Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak
CHP’nin kokuşmuş, çirkin zihniyeti yine kendini gösterdi. CHP’li bir “kokana” Kadıköy’deki AK Parti seçim irtibat bürosuna saldırıp asılı olan Türk bayraklarını nefretle söktü.
Kendi hayat tarzlarını garanti altına almak için Atatürk’ü, laikliği sömürüp kalkan yaparak toplumu kamplara ayrıştıran, halkı küçümseyip, cahil yerine koyan, millete ve milletin inancına düşmanlık eden, İslami değerlere, milli kültürümüze karşı yabancı ve inkârcı, haçlı değerlerine karşı gözü yumuk teslimiyetçi ve hayran olan “azgın azınlık”ın hezeyanlarıdır bunlar.
İdeolojik gruplar, terör örgütleri, FETÖ, küresel faiz lobisi, bazı sermaye çevreleri ve yıllardır Türkiye’yi rehin almak için her türlü oyunu servis eden emperyalist güçler ve yerli taşeronları, üst aklın kadrolu ajanları olan CHP’li haddini bilmezlerin bunlar son ve nafile çırpınışlarıdır.
Gayri ahlaki şantaj, montaj kaset operasyonu ile lider yapılan, üçüncü sınıf bir kasaba politikacısının, darbeleri, vesayeti fosiline kadar savunan, lider olduğunu sanan çapsız bir cahilin ve efradının günü kurtarma hamlesidir bunlar.
Millete cephe alan, sivil iradeyi bir türlü hazmedemeyen “bu ülke bizden sorulurdu” diye perişan olan, özledikleri saltanat günlerine dönebilmek için her yolu mubah sayan beyaz Türklerin acı feryatlarıdır bunlar.
Halka, demokrasiye, milli iradeye, akla, mantığa, temel insan haklarına, sağduyuya aykırı olarak bazı yasaklar ve tabular koyarak kendi doğrularını, yaşam biçimlerini “devletin tasavvur ettiği yaşam biçimi” olarak enjekte etmeye kalkanların çığlıklarıdır bunlar.
Kendi çıkarlarını Türk Devletinin bekası ve Türk milletinin değerlerinin üstünde tutan, Türk milletinin kültürel ve moral direncini hiçe sayanların eski Türkiye’yi son bir gayretle mezardan çıkarma çabasıdır bunlar.
Darbelerin, yasakların, yoksulluğun, yolsuzluğun olduğu, kendi ayakları üzerinde zor duran, itibarı yıpranmış bir Türkiye hayal ettikleri için tam cephe halinde AK Parti iktidarına karşı adeta seferberlik yürütüyorlar. Türkiye’yi, içeriden ve dışarıdan kuşatmaya çalışıyorlar.
Hırsı aklının önüne geçenler, ahlakı yerine arzularını, vicdanı yerine menfaatini düşünenler, halkıyla değil de halkının düşmanlarıyla hemhal olanlar Washington’dan, AB’den, NATO karargâhlarından, okyanus ötesinden, gaybubet evlerinden, İmralı’dan, Kandil’den programlanmış gibi gayretliler.
Erdoğan karşıtlarını aynı çizgide birleştiren irade Haçlı-Siyonist ortaklığı, seçimleri son fırsat olarak görüp, taşların yerine oturduğu, vesayet sisteminin ortadan kaldırıldığı Türkiye’yi kontrol edilebilir alana çekmeye çalışıyor.
Elle tutulur hiçbir projeyi, siyasi söylemi ve eylemi öne çıkaramayan muhalefet partileri de neredeyse tek yumruk oldu.
Kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan ve doğrulma mücadelesi veren Türkiye’ye saldırıyorlar.
Koalisyonların olduğu, hemen her gün siyasi krizlerin yaşandığı, bilinmezliklerin alabildiğine yaygınlaştığı, dar çıkar ilişkilerinin siyaseti rehin aldığı, ekonomik krizlerin normalleştiği bir Türkiye arzuluyorlar.
İstedikleri gibi at oynattıkları, ülke ekonomisine ve siyasetine şekil verdikleri, hükümetler kurup hükümetler devirdikleri, bürokratik ve askerî vesayetin egemen olduğu eski Türkiye’ye döndürmek istiyorlar. Ama nafile...
Kuzu postuna bürünmüş kurtlar olarak dününü inkâr edip hamaset nutuklarıyla gelecek adına dinamizm arama telaşına kapılan bu “zavallılar”ın hepsi eskinin Türkiye’sini özlüyor. Fakat unuttukları şey o Türkiye’nin tarihte kaldığı gerçeğidir.
Türkiye’nin onurunu, haysiyetini, menfaatlerini koruma adına uluslararası platformlarda sergilenen kararlı duruş birilerini rahatsız ediyor.
Ekonomisiyle dış politikasıyla demokrasisiyle çok farklı, yeni, büyük Türkiye’nin inşası birilerini! rahatsız ediyor.
Çünkü “Yeni Dünya Düzeni”nin aktörleri kadim medeniyet perspektifine sahip güçlü ve bağımsız bir Türkiye istemiyor.
Eski o pısırık Türkiye’ye alışmış olanlar, iddialı, vizyoner ve güçlü bir ülkeyi, güçlü bir Türkiye’yi hazmedemiyorlar.
Eskiden sadece kendi derdiyle cebelleşebilen Türkiye şimdi dünyanın derdiyle dertleniyor.
Dünya mazlum ve mağdurları için umut oluyor, haksızlıklar, hukuksuzlar karşısında sesini yükseltiyor, sömürülen Afrika için durun diyebiliyor. İşte bu yüzden Batı, eski Türkiye’yi çok özlüyor. Tayyip Erdoğan üzerinden Türkiye’nin hedef almasının nedeni de bu.
Türkiye ne zaman kendi göbeğini kesmeye kalksa, geleceğe dönük radikal bir adım atsa küresel güçler bize diz çöktürmeye çalışıyorlar...
Bu savaş asla bir siyasi mücadele değil, eski ve yeni Türkiye’nin mücadelesidir.
Bu milli ittifak, kirli muhalefeti büyük havuzun içinde eritecek. Bir kısmı küçülecek, bir kısmı da yok olacak inşallah.