• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Halit Kanak
Halit Kanak
TÜM YAZILARI

1877 - 78 Osmanlı Rus Savaşı ve Plevne Müdafaası (1. Bölüm)

11 Nisan 2020
A


Halit Kanak İletişim:

Tarihler 10 Nisan 1877'yi gösterdiğinde, Avrupa Devletleri ve Rusya'nın Osmanlı'yı bölme planı için Londra'da aralarında imzalayarak İstanbul'a dikte ettirmeye çalıştıkları protokol metnini Bâb-ı Âli reddetti.

Metinde, tamamı Ortodoks olan iki ilçenin Bosna-Hersek’ten alınarak Karadağ Prensliğine verilmesini, Bosna-Hersek ile Bulgaristan'da ıslahat yapılması ve Tuna Boylarındaki Türk askerlerinin azaltılmasını, aksi halde savaş açacaklarını yazıyordu.

Bu red karşısında, Balkanlar’a söz veren ve hamiliğine soyunan Çar II. Aleksandr, bu seferde hiç değilse Nikşik ilçesini bırakın yoksa savaşı önleyemem tehdidinde bulundu.

Sadrâzâm İbrahim Edhem Paşa bunun Anayasa'ya aykırı olduğunu cevabî yazıda bildirince, Rusya'nın İstanbul maslahatgüzârı Nelidof'un, Dışişleri Bakanı Saffet Paşa'ya Çar'ın savaş başlamıştır notasını vermesi gecikmedi.

Romanya bağımsızlık verilirse Rus askerlerini ülkesinden geçirttirmeyeceğini söylemiş ancak red cevabı almıştı. Bunun üzerine Romanya'da 50 bin kişilik zinde ordusuyla Rusların yanında yer almakta gecikmediler.

Serdâr-ı Ekrem sıfatıyla Abdi Paşa (Abdülkerim Nâdir Paşa) genel Karargâhı Şumnu'ya kurmuştu. Kendisine bağlı ordulardan Şark Ordusu Ruscuk'ta başında Ahmed Eyüp Paşa vardı.

Gâzi Osman Paşanın idâre ettiği Garp Ordusu Vidin'de konuşlanmışken, Yenipazarda Mehmed Ali Paşa, İşkodra'da Ali Saib Paşa, Saraybosna'da Veli Paşa, Mostar'da ise Süleyman Paşa bulunuyordu.

Ruslar, başlarında Çar'ın kardeşi Grandük Nikola olduğu halde 250 bin asker ve 800 topla harekete geçtiler. Karadağ ve Romanya bütün güçleriyle Rusların yanında yer almışlardı. Sırp ordusunu ise zâten Rus Generaller yönetiyordu. (Şimdi Suriye Ordusunu yönettiği gibi.)

Savaş ilânından iki ay sonra RuslarDobruca'nın kuzeybatısındaki Macin'den 40 bin askerle Tuna'yı atlamaya başladılar. Hayrettirki Osmanlı askerinden ses çıkmadı.

Diğer taraftan; bu seferdeTuna üzerinden Zimniçe'den Ziştovi'ye geçtiler ve yine hiçbir müdahale ile karşılaşmadılar

Bütün dünya şaşkındı Balkanlar’a yayılmış 200 bin kişilik Türk ordusu ne yapıyordu?

8 gün arayla Tırnova ve Niğbolu'da fazla direnemeden düşünce Serdâr-ı Ekrem Abdi Paşa azledildi yerine Mehmed Ali Paşa getirildi ama geç kalınmıştı. Çünkü Ruslar Balkan Dağlarına dayanmışlar ve oldukça stratejik önemi olan Şıpka geçidini tutmuşlardı. Bu geçit Ruslardan alınmadan savaşı kazanma ihtimali yoktu.

1.334 metre yükseklikteki bu geçitten Rus Ordusu geçecek olursa Edirne'ye kadar ineceği kesindi. Üstelik paşalar arası rekâbet korkunç boyutta seyrediyordu. Ordunun içinde genç başkomutan Mehmed Ali Paşa'ya başarı kazandırmaktansa savaşı kaybetmek isteyen müşirler mevcuttu.

Bu şartlar altında, Mostar'daki Süleyman Paşa'ya emrindeki 25 bin kişilik orduyla yardıma gelmesi emredildi.

Süleyman Paşa, akıllıca bir kararla 650 km.'lik dağlık araziden geçerek ordusunu yıpratmamak adına deniz yolunu kullanmak isteyince Türk Deniz Filosu harekete geçti. Adriyatik’teki Bar Limanından yola çıkan ordu, Dedeağaç Limanı üzerinden 17 günde başarılı bir şekilde Şıpka Geçidine ulaştı. Ancak bu süre içerisinde Rus Generali Gurko, Eski Zağra'yıda almıştı.

Rusları Şıpka'dan atmadan savaş kazanılamayacağını anlayan Süleyman Paşa olanca gücüyle hücuma geçti. Önce Rusları Eski Zağra'dan Şıpka Geçidine kadar kovaladı.

Sonra 7 gün, 7 geceŞıpka Geçidini almak için kesintisiz taarruza geçti. Bütün Avrupa Şıpka'nın düşeceği telaşıyla heyecanla bu taarruzu takip ederken, Sultân Abdülhamid Hân ise kurmaylarıyla telgraf başında sabahlıyor olayı anbean takip ediyordu.

Süleyman Paşa, taze takviye kuvvetleri alan Rusları Şıpka'dan sökemedi ve Kızanlık'taki karargâhına çekilerek yeni kuvvetlerle birlikte yeniden amansız birsaldırı daha yaptı ancak olmadı.

Balkan Dağlarının kuzeyindeki orduyla irtibat kesildi. Artık kuzeydekiler ne yapabilirse kendi başlarına yapacaktı.

Zaten Gâzi Osman Paşa, Rus ana ordusunun Şıpka'ya ulaşmasının Edirne için felâket olacağını bildiği için, daha Ruslar Tuna'yı atlamaya başladığında ana ordunun önünü kesmek için Vidin'deki Karargâhından çıkmış, Niğbolu'da Rusları durdurmak için harekete geçmişti.

Henüz yoldayken Niğbolu düştü haberini alınca, o zamana kadar kimsenin ismini bile bilmediği 17 bin nüfuslu Plevne'ye yöneldi.

Askere tâ Vidin'den hareketinde cebri yürüyüş emri vermişti.

Molasız ve dayanamayıp ağırlıklarından kurtulmak isteyenlerin kurşuna dizilme emriyle hareket eden ordu 6 günde 212 km. yol katederek tarih yazmıştı.Omuzlara kadar gelen İsker suyu geçildikten sonra Vid Deresi üzerindeki son köprüde aşılınca Plevne'nin minareleri gözükmüştü. Osman Paşa, Plevne'ye yaklaşınca üç tabur askerle Plevne'de bulunan Âtıf Paşa rahat bir nefes almıştı.

PLEVNE ÂH PLEVNE

Osman Paşa, kalesi olmayan Plevne'ye dünya harp tarihine geçecek olan toprak tabyaları hızla yaptırmaya başladı.

Ama Alman asıllı Rus General Schuldner daha Osman Paşa'nın toparlanmasına fırsat vermeden hücuma geçti.

Plevne'ye doğru akan Rus birliklerinin ilk top atışınaTürk bataryaları hemen karşılık verdi.

Türk ordusundaki toplar Krupp Çeliğinden yapılmış, Rusların tunç toplarından hedef ve menzil açısından üstündü. Tüfekleri ise tarihin en iyisi olan Amerikan Martini tüfeklerdi. Kuşaklarında ise ilâve olarak bir tabanca ve bıçak vardı.

Türk Süvarisinde ise kısa Winchester tüfeği, tabanca, kılıç ve kama bulunuyordu. Çerkes Süvarilerinde ayrıca gümüş kakmalı fitilliikinci bir tüfek daha vardı.

Rus askerleri Berdan veKrenck marka tüfekleri kullanıyordu.

İlk taarruz General Schuldner'e pahalıya maloldu. Şiddetli savunma, akabinde hücum karşısında 2.847 kayıp veren Ruslar, bütün ağırlıklarını bırakarak geri çekildiler.

Schuldner'le buluşan General Krüdner ilk taarruzdaki bu kaçışa bir mânâ veremiyordu. 10 gün sonra "Bütün dünya ne yapacağımı şimdi görsün" diye gürledikten sonra hücum emri verdi.

50 bin Rus, peşpeşe patlayan 184 topla birlikte saldırıya geçti. Osman Paşa 23 bin asker ve 58 topuyla anında cevap verince vuruşma başladı.

Rusların şiddetli saldırısına öylesine karşılık verildi ki Ruslar neye uğradığını şaşırdı. Çatışmanın şiddetinden sadeceOsman Paşa'nın altında üç tane at vurulup ölmüştü.

Saatler sonra 7.305 ölü veren Ruslar büyük bir bozgun halinde kaçmaya başladılar, ama ne kaçış. Osman Paşa'nın peşlerinde olduğunu sanan Rus askeri panikten arkasına bile bakamıyordu.

Rusların Tuna'yı ilk geçtiği yerlerden biri olan Ziştovi'de bu bozgun duyulunca bütün Bulgarlar, Kazaklar hatta Yahudiler can havliyle sürüler halinde Tuna üzerindeki köprüden geçerek Romanya'ya zor düşmüşlerdi. Korku tâ Bükreş'i sarmıştı.

İşgâl altındaki Tırnova'ya kurulan Rus Ordusu Genel Karargâhı alelacele Tırnova'yı terkedince panik dahada arttı. Geri çekilen Rus askerleriyle dolu olan yollara birde kaçan Bulgarlar eklenince yollar yürünmez hâle gelmişti.

New York ve bütün Avrupa başkentlerinde gazeteler şu manşetleri vermişti. "Ruslar mutlak bir mağlubiyete uğradılar". Artık Osman Paşa'nın ismi bütün dünyada duyulmuştu.

Rus generaller, yeni kuvvetler gelmeyince harekete geçemeyiz deyince 180 bin yeni asker yollara döküldü. Çünkü Rus birliklerinin büyük kısmı, Türk birliklerini bulunduğu başta Rusçuk olmak üzere şehirlerde marke etmek için âtıl duruma düşmüştü.Bütün dünyaya rezil olan Çar II.Aleksandr, başkent St. Petersburg'daki özel askeri birliğinide alarak yanında kardeşi Nikola olduğu halde Plevne önlerine geldi. İşi şansa bırakmak istemiyordu.

Bu arada; Osman Paşa 6'sı kuzeyde, (Âtıf, İbrahim, Çorum, Araba, Tahir, Ömer tabyaları) 6'sı güneyde (Milas, Talat, Yunus, Kavanlık, İsa, Bağlarbaşı tabyaları) 12 tabyaya daha yaptırdı. Griviçe, Krişnin ve Radişova tabyaları merkeze 5 km. mesafedeydiler.

Üçüncü kez Plevne'ye düşman saldırısı başladı. 432 top geceli gündüzlü Plevne'yi döğüyordu. Osman Paşa 58 topla karşılık veriyor, elindeki 7 bin takviyeli 30 bin askerle Rus taarruzunu bekliyordu.

Topçu ateşi 4 gün 4 gece sürmüş ve tam 30.000 top mermisi Plevne'yi dövmüştü.

Çar 150.000 kişiye taarruz emri vermiş ve ordusunun Plevne'ye girişini görmek içinde şehrin karşısına gelmişti.

General Mihail Skobelev'in açtığı ateşle Rus piyade taarruzu başladı. (Skobelev, Türkistan'ın işgalinde önemli rol oynayan ve 12 Ocak 1881'de Türkmenistan Göktepe'de söz verdiği halde herkesi kılıçtan geçirerek katliam yapan general.) Ateş dengesi sadece 5 dakika sürdü. Türk tabyalarından sanki mermi yağmıyor, alev püskürüyordu.

İki saat içerisinde Radişova tabyasında 110'u subay 5.200 ölü, Griviçe Tabyası önünde 77'si subay 3.530 ölü bırakınca kaçmaya başladılar. Radişova tabyasından fırlayan Türk askeride kovalamaya başladı.

Bunu gören General Skobelev tabyayı düşüreceğini hesapladı. Kaçan askerlerin önünü kesti safa soktu yedekler birlikte yaklaşan Türk piyadelerini ateş altına aldı. Türk piyadeleri kırılmaya başlayınca tabyalarına geri dönmeye çalıştılar.

Skobelev elindeki iki nişancı taburuyla aniden saldırıya geçti. Atıyla tepeye yaklaştığı anda atı vurulunca yere kapaklandı bu arada Rus askerleri Türk tabyasına girmişlerdi.

Gece ateş kesilince Çar cesetlerle dolu bayırları seyrederken, dördüncü geceyide ayakta geçirenOsman Paşa dürbünüyle baktığı Türk tabyaları arasına hançer gibi sokulmuş Rus bayrağı asılı tabyayı nasıl alacağını planlıyordu

Nihayet sabah 06'da taarruzu başlattı. Plevne halkıda uyumamış sokaklarda ve evlerinden merakla olanları izliyorlardı.

Türk askeri kırılmalarına aldırmadan ilerlemelerini sürdürdüler. Bir saat içinde birinci siperlere girilmiş, ikinci siperlere girerkende Skobelev'in önemli generallerinden ikisi saf dışı kalmıştı. General Dobrovolski ölmüş, General Kropotkin bayılmıştı.

İki saat sonra bir taraftan üçüncü siperlere girilirken, diğer taraftan tabyaya ikmale gelen Rus cephane arabası patlatılmış ve General Trebyanik öldürülmüştü. Ancak tabyaları düşmemişti.

Türk askeri beşinci kez püskürtüldüğünde ikindi olmuştu ama her seferinde tabyayı savunan Rus askerleri azalmıştı. Osman Paşa lüzum gördükçe yeni birlikler sürüyordu.

Saatler 16.30'u gösterdiğinde Osman Paşa nihai hücum emrini verdi. Beş bin Türk "Allah Allah" nidâlarıyla tabyaya aktı.Tabyaya o kadar çok Türk askeri bir anda girdiki kımıldayacak yer kalmadı. Türk Bayrağıtabyaya dikilince Osman Paşa geldi. General Skobelev canını zor kurtardı. Ruslar 3'ü general 350'si subay 15.553 ölü verdiler. Türk askerinin 3.500 şehid ve yaralısı vardı.

Üçüncü Plevne muharebeside Osman Paşa'nın zaferiyle sonuçlanmıştı. Bu haber bütün dünyada bomba etkisi göstermişti.

Çar yıkılmıştı. Tekrar taarruzu göze alamadı.Tuna'yı atladıkları günden beri 50.000 ölü, 100 bin yaralı vermişti. Yetmemiş hazine boşalmış, Ruble değerinin üçte birini kaybetmiş, üstelik son savaşı kaybedince Avrupa bankaları Çar'ın kredi taleplerini geri çevirmişti. Türklerin erzaklarının bitmesini beklemek için muhasarayı sürdürme kararı aldı.

Sultân Abdülhamid Hân Osman Paşa'ya gecikmeden "Gâzi" unvânı verirken, bir İngiliz Lordu o gün doğan çocuğunu Osman adıyla vaftiz ettirdi.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

S.A.

Teşekkürler. Ne kadar güzel anlatım. Anladım ve yaşadım.

Mustafa

Şark cephesi komutanı kim.? İngilizler Kars İslam cumhuriyetini yıkıp kahramanlığı kime verdi ..
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23