım'ın kız kardeşi Nefise Sultan'la evli I. Alâeddin Ali Bey geçti. 41 yıllık saltanatı Yıldırım Bâyezid tarafından idam edilene kadar sürdü. Sonra sırasıyla, Sultânzâde Nâsıreddin Mehmed, II. Alâeddin Ali Bey, II. İbrahim Bey, Sultânzâde İshak Bey, Sultânzâde Pir-Ahmed Bey, Kâsım Bey ve 1487'ye kadar son 4 yıl Turgutoğlu Mahmud Bey'dir.

Karamanoğlu Mehmed Bey'in Türkçe konuşulması, yazılması ile ilgili fermânından sonra, sade bir dille, herkesin anlayabileceği bir şekilde şiirlerini söyleyerek halkın gönlüne taht kuran, "Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm" diyen YUNUS EMRE ortaya çıkmıştır.

Söylediği birbirinden mânâlı ve topluma hitap eden şiir ve sözlerini güzel TÜRKÇE'siyle anlatmış ve Türkçe'nin yerleşmesine büyük katkı sağlamıştır.

1238, 1320 yılları arasında yaşayan (Sayın Adnan Erzi tarafından Bâyezid Devlet Kütüphanesinde bulunan 7912 nolu yazmada, Vefât-ı Yunus Emre müddet-i ömr 82 sene hicri 720 olarak belirtilmiş ve doğum-vefât tarihleri belirlenmiştir) ünlü halk ozanı Yunus Emre, güzel Türkçe'siyle, Allah (c.c.) sevgisini, güzel ahlâkla ilgili düşüncelerini, her türlü bâtıl inanca karşı, gerçek İslâm tasavvufunu işleyerek Türk-İslâm birliğinin oluşmasında önemli vazifeler yapmıştır.

Selçuklu Sultân'ı Âlâaddin Keykubat'ın dâveti üzerine Konya'ya gelerek, Karamanoğlu Mehmed'in fermânından dört yıl önce 1273 yılında dünyasını değiştiren Mevlânâ Celaleddin Rûmî ise, bütün dünyaca bilinen 25.700 beyitten oluşan ünlü Mesnevî'sini, resmî dili Farsça olan devletine hürmeten Farsça yazmıştır.

Öyle anlaşılıyorki dil, bir milleti millet yapan en önemli unsurdur. Emperyalist devletler, işgâl ettikleri devletleri uzun yıllar sömürebilmek için önce dilini değiştirmişlerdir. Başta Afrika olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde konuşulan Fransızca, İngilizce, Almanca, Hollandaca, İspanyolcaya bakarak hangi ülke nereyi sömürmüş kolayca tesbit etmek mümkündür.

Yaklaşık 6.5 asır üç kıtada hüküm sürmüş Osmanlı Devleti asla kimsenin diline ve dinine dokunmamıştır. Fethettiği topraklara adalet ve hoşgörü, medeniyet, zenginlik götürmüştür.

Dil, onu kullanan milletlerin hayat görüşlerini, düşünce biçimini ortaya çıkartır.

Dil bilimcilerin ortak tesbitleri şöyledir:

-- Dil birliği, milleti oluşturan özelliklerin başında gelir.

-- Bir milletin dili, onun tarihi, dini ve kültürüyle iç içedir.

-- Millet için gerekli olan her şey dilde saklanır.

-- Dil, milletin mânevî ve kültür değerlerini, millet olabilme özelliklerini bünyesinde sımsıkı muhafaza eder.

-- Dil, milletin birlik ve bütünlüğünü sağlayan en güçlü bağdır.

Yine Anayasamızda kanun koyucular tarafından belirtilen ve TBMM'de değiştirilemez, değiştirilmesi teklif edilemez hükmündeki 3. Madde şöyledir.

MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.

Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.

Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.

Başkenti Ankara’dır.

Bu vesile ile Karamanoğlu Mehmed Bey'i bir kez daha rahmetle, minnetle anıyoruz.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23