• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

UDİAD Başkanı Tuba Çebi yeniakit.com.tr için yorumladı! 2. Trump dönemi nasıl geçer?

Yeniakit Publisher
Haber Merkezi Giriş Tarihi:
UDİAD Başkanı Tuba Çebi yeniakit.com.tr için yorumladı! 2. Trump dönemi nasıl geçer?

5 Kasım 2024 seçimlerinin ardından ABD'nin 47. Başkanı seçilen Donald Trump, başkanlık görevine resmi olarak başladı. Dün Washington’daki Kongre Binası'nda gerçekleştirilen yemin töreninde konuşan Trump, sınır güvenliği ve ekonomik kalkınma vurgusu yaparken Ulusal Acil Durum ilan ederek yasadışı göçmenleri engellemeyi hedefleyen planlarını aktardı. Trump’ın ikinci dönemi hem ABD içindeki hem de uluslararası ilişkilerde önemli değişimlere yol açabilir.

SEBAHATTİN AYAN  İSTANBUL

5 Kasım 2024 tarihinde yapılan seçimlerle ABD'nin 47. başkanı seçilen Donald Trump ikinci kez başkanlık koltuğuna oturdu. Dün Başkent Washington'da 40 yıl sonra ilk kez kapalı alanda yoğun bir kalabalığın katılımıyla Kongre Binası'nda bulunan Kubbeli Salon'da gerçekleştirilen törende yemin ederek görevine başladı. Konuşmasında zaman zaman saldırgan cümleler kullanan Trump, birlik, güvenlik ve ekonomik kalkınma mesajları vererek “Amerika’yı yeniden güçlü ve büyük yapma” sözünü yinelerken ABD-Meksika sınırına ilişkin Ulusal Acil Durum ilan ederek yasadışı göçleri engelleyeceğini ve bu kişileri sınır dışı edeceğini söyledi. Trump’ın dün başlayan ikinci dönemini gazetemize değerlendiren Uluslararası Diplomatik İlişkiler ve Akademik Araştırmalar Derneği Başkanı Tuba Çebi, Trump’ın ikinci başkanlık dönemi hem Amerika Birleşik Devletleri'nde hem de uluslararası arenada önemli etkilere yol açacaktır” ifadelerini kullandı.

İLK GÜNDEN RENGİNİ BELLİ ETTİ

Yemin töreni sonrası kürsüde yaptığı konuşmada önümüzdeki yıllarda yapacaklarının sinyallerini verdiğini belirten UDİAD Başkanı Tuba Çebi, “Donald Trump, 20 Ocak 2025 tarihinde yemin ederek Amerika Birleşik Devletleri'nin 47. Başkanı olarak ikinci dönemine resmen başladı. Trump'ın ikinci başkanlık dönemi hem Amerika Birleşik Devletleri'nde hem de uluslararası arenada önemli etkilere yol açacaktır. Bu etkilerin sinyallerini henüz başkanlık koltuğuna oturmadan önceki söylemlerimde görmüş bulunmaktayız; gümrük vergilerinde artış, Panama Kanalı’nı geri alacağına dair açıklamaları, Grönland’ı satın alma istemesine yönelik söylemleri en kritik örneklerdir. Amerika’nın iç politikasında birçok açıdan yozlaşmanın yaşandığını sürekli dile getiren Trump, Make America Great Again söylemiyle Amerika’yı yeniden canlandıracağına ve her türü yozlaşmayı ortadan kaldıracağına dair söylemleri bulunmaktadır. Trump’ın ‘ABD, dünyadaki en güçlü, en saygın ulus olarak hak ettiği yeri geri alacak ve tüm dünyanın hayranlığını uyandıracak.’ ifadeleri ulusal ve uluslararası düzeyde önemli yürüteceği politikaların ve diplomasinin rengini göstermektedir. İkinci döneminde iç politikada, Trump'ın göçmenlik karşıtı sert politikaları ve sınır güvenliğine verdiği önemin artması beklenmektedir. Sert politikalar hem sınır komşularıyla hem de Amerika’nın göç aldığı diğer ülkelerle sorun yaşamasına neden olabilir. Biliyorsunuz Trump İslamofobik söylemleriyle de dikkat çeken bir lider ve ABD’de önemli bir Müslüman nüfus var. Müslüman ülkelerden de göç almaya devam ediyor. Trump, özellikle, yasadışı göçle mücadele için ABD tarihindeki en büyük sınır dışı etme operasyonunu başlatmayı planladığını ifade etti. Amerika, belli bir etnik kimlik üzerine inşa edilen bir ülke değil, ABD Başkanı Donald Trump’ın dedesinin de göçmen olduğunu biliyoruz. ‘Amerikalı olmak’ kavramı çoklu etnik unsurları ve çoklu kültürel faktörleri içinde barındırmaktadır. Ulusal güvenlik ekseninde tedbirler alınması ve düzensiz göçmen akışı kontrol altına almak istemesi elbette ki normal. Ancak genel olarak filtresiz yorumlar yaparak Meksikalılar başta olmak üzere bazı etnik kimliklere yönelik insanlık onurunu zedeleyici söylemler toplumsal psikolojiyi yıpratarak, farklı etnik kökenler arasında hizipleşme yaratmasına olanak sağlayabilir” dedi.

UDİAD Başkanı Tuba Çebi

TEHDİT DİLİNE SARILDI

Seçim sürecinde olduğu gibi her fırsatta tehdit diline sarılan Trump’ın uluslararası anlaşmalara karşı daha temkinli tavır sergileyeceğini aktaran Çebi, “Dış politikada ise Trump'ın "Önce Amerika" yaklaşımını sürdürmesi ve uluslararası anlaşmalara karşı daha temkinli bir tavır sergilemesi muhtemeldir. Özellikle, Avrupa Birliği (AB) ve NATO ile ilişkilerde gerginlikler yaşanabilir. Donald Trump henüz başkanlık koltuğuna oturmadan Avrupa Birliği’ne uyarıda bulunmuştu. Eğer, Avrupa Birliği ABD’den enerji tedariği sağlamazsa, AB’ye yönelik gümrük tariflerinde artış olacağını belirtmişti. AB ülkeleri Trump’ın ABD merkezli ve ön görülemez politikalarına karşı bir hayli temkinli yaklaşıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Trump'ın yeniden seçilmesinin ardından Avrupa'nın savunma konularında kendi kapasitesini güçlendirmesi gerektiğini vurgulamıştı. Ayrıca, Trump'ın enerji politikaları da küresel etkiler yaratabilir. Fosil yakıt üretimini artırma ve enerji fiyatlarını düşürme hedefi, uluslararası enerji piyasalarında dalgalanmalara neden olabilir. Bu durum, özellikle Avrupa ve Asya ülkeleri için enerji tedariği ve fiyatlandırması konusunda yeni stratejiler geliştirmeyi gerektirebilir. Trump törendeki konuşmasında, ‘Meksika Körfezi'nin adını Amerika Körfezi olarak değiştireceğiz. Orayı Çin'e değil Panama'ya vermiştik. Şimdi geri alıyoruz.’ ifadelerini kullandı. Trump, Panama Kanalı’nın kontrolünün Amerika’ya ait olması gerektiğini belirtti. Bu, bölgedeki Amerikan etkisinin yeniden tesis edilebilmesi yönünde bir istencin olduğuna yönelik önemli bir açıklamaydı. Panama Kanalı ile ilgili bu söylem, Latin Amerika’da ABD’ye yönelik tedirginliği artırabilir. Bu durum, Latin Amerika’da ABD-Çin rekabetini şiddetlendirecektir. ABD’nin bölgedeki askeri varlığını artırma ihtimali, özellikle sol eğilimli Latin Amerika hükümetleri ile gerilime neden olabilir.” açıklamasını yaptı.

TRUMP LGBT’YE SAVAŞ AÇTI

Son yıllarda artış gösteren LGBT sapkınlığını ‘yozlaşma’ olarak nitelendiren Trump’ın bu sert tutum sergileyeceğini kaydeden Çebi, “Trump, ABD’nin muhtelif yozlaşmalarına dikkat çekip geleneksel ABD değerlerine sahip çıkacağını ifade ederek, “Bugün ilan ediyorum sadece iki cinsiyet vardır; Erkek ve kadın” ifadelerini kullandı. Bu açıklama, toplumsal cinsiyet eşitliği ve LGBTQ+ hakları konusunda daha önce izlediği muhafazakâr politikaların devam edeceğini gösteriyor. Hatta bu konuda ciddi adımlar atabileceği beklentisini doğurmaktadır. Burada Donald Trump kadar filtresiz konuşmaları ve milyarder kimliği ile ön plana çıkan Elon Musk’ın yaklaşımı etkili olacaktır. Cinsiyet değiştirerek kadın kimliği taşıyan çocuğunu ‘oğlum öldü’ olarak nitelendiren Musk da bu politikaların etkin kılınmasında önemli bir rol oynayacaktır. Bu açıklamalar, Trump'ın ikinci döneminde de tartışmalı ve iddialı politikaları sürdüreceğinin sinyallerini vermektedir. Özellikle toplumsal cinsiyet politikaları ve uluslararası egemenlik konularında sert bir tutum benimseyeceği anlaşılmaktadı” açıklamasını yaptı.

SİYONİZME DESTEK SÜRECEK

Önceki başkanlık döneminde İsrail’e can suyu olan Trump’ın yeni dönemde de vereceği desteğin artacağı şeklinde yorum yapan Çebi, “Trump’ın ilk döneminde İsrail’e verdiği güçlü destek (örneğin, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması ve Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğinin kabul edilmesi) ikinci dönemde de devam edecek gibi görünüyor. Yemin töreninde bu konulara tam olarak değinilmese de Trump’ın muhafazakâr seçmen tabanının İsrail yanlısı politikalara desteği bu yaklaşımı sürdüreceğini gösteriyor. Bu durumu Trump'ın görevinin ilk gününde imzaladığı kararnamelerden görebiliyoruz. Trump, ABD eski Başkanı Joe Biden tarafından imzalanan 78 kararname ve yürütmenin iptaline ilişkin yeni bir kararname imzaladı. Bunlardan biri, Joe Biden tarafından 1 Şubat 2024 tarihinde imzalanan ‘Batı Şeria'da Filistinlilere karşı şiddet uygulayan aşırılıkçı Yahudi yerleşimcilere yaptırım öngören bir başkanlık kararnamesi’dir. Trump açıkça bölgedeki radikal eğilime sahip Yahudileri desteklemektedir. Suriye politikası ise oldukça karmaşık bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Trump ve yakın çevresinin genel itibariyle söylemleri bu bölgeden ABD askerlerinin bölgeden çekilmesi yönünde. Ancak bu durum pratikte karşılık bulması pek de mümkün görünmüyor. ABD, terör örgütü DEAŞ’a karşı, bir diğer terör örgütü olan PYD’yi eğit donat programıyla yetiştirmiş ve kullanmıştır. ABD, bölgede askeri olarak sayısını azaltsa da vekil güç oluşturma ve kuvvetlendirme yönünde adımlar atmaya devam edecektir. Son olarak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne silah satışının onaylanması buna örnektir. ABD, İsrail’in hamisi olarak kendini konumlandırdığını ve İsrail’in Orta Doğu politikalarını desteklediğini görmekteyiz. Bu nedenle Trump döneminde bölgeden çekilmesi ya da nüfuzunu azaltması pek mümkün görülmemektedir. Genel olarak değerlendirildiğinde, Trump’ın ikinci dönemine ilişkin dış politika söylemleri, ABD’nin küresel liderliğini koruma hedefini sürdüreceğini gösteriyor. Ancak bu liderlik, çoğu zaman müttefiklere karşı sert talepler ve uluslararası düzeni sorgulayan yaklaşımlar içeriyor. Bu durum, ABD’nin dünya üzerindeki etkisini artırsa da müttefikler arasında güven krizine ve kutuplaşmaya neden olabilir” ifadelerini kullandı.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Abdullah Biri

Şirketler iflas etsede, şahıslar degişsede patronlar asla degişmez. Siyonist için şahsın degişimi olur ama amaçlarında asla degişiklikolmaz. Yumuşatma gevşetme bazı acıklamalar. Ne der ABDULHAMİT HAN HZ. leri bu millete dünü anlatacak ders konmalı mekteblere. Bende diyorumki sokaklara konmalı dünü unutma diye.. Hüseyin Barak Obama yı getirdiler Adı Hüseyin diye adını kibarca ARAP BAHARI diye yaktılar Afrikayı müslümanları hatırlayalımmı?
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23