Bütün dertleri...
Bizimkilerin bakıp hizaya gelmeyi pek sevdiği Amerika’da, kürtaj anayasal hak olmaktan çıkmış.
Yanlış olmasın, orada her eyalet kendi kanunlarını uyguladığı için, son kararı yine eyalet yönetimleri verecek. Haberlere göre; 51 eyaletin yarısında yasak ya da kısıt olacak, 13 tanesinde karar sebebiyle kısıtlamalar otomatik olarak başladı bile.
Elbette “İyi mi yaptılar, kötü mü” diye burada tartışmayacağım, hem manası yok hem faydası... Ne halleri varsa görsünler...
Benim takıldığım, ABD Başkanı Joe Biden’ın konu hakkındaki açıklamaları...
Biden, “Yüksek Mahkeme Amerika’yı tam anlamında 150 yıl geriye götürdü. Bu ülkenin kadınlarının sağlığı ve hayatı artık tehdit altında” ifadelerini kullandı.
Tanıdık bir ifade dikkatinizi çekti mi?
Biden’ın “Bu ülkenin kadınları” diyerek ne yaptığını farkettiniz mi?
Oysa istatistikler bize, tıbbi gerekçelerle yapılanlar dahil, Amerika’da hayatı boyunca en az bir defa gebeliği sonlandırılan kadınların, toplamın sadece yüzde 23’üne tekabül ettiğini söylüyor. Yıllık olarak, her bin kadından 11.4’ü kürtaja başvuruyor.
Ama Biden’ın ifadeleri bu yönde değil. Sanki toplumun büyük bir kesimi kürtaja başvuruyormuş gibi davranıyor. Neden?
Kürtaj bugün hemen hemen bütün toplumlarda “cinsel serbestiyetin güvencesi” olarak sunuluyor kadınlara... Sebebini medeniyet tasavvuruyla veya “Adamlar başka bir kafada abi” basitliğiyle de açıklayabilirsiniz. Kapitalizmin temel satış stratejisinin insanın özellikle cinsellik temelindeki “kabul görme” arzusunu gıdıklamaya dayanmasına da.
Ben Amerika’nın parayı, değil vatandaşlarının özgürlüğüne, vatandaşlarının canına bile tercih edeceğini, “Silah sanayii canlansın” diye savaş çıkarmasından bilirim. Onun için ekonomi seçeneğini doğru kabul ediyorum.
Bu yüzden bu serbestiyetteki en ufak gerileme, gıdıklanan biyolojisine göre hareket talep yönünden ülke ekonomisini daraltır.
Üstelik rakamlar bize Amerikalıların, “Gitgide daha muhafazakarlaştığını” demeyelim ama, gitgide “daha kontrollü bir hayat sürme eğilimine girdiğini” gösteriyor. Bu durum “kadın-erkek” ilişkilerine dayalı ürün geliştirme ve pazarlama kurallarını zaten zorlanmaya başlamışken bir de kanunlar insanları daha “kontrollü” yaşamaya teşvik ederse, artık piyasaya gerçek ihtiyaçlar yön vermeye başlar. Alın size kapitalizmin gerçek krizi...