Trabzonsporlunun özrü kabul görür mü?
Ligin 22. haftasında Aytemiz Alanyaspor’u konuk eden Bordo-Mavili ekip, rakibi karşısında ‘beklemediği’ bir yenilgi aldı. Mağlubiyetin ‘garipsenmesi’, camianın öncü isimlerinin ‘özürlerinden’ anlamaktayız. Takımın aldığı sonuçlara bakıp, skor olarak değerlendirildiğinde, yenilginin ‘özrü’ geçerliliği bir yere kadar yorumu abartı olmaz. Rakamlar ‘yalan’ söylemez. Ligin ilk yarısında şampiyonluk yarışında var olan ekip, ikinci yarının başlamasıyla birlikte üst üste alınan yenilgilerle bir anda ‘hedefinden’ şaştı. Başakşehir, Galatasaray ve son olarak Alanya yenilgisi, bardağı taşıran ‘damla’ oldu. Lig devam ederken alınan bu yenilgiler, şampiyonluk yarışından kopmak manası taşıyor! Geriye ise ‘özür’ kalıyor. Peki, bu özür kabul görür mü? Kesinlikle evet. Bordo-mavili ekip bu sürece doğru yol almaya devam ediyor. Nasıl yani? Devam edelim…
Trabzonspor, ligde hedeflenen yerde olmasa da, kulüp olarak arzuladığını elde etmiş durumda. Trabzonspor Kulübü Başkanı Ahmet Ağaoğlu, göreve ilk geldiğinde ‘Kısa sürede bizden bir şey beklemeyin…’ sözlerini hatırlayın. Sayın Ağaoğlu’nun bu sözlerinin temelinde kulübün içine düştüğü borç batağından kaynaklanıyor. Başkanın 73. Genel Kurulda sorun olarak dillendirdiği şike, idari yapı, amatör branş sorunlarının başında finansal kaynaklar gelmekteydi. Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) denetim mekanizması/yaptırımı işletemediği yerde, UEFA devreye girmiş ve Bordo-Mavili ekibe transfer yasağı koymuştu. Yine Ağaoğlu’nun ‘Bu kulüp iflasın eşiğinden döndü…’ sözleri, yabana atılacak gibi değil. Düşünün bir kulüp, iflasın eşiğinden alınıyor. İşte Fenerbahçe örneği. Duygusal ve tarafgirlikle, gerçekleri iyi ayırt edemeseniz, finansal savurganlığın yanı sıra ancak ligin/yarışın alt basamağında yer alırsınız. Bugün bu talihsizliği yaşamamanın ayrıcalığını yaşıyor bordo-mavili ekip. Sayın Ahmet Ağaoğlu’nun ‘3 yıl sabır derken yarışın dışında olmamız asla mümkün değil’ açıklaması, özlemi duyulan geleceğin bir gün ‘geleceğine’ vurgu yapmak demek…
Başkan Ahmet Ağaoğlu’nun açıklamasına benzer durum, Teknik Direktör Ünal Karaman’ın ‘Beklediğimiz bir sonuç değil.. Üzgünüm, gelen taraftarlarımızdan özür diliyoruz" açıklamaları, Başkan ile Teknik Direktörün uyumunu ortaya koyuyor. Trabzonspor’un başarısı için, konumları itibariyle her iki ismin ortak düşüncede birleşmesi, özür dileyecek kadar olgunluk sergilemeleri, takımın başarısı için önem taşımakta. Tabii bu süreçte kazanımlı çıkmanın kaynağını, genç futbolcular oluşturmakta. İşte o gençler sadece takımlarının değil Türk futbolunun içinde önemli. Burak ve Onur’un kadro dışı kalması, arzu etmediğimiz bir süreçti. Bugün ise söyleyeceğimiz, yaşananlardan gerekli ‘dersin’ çıkarılması. Onur’un yerine kaleyi devralan Uğurcan’ın sakatlanmasıyla kaleyi devralan 18 yaşındaki genç kaleci Arda’nın Alanya karşısında ‘göz’ dolduran performansı. Transfer yasaklar derken, Ozan, Dorukhan ve Yunusların kadroda yer almaları Trabzonspor’un geleceği için umut olmakta...
Sadece Trabzonspor için değil, ligin tüm takımları ‘eşit’ şartlarda mücadele ediyor. Bütçenin ikinci plana itilip, günü kurtarma pahasına çalıştırıcı olarak ‘yerli’ olsa da mücadeleden futbolcu olarak ‘yabancılaşma’ süreciyle birlikte takımlar, bir nevi eşit şartlarda mücadele ediyor. Teknik direktörlerin milli ve yerli oluşu, transfere de sahadaki mücadeleye de yansıyor. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın Milli Takım teknik direktörünün yerli olması arzusuna, kim katılmaz ki. Sahada mücadelede futbolcularımız da, kendi içimizdeki yeteneklerden neden olmasın! Bugünkü Trabzonspor buna en bariz örnek. Karşılık bulması ‘özür’ kadar erdemlik, istikrar için ‘sabrı’ gerektiriyor…