Trabzonspor şampiyonluğu nasıl kaybeder?
Süper Lig 2018-2019 sezonun ikinci yarısı, hafta sonu oynanan maçlarla başladı. Takımların sahadaki mücadelesi ve elde ettikleri skoru terazinin her iki kefesine koyduğumuzda, sonuçlar ‘sürpriz’ sayılmayacaktır. Trabzon’da oynanan karşılaşmada şampiyon adayı Medipol Başakşehir’in galip gelmesi normal karşılanırken, Trabzonspor’un sahadan yenilgiyle ayrılmasına nasıl ‘sürpriz’ sayılabilir ki! Bu ‘keskin’ yaklaşımımızın kaynağı, bordo-mavili ekibin transfer ve sakatlığa bağlı olarak değişime uğrayan kadro yapısı. Geçmiş yönetimlerden kaynaklı transfer yasağı, Sosa, Onazi ve Pereira gibi oyuncuların sakatlığı. Bordo-mavili ekip için Başakşehir yenilgisi, saçındaki ak ve karayı merak eden müşteriye, berberinin verdiği cevaba benzer bir durum ortaya çıkardı. Sakatlık, Milli Takımlara giden oyuncular ve yaşanan sakatlıklar, eksik kadro ile rakibi karşında mücadele etmek zorunluluğu doğuruyor. Bordo-Mavili ekip, bu yenilgiyle ligin en iyi ekibi karşısında aldığı farklı mağlubiyet, erken uyarı olarak değerlendirilmeli. Lig uzun bir yarış. Ziraat Türkiye Kupası futbol yarışındaki bir başka kulvar. Hafta sonu oynanan Başakşehir, 2-1’in rövanşıyla, bugün oynanacak kupanın Balıkesir ayağı, Karadeniz ekibi için önemli uyarı olacaktır. Kısa ve uzun vadede neler yapabileceği, dahası sevenlerinin takımlarından neler bekleyebileceği için önemli ipucu. Trabzonspor camiası içindeki söylemler, yaklaşımımızı destekler nitelikte. Teknik Direktör Ünal Karaman’ın Başakşehir maçı sonrası açıklamasından sonra, dikkat çektiği konu ‘kadro derinliği’ hususu. Tecrübeli hoca, her ne kadar ‘Elbette zaman zaman kötü sonuçlar alacağız ama hiçbir zaman teslim olmayacağız…’ sözlerinden anlaşılıyor ki, maç kazanma ve kaybetmenin sürpriz sayılmaması ve camianın bu tür sonuçlara açık olma gerekliliği…
FENERBAHÇE ŞAMPİYON OLMALI MI?
Süper Lig’de puan durumuna bakıp, ligin ikinci yarının ilk maçı olan Bursaspor karşılaşmasında bırakılan iki puana baktığımız da, sürecin Fenerbahçe için ‘kritik’ geçeceği her halinden belli. Hafta sonu oynanan maçta, cezası bitip kadroya dahil olan kaleci Volkan olmasaydı maçın ‘skoru’ ne olurdu? Bugün konuşulanların temelini oluşturan istikrarsız futbol, lige verilen aranın nasıl değerlendirildiği gerçeği, daha ilk maçta ortaya çıktığına göre, yarın olacakları tahmin edersiniz! Sarı-lacivertli ekip Bursaspor karşısındaki doksan dakika, heyecanı kalmayan ve karamsarlığa mahkûm bir ekibi ortaya çıkarıyor. Diğer takımlarda olduğu gibi, teknik direktör konusu başarı konusunda takımın yeni bir sürece girmesi için ‘tetikleyici’ unsur olarak görülmekte. Bu yaklaşıma teknik direktör Ersun Yanal’ın yaklaşımı ise ‘Oyuncularım Fenerbahçe takımının büyüklüğü bilinciyle davranmak zorundalar...’ şeklinde temkinli. Bir takımın başarısı için, iyi dileğin sahaya yansımasıyla mümkün olacağı gerçeğiyle hareket etmek gerekiyor. Sayın Yanal’ın iyi niyetle dillendirdiği ‘Fenerbahçe’nin bunun dışında bir hedef asla ortaya koyamaz…’ anlayışına katılmamak imkânsız. İyi dilek ve temenniyle birlikte, gündeme taşınması gereken gerçekler var. Örneğin Fenerbahçe’nin ligden düşmesi ve 1. Lig’e şampiyon yaşayarak tekrar Süper Lig’e dönüşü. Şimdi nereden çıktı bu yaklaşım? Devam edelim. Her gün derin hesap/karamsar içinde yaşamaktansa, ligin zirvesinde olup güle oynaya şampiyon olmak daha makbul olmaz mı? Gerçeği gördükten sonra, bizimki sadece iyi niyet. Sahi, seçim sürecinde Fenerbahçe’nin mevcut başkanı Ali Koç ‘Fenerbahçe’yi Türk futbolunun lokomotifi yapmak istiyorum…’ dememiş miydi? Türk futbolu kalite yönünden ‘dibe’ vurduğuna göre, mevcut duruma Fenerbahçe’nin de örnek olması çok görülmemeli!..