• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Halil Kışlacık
Halil Kışlacık
TÜM YAZILARI

Dünyada mekan...

12 Şubat 2023
A


Halil Kışlacık İletişim: [email protected]

Bu mesleğin en kötü yanı bu...

Hani “Benden paso, bu hafta yerime haber çalışın” desem yazıişleri idare eder de, okura ayıp değil mi?

Şimdi ben ne yazayım da kime ne anlatayım?

Gerçi buna da şükür, fıtratımızı zorlayan iki satır yazı olsun. Enkaz altında yaşam mücadelesi veren insanları arayıp, onlarla eğlenecek “şey”ler üretmiş sistem, sizi ve bizi bu kadarcık yorsun.

Mevzu açılmışken sorayım, niye o kadar kızdınız ki onlara? 

Yıllardır bu köşede soruyorum, yine sorayım, ne yapmalarını bekliyordunuz?

Ruh hastası gibi davranmayı ödüllendiren bir sistemin ruh hastaları üretmesinden daha doğal ne olabilir?

Onları “insan evladı” olmaktan çıkarıp “şey” haline getiren her ne ise, şu felaketin ortasında bile aynı şiddette ifsadını sürdürmüyor mu?

O “şey”ler bugün bu ahlaksızlığı yapıp mustarip oldukları antisosyal bozukluğun farkedilmesini sağlamasaydı, en iyi ihtimalle bundan en fazla on sene sonra bugün lanetler yağdırdığınız “hırsız müteahhit”lerden biri olacaktı. Meslek değişebilir; isterseniz yerine kazada tabuta dönecek arabayı satan galericiyi, evi yakıp küle çevirecek malı satan beyaz eşyacıyı, toplumu ifsad edecek yalanları yayan gazeteciyi koyun...

Nasıl ki bir süredir “Yaşadığımız kriz ekonomik değil, ahlaki” diyorduk.

Bu felaketin de temelinde “ahlak” var.

Benim çocukluğumda çok kullanılan bir atasözüydü, “Dünyada mekan, ahirette iman” derlerdi.

Artık eskisi kadar duymuyorum ama bunun sebebi sanırım insanların “dünyada mekan”ın değil, “ahirete iman”ın daha az lazım olacağını düşünür hale gelmesi...

Dünyada mekana bu kadar düşkün olmasak, bu felaketleri kendi elimizle bu kadar yıkıcı hale getirir miydik?

Tamam, konut talebine artan nüfusun getirdiği bir baskı elbette var ama bu işin rayından çıkmasında bizim gereksiz heveslerimizin, “desinler” merakımızın hiç mi suçu yok...

Talebi karşılamakla bu işi bir “yırtma vesilesi” yapmak arasındaki çizgiyi gözetmemiz, haddi aşana “Bir dakika” dememiz gerekmiyor muydu?

Pavyon solcuları “rant” edebiyatıyla engel oldu yapıların yenilenmesine... Peki “Her binasından yedi sülaleme yetecek kadar kâr etmediğim hiçbir işe girmem” diyen ahlak yoksunlarını niye görmezden gelelim?

Bu sorunu çözeriz.

Biz çözmezsek, kendiliğinden çözülür.

Çözüm ciğerimizi yakar ama neticede çözülür.

Ama bu anlayışla devam ettiğimiz müddetçe, konut sorunu çözülse ulaşım sorunu çıkar... Onu çözseniz sağlık, onu çözseniz gıda sorunu çıkar...

İnsanları “Serbest piyasadır, istediğini yapabilirsin, ticarette ahlak olmaz” cümlesindeki hatayı anlatmadan anlayacak şekilde yetiştirmediğimiz müddetçe bizi binlerle, on binlerle, yüz binlerle öldürecek dertlerimiz bitmez.

Ama hiç akıllanacak gibi de durmuyoruz...

Artık “herkesin zengin olma hevesiyle birbirini kazıklamadığı bir ülkede, refah içinde yaşamak için zenginliğe gerek olmadığını” anlamanın zamanı gelmedi mi?

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Nahit. Sazoglu

Bu. Olagan. Ustu. Sartlarda. Secimler. Bir. Yil. Ertelenmeli

can

denetimi yapmayan resmi makamlari unuttunuz. asil onlar ahlaken saglam durmasi lazimdi binalara oturma izini verirken ama 1999 un aynisini yasiyoruz. bir iki yapim sorumlusu göstermelik hapise koyacaklar bir kac ay icin ve gerisi halinin altina süpürülünür. tek düz vatandasda suc aramayin bari
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23