Biraz ciddiyet lütfen...
Biraz ciddiyet lütfen...
Halil Kışlacık
Yazı yazmak zor iş. Hele Türkiye’de gibi gündemi hareketli bir ülkede gazetecilik yapıyorsanız, çok zor. Neye niyetlenseniz, eskiyor.
Gündemin yoğunluğunun yanında, saçmalığı da ayrı bir sorun.
Düşünün, geçtiğimiz ay boyunca Ahmet Davutoğlu, AK Parti’ye dönmenin yollarını aradı.
Bu şaka olmalı.
Ne yazacağız bunun üzerine?
Aklı başında bir gazete okuruna ne anlatabilirim bu konuyla ilgili?
Ahmet Davutoğlu’nun, Şehir Üniversitesi’nde çevrilen dolapları ortaya çıkardı diye Erdoğan’a ettiği hakaretleri mi hatırlatalım?
Erdoğan hakkında videolar yayınlayıp, “Yolsuzluk” ithamlarında bulunmasından, işi FETÖ iftiralarını dillendirmeye vardırmasından mı söz edelim?
Sinan Ateş cinayetini Erdoğan’ın örtbas ettiğini iddia edecek kadar zıvanadan çıkmasını mı yazalım?
Ali Babacan da konuya giriyor ama 2018’de AK Parti milletvekili olarak Erdoğan’ın adaylığı için imza atarken diğer yandan muhalefetin Abdullah Gül’ü ortak aday olarak göstermesi için “İşin göbeğinde” çalıştığını canlı yayında itiraf ettiğinden, hiç umudu kalmamış belli ki, biraz soğuk duruyor.
•••
Bakın, AK Parti ve Erdoğan son yıllarda hatalar yapmıyor mu?
Çokça!
Bunları dile de getiriyoruz.
Mesela ekonomide hatalar yapıldı...
EYT çıkmamalıydı...
Faizleri piyasanın hilafına düşürmek bir hata, bütün hasar yüklenildikten sonra tekrar faiz artırmak başka bir hataydı...
Göreve getirmelerde, almalarda da hatalar yapıldı...
Türkiye’nin en becerikli bakanlarından biri değildi ama Berat Albayrak’ın istifası çok büyük bir hataydı. Onun Enerji ve Tabii Kaynaklar’da-Maliye Bakanlığı’nda attığı adımlar ciddi bir niyet beyanı, bir meydan okumaydı.
Bir başka örnek: Merkez Bankası’nın başına Hafize Gaye Erkan getirilirken de sadece alanındaki yetkinliğine değil, Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı ülke aparatı medyanın saldırılarına direnip direnemeyeceğine de bakılmalıydı...
Suç ve kabahatlere karşı ceza caydırıcılığının kaybolması, sürekli ertelenen reformlar, 28 Şubat’çı generallerin affedilmesi gibi çer çöp(!) meselelere girmiyorum bile.
Hatta bana sorarsanız, Erdoğan 2017’de bazı belediye başkanlarının istifasını istememeliydi. Haklı gerekçeleri vardır muhakkak ama bu haklılığın muhalefetin zamandan bugüne yürüttüğü “Kötü yönetiliyoruz” algısına sebep olacağını hesaplamalıydı.
Taa oraya gider yani mesele...
Ama bu konularda eleştiri yapmak başka şeydir...
Kişisel ikbal için dolap çevirmek, insanları yolsuzlukla, ahlaksızlıkla, vatana ihanetle suçlamak başka...
Bu saydıklarımı bir partinin liderine yapıp, hâlâ o partinin tabanından teveccüh göreceğinizi düşünüyorsanız da, insanların aklına hakaret ediyorsunuz demektir.
Zaten denedi, olmadı...
Aldı havasını, şimdi “Bu AK Parti’ye geçme mesajı değil, partiye destek verenlere destek mesajıdır” gibi saçma laflar etmeye başladı...
•••
Ben de çok isterdim günümüzün teknolojik atılımlarının günlük hayatımıza etkilerini ve bu konudaki felsefi tartışmaları takip etmeyi, bu konuda okumayı, yazmayı...
Ama maalesef bizim ülkemizde siyaset öyle ayağa düşürüldü, mürailik öyle sıradanlaştırıldı, dün “Ak” denilene bugün “Kara” demek o kadar normal hale getirildi ki, koca koca siyasetçilere yaptıklarının nasıl bir saçmalık olduğunu hatırlatmak gerekiyor.
Ne yapalım, benim de kaderim böyle siyasilerin olduğu bir dönemde gazetecilik yapmakmış.