Emre’nin Fenerbahçe’de ne işi olabilir?
Futbolda transferin soruya, sorunun ise bilmeceye dönüştüğü bir ‘transfer’ dönemi yaşıyoruz. Fenerbahçe eski futbolcusunu kadrosuna kattığını açıklamasıyla birlikte, içinde bulunduğumuz sürecin baş ‘aktör’ ismi Emre Belözoğlu oldu. Futbolcu, düne kadar Başakşakşehir’de şampiyonluk mücadelesi verirken, bugün aynı mücadeleyi, eski takımı Fenerbahçe’de vermeye çalışacak. Bu çark, kimin işine yarayacak! Sadece sarı-lacivertli takım için değil, diğer takımlar için de merak taşıyacak bir durumun habercisi/yansıması. Emre Belözoğlu ‘hadisesini’ içinde bulunduğumuz zaman diliminde gündem ederken, bu görüşü sadece futbolcunun ‘oyununu’ başarılı olup olmakla sınırlamamak gerek. Otuz beşini devirmiş bir futbolcunun, devamlı şampiyonluk yarışında yer alan (geçtiğimiz sezonu saymaz isek-bu durum mevcut Başkanı Ali Koç’un kişisel ‘kaprisi’ sonucu oluşması gerçeğini unutmamak gerek) bir ekibe can simidi olup olmayacağını hep birlikte gözlemlemiş olacağız. Unutulmaması gereken (38 yaşında olmasından dolayı) Emre’nin futboldaki başarısı saha içindeki mücadelesinden daha çok, futbol ekibine ‘rol-model’ olma gerçeği, önem taşıyor. Bugünkü tanımla ‘Emre Belözoğlu’ dendiğinde ilk akla, ‘attığı’ goller mi, takıma sahada ‘büyüklük’ yapması mı, yoksa (önemli şıklar en sona bırakılır) agresifliği /saldırganlığı mı gelmekte?
EMRE BELÖZOĞLU
HAKKINDA KONUŞULANLAR…
Yıl 2010. Fenerbahçeli ‘kalemşörler’ (bu kelime spor yazarlığı veya futbol yazarlığı onu da geçtik, takım yazarlığı icat oldu yazarlar ‘kalemşör’ olarak nitelendirilmeye başlandı) Emre’nin ‘hırçınlığını’, yetenekli olduğu futbolu olumlu yönde katkı sağladığı görüşünde. Öyle ki, Emre bu haliyle liderliğinin gerekliliğini yerine geliyormuş! Futboldaki başarısını, böyle bir karakterinin bir sonucu olarak yorumlayanlar da yok değil. Bir başka bakış açısı, yani adı spor yazarı olan şahıs, Emre ‘türü’ karakterleri, yanına bile yaklaştırmanın, hangi kayıplara neden olabileceğini ‘maddeler’ halinde sıralamış. Vay efendim, Milli Takım kaptanı böyle mi olur muş? Ve devam ediyor söylenmeye; ‘Bir defa lider sporcu olacaksın. Oyun içinde arkadaşlarının gözü senin üzerinde olacak. Hoca takımı kenardan, saha içinde ise sen yöneteceksin…’ Milli takımın kaptanı olmasından dolayı ayrı bir parantez açılarak, kendisi için de örnek olması hususunda uyarı/ikazlar geliyor. Böyle bir bedensel ve ruhsal farklılık gösteren bir yapıya/oyuncuya az rastlanabileceğini unutmamak gerekiyor…
EMRE BELÖZOĞLU
HAKKINDA KONUŞULACAKLAR…
Bir yandan dün dünle giderken, bugün söyleneceklerin değerini de artırdığı gerçeğini unutmamamız gerekecek. Ali Koç Başkanlığında, borç batağındaki bir Fenerbahçe ve Emre Belözoğlu gerçeği. Her birinin bir açılımının, birçok yansıması olacağına göre, tüm bu gerçeklerin ‘masaya’ yatırılması kadar, neşter vurulması gereken tarafları olan bir ‘hadise’ olduğu unutulmamalı. Futbolun sadece ‘oyun’ olmadığı, oyunun da içerisinde apayrı bir ‘oyunun’ sergilenmesine oynandığını, göz ardı edilmemesi gerektiğini bilmemiz gerek. Emre transferi başlı başına önem arz eden ve iyi analiz edilmesi gereken bir durum. Yakın ilgi ve bir o kadar takip ister. Galatasaray forması giydiğinde 17, İtalya’nın İnter takımına gittiğinde ise 19 yaşındaydı. Bugün ise, sempati duymadığı (İtalya’da forma giyerken yapılan röportajda dillendiriyor) Fenerbahçe’sine, dün itibaren, bu sürece/serüvene bir yenisini ekledi. Futbol oyunundan ne kadar hayır ve şer geldiği yaşananlardan bariz gözükse de (kamuoyu yararına) olanda hayır aramak lazım gerek, düsturuyla sürece yaklaşmak istiyoruz…