Geçmiş olsun Elazığ… Futbolumuzdaki artçılar
Elazığ Sivrice’de yaşanan ve Malatya ilimizi de etkileyen deprem sonrasında, ülke insanımız ‘seferber’ oldu. En zor anımızda nasıl kenetlenebilir ve tek vücut olacağımızı bir kez daha gösterdik. Vatandaşların can güvenliği için, devletin tüm imkânları seferber edilirken, yediden yetmişe tüm halkımızın gözü deprem bölgesinde, gönlü ise en az kayıpla atlatılmasından yanaydı. 6,8 şiddetindeki depremde 40’ın üzerinde vatandaşımız vefat etti. Bu dünyadan ebediyete göçen vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, depremde yaralanan vatandaşlarımıza acil şifalara dileriz...
Deprem geride alınması gereken dersler bırakır. Vicdan sahibi insan, hiçbir canlı için, burnunun kanamasını arzu etmez. Söz konusu kader olunca, imtihan da beraberinde gelir. Merkez üssü olarak da Elazığ’daki depremin üzerinden fazla bir vakit geçmeden, devletimiz başta olmak üzere, yardım kuruluşları tüm imkânlarıyla deprem bölgesindeydi. Ülke insanı bir kez daha kenetlenerek, yaralara merhem oldu. Yazar Yusuf Kaplan’ın dediği gibi ‘Maddî depremler ne kadar büyük olursa olsun, manevî yapımız çok güçlü olduğu için bütün yaraları çok kısa sürede sarıyorduk..’ İnsanlıktan nasiplenenlerin ders çıkaracağı depremde, arta kalanlar ise, geçmişten süregelen hainliklerine bir yenisini ekleyerek, etrafa kin ve nefret tohumları saçma yolunu seçti. Ülkenin birlik ve beraberliğine hazımsızlık duyanlar, depremle birlikte, içlerindeki kin ve nefreti etrafa saçtılar. Akıl ve mantıkla bağdaşmasını bırakın bir kenara, söylemleri suç niteliğindeydi. Depreme ilişkin provokatif paylaşımdan dolayı, gözaltına alunan, soruşturma geçiren, tutuklanan birçok isim oldu. Bunlar arasında dilimin ‘sanatçı’ demeye varamadığı ‘yüzsüzler’ çetesi bile mevcuttu. Sosyal medya üzerinden etnik ve ayrımcılığa imza atanların, icabına bakmak için İçişleri Bakanlığı tarafından ‘toplatılma’ yoluna gidildi. Allah (c.c) deprem de olsa, başka bir hal de olsa, ‘hainlere’ fırsat vermesin…
Deprem sonrası Türkiye Futbol Federasyonundan açıklama geldi. Kamuoyunun bilgilendirildiği paylaşımda ‘Deprem bölgesinde oynanacak tüm karşılaşmalar ileri bir tarihe ertelenmiştir…’ denildi.Alınanın yerinde bir karar olduğu, deprem sonrası yaşanan 5’in üzerine de çıkan, sayısız artçı sarsıntılardan anlamak zor olmadı. İnsanlığın seferberlik olduğu yerde, depremi bir kenara bırakıp, futbol ‘oyununun’ peşine düşenler de yok değildi. Fenerbahçe Kulübünden yapılan açıklamada, ertelemenin Trabzonspor’a avantaj sağlayıp lig yarışını etkilyeceğine dikkat çekilirken, Trabzonspor cephesinden cevap gecikmedi; ‘Fenerbahçe Spor Kulübünün ilk etapta öğle saatlerinde organik ve inorganik olarak beslediği sosyal medya trolleri tarafından daha sonra da kulüp resmi sitesinden yaptığı açıklamayla konu ahlaki sınırları aşan bir boyuta taşınmıştır...’ Doğrusu insan merak etmiyor, karşılıklı atışmadan dolayı kaygılanmadan edemiyoruz! Kötü niyetli olmak istemiyoruz ama, açıklamaların varacağı yere baktığımızda, tutarsız ve ayrıştırıcılık görüyoruz. Hafta sonu oynanacak Trabzonspor-Fenerbahçe maçı öncesinde bu tür açıklamalarla kim, neyi hesaplayabilir? Sorunun cevabı, gayet açık. Birileri yaraya ‘merhem’ olması gerekirken, kaşımaya yelteniyor. Evet, bırakın spor spor olarak, futbol da futbol olarak kalsın. Aksi durumda bu işten, futbol teröründen beslenenler lemalanmaya başlar. Bundan da sadece futbolun içindekiler değil, tüm ülke halkı huzursuz olur. İnsan olup, insanca yaşamak varken, kin ve nefret tohumları saçıp, fırtına biçmek için camiaları karşı karşıya getirmek yakışmıyor. Buna heveslenenlere bir hatırlatmada bulunayım; Türkiye eski Türkiye değil…