Kanun ve sporla engelleri aşmak (1)
Kanun, yasa, yönetmelik. Yetkili kurumlarca meydana getirilen hukuk kurallarıdır. Her birinin çıkarılma ve uygulama şekli farklı olsa da, temel amaç, vatandaşın hayatını kaliteli şekilde sürdürmelerini sağlamak. Kanunların içeriği zaman zaman tartışma konusu olsa da, yeterli olup olmadığı, diğer bir ifadeyle içinin doldurulması konusu her daim, tartışma konusu olmuştur. Örneğin taşıt trafiğinde hız yapan bir araca, hızından dolayı ‘caydırıcı’ olacak para veya hapis cezası kesmediğinizde, bu suç işlenmeye devam etmekte. Diğer bir örnek de, iş yerlerinin kaldırımları işgali. Bu kaldırımdan gözü görmeyen bir vatandaşın, kimseye ihtiyaç duymadan yürüme şansını ‘gasp’ edilmesi manasına geliyor. Eğer siz çıkardığınız kanununda yer alan ceza miktarı gerekli caydırıcılık özelliği taşımıyorsa, vatandaşın menfaate olacak şekilde, o kanun maddesini gözden geçirmeniz gerekmektedir…
Tüm bu söylediklerimizin yanı sıra, bizim çalışma/ilgi alanımıza giren hareket ve egzersiz gelmektedir. Tanımlardan hareketle, daha da ileri gidersek kurallı, yarışmaya dayalı fiziksel aktivite, yani spor gelmektedir. Konumuz kanun, yasa veya yönetmelik olduğu için, kimi ne yapması gerektiği hususun ayrıntısına değinmek gerekiyor. Yetkili organlarca meydana gelecek hukuk kuralarının çıkarılması ve uygulanması keyfe, kişisel tercihlere bırakılmamalı. Nitekim, toplumun önemli bir kesimini oluşturan engelli olarak adlandırılan vatandaşlar için çıkarılan kanunlar, onların menfaatine yönelik içerik oluşturmaktadır. Nitekim 5378 sayılı Kanunun ilk maddesinde kısaca ‘Engellilerin temel hak ve özgürlükleri faydalanmasını teşvik ve temin etmek, toplumsal hayata etkin katılım ve engelliliği önleyici tedbirler alınması…’ ifadeleri yer almakta. Peki bunun uygulanılırlığının neresindeyiz?..
İşte burada devreye, bizler giriyoruz. Etrafımıza baktığımızda birçok örneğe şahitlik etmekteyiz. Takdir edilen, eksik gerçekleşen, hiç yapılmayan, yani görmezlikten gelinen birçok uygulama. Bu demek oluyor ki, kanun çıkarmak kadar, kanunun uygulanır ve denetimi önem taşımaktadır. Vatandaşın hak ve hizmetlerden yararlanarak, yaşam kalitesi için politikalar üretmek isteyen merkezi ve yerel yönetimlere görev düşmektedir. Bu görevler de ilgili kanunlarda apaçık yer almaktadır. Erişebilirlik, rehabilitasyon, korumalı iş yeri, makul düzenleme ve umuma açık hizmet veren yapı. Kanunlaşan ve kâğıt üzerinde yer alan maddeler eksiksiz ve o kadar net ki. Bu maddeler ne zaman ki, layıkıyla uygulanır ise, işte o vakit eksikler/aksaklıklar gözükür, işte o vakit geliştirme imkânı olur. Bu durumda vatandaşın menfaatine olacak uygulamalar, engelli vatandaşların ‘ayrımcılık ve istismar’ı önlenmiş olmakla birlikte, onların ‘bireysel özerkliğe sahip olma, hak ve özgürlükten yararlanma, topluma tam ve etkin katılım sağlama, aile bütünlüğü sağlanmış olacak…
Çıkarılması/yazılması kadar kolay olmayan kanunların, uygulanma aşaması/süreciyle ilgili, yetkilisi ve bizlere görev ve sorumluluk yüklemekte. Engelli vatandaşlarımız ülke nüfusunun, %13 gibi önemli bir kesimini oluşturmaktadır. Bu demek oluyor ki sizin hitap edeceğiniz kesim, yaklaşık 10 milyon. Her bir engelli vatandaş, haklı olarak kanun maddesine istinaden beklentileri ona göre artmakta. Bu keyfi değil, haklı bir beklentidir. Spor faaliyetleri konusunda süreci değerlendirdiğimizde, ‘ikna’ olamayacağımız ‘sayısal’ tabloyla karşılaşıyoruz. Spor yapan (aktif hariç) vatandaşlarımızın sayısı yüz binlerden, milyonlara ulaşırken engellilerin, fiziksel ve ruhsal gelişimine gelişimlerine katkı sağlamak amacıyla spor yapma konusunda (mevcut sayısı 43 bin), seferberlik (çalışma) gerçekleştirmek gerekiyor… (Devam edecek inşallah)