Beşiktaş-Fenerbahçe ‘oyunu’ mu dediniz!..
Yıllar geçse, mevsimler ve isimler değişse de, futbol denen ve milyonları peşinden sürükleyen ‘oyun’ değişmiyor. Bu oyun, detaylarıyla birlikte Beşiktaş-Fenerbahçe adıyla bir kez daha örneklendirildi. Türkiye’nin en köklü, milyonların peşinden sürükleyen ‘takımların’ mücadelesi 90 dakikayla sınırlı, sonucu ‘kalıcı’ olmayan, anlık zevkin yaşanması manası taşıyan, yeni bir gösterimdi. İspanyol direktör Franco’nun uyutma ‘aracı’ olarak nitelendiği gibi, yine ‘meraklısının’ gündemindeydi. Hiç kimsenin, yeşil sahalara yansıyan emek ve mücadelesi küçümseyecek bir durumda değiliz. Fakat toplum olarak direkt ‘muhatabı, yönetici, futbolcu ve teknik direktörüne ‘dünyalık’ kazanım, diğer kitlelere ise sadece ‘gündem/seyirci’ olarak tesir eden bir ‘oyun’. Bu da demek oluyor ki, futbol başta olmak üzere günümüzde ‘gözde/gündem’ olan sporların artık ‘oyun’ içinde ‘oyun’ olduğu gerçeğini kabullenmemiz gerekmekte. Şöyle bir soru aklımıza gelebilir; ‘Madem insanlar tarafından ‘ilgi’ odağı haline gelen ‘aktiviteleri’ neden takıp etme durumunda kalıyoruz?” Evet, madem milyonların ilgi odağı oluyor, o ilgi odağının anlaşılması için farklı boyutlarıyla ‘detaylandırmak’ gerekiyor. İnsanın ‘nefsine’ hoş gelen bir durum, bizler için oluyor, ayrılmaz bir tutku. Karşılaşmaların olduğu saatlerde, çevremizdeki insanların peşinde sürüklenmesini göz önüne getirin. Hangisinin fanatikliğinin önüne taş koymak gibi bir beceri/hünerimiz var? Mümkün değil! Öyleyse, yapılması gereken, içinde yer alacağımız sürecin bizlere/toplum üzerinde olumlu taraflarının yarıntılarıyla ilgili detayları irdelemek…
Fenerbahçe ve Beşiktaş futbol takımlarının arasındaki mücadeleye gelince. Doksan dakika sergilenen skora bağlı futbol ve heyecan. Kalite desen, kim kaybetmiş ki, izleyici bulsun/görsün. Maçın her iki yarısına sığdırılan altı gol. İki farklı takım. Takımların puan sıralamasındaki yerine baktığımızda, farklı olması gerekiyordu. Olmaması, adının derbi, muhtevasının ‘oyun’ olduğu için olsa gerek! Karşılaşma öncesi her iki takım başkanlarının bir araya gelip, dostluk ‘fotoğrafı’ sergilemeleri, maçın sonucuna da yansıdı. Bu durum sakın ola ki, farklı düşünceler akla getirmesin. Dedik ya, ismi futbol denilen sahadaki ‘oyun’, adeta oluyor ‘oyun’ içinde ‘oyun’. Sahi o oyunun her geçen gün, bir başka boyuta bürünmesine kim nasıl dur diyecek? Buna bir örnek, önceki gün sergilenen ‘futbolda’ görev alan isimlerin ‘mali’ hükümlülükleri. Futbol bir takım oyunu ve bu oyunun adeta ‘dişlileri’ olan futbolculara baktığımızda, sergilenen futbola, kalite bakımından hakkını teslim etmedikleri, her halinden belli oluyordu. Şöyle ki, hangi takımın yarınına ‘emin’ bir gözle bakabilir, gelecekteki kazanımlarını garanti olarak görme durumunda olabiliriz? Bu mümkün değil. Bu takımların her biri oynayacakları bir maçta rakibi karşısında galip de gelebilir, mağlup da olabilir! Hal böyle olunca, oyun içindeki oyunu izlemeye ve uyumaya devam mı edeceğiz? Dur diyenin meydan ‘okumadığı’, anlamakta güçlük çektiğimiz bir süreç yaşamaktayız…
Beşiktaş ve Fenerbahçe ‘teknik’ kurmaylarının açıklamaları yine dikkat çekici. Ne diyor Fenerbahçe ‘kurmayı’ Ersun Yanal; ‘Ligin sonuna kadar farklı bir Fenerbahçe olacak.’ Sayın Yanal’ın sanırım ‘Ligde kalıcı olacaklarını!’ kastediyor. Beşiktaş takımının çalıştırıcısı Şenol Güneş ne diyor; ‘Sonuç odaklı sahaya çıktık, beraberlik bizim için kayıptır..’ Açıklamalar ‘2+2=4’ edecek kadar açık ve net. Hal böyle olunca da, skor olarak ‘kazanmaktan’ başkası yalan. Halen ‘Oyun bunun neresinde?’ diye sormayacağız, sanırım!...