Soruşturmanın açılmış olması kulüp başkanlığını kendiliğinden sona erdirir mi?
Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran'ın uyuşturucu gibi yüz kızartıcı soruşturmada ifadesi vermesi "Soruşturmanın açılmış olması kulüp başkanlığını kendiliğinden sona erdirir mi?" gibi soruları beraberinde getirdi. İşte merak edilen sorunun cevabı....
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık, Narkotik ve Ekonomik Suçlar Soruşturma Bürosunca yürütülen uyuşturucu soruşturması sürüyor.
Bu kapsamda hakkında "uyuşturucu madde temin etmek" ve "uyuşturucu madde kullanılmasına imkan sağlamak" suçlarından soruşturma başlatılan Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran'ın hem ifadesi alındı hem kan ve saç örneği alındı.
Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran'ın uyuşturucu gibi yüz kızartıcı soruşturmada ifadesi vermesi "Soruşturmanın açılmış olması kulüp başkanlığını kendiliğinden sona erdirir mi?" gibi soruları beraberinde getirdi.
Avukat Özer Alişan Ekren "Adli Tahkikat ve Disiplin Süreçlerinin Spor Kulübü Başkanlığı ve Yöneticiliğine Etkisi" başlıklı değerlendirmesinde dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
İşte Ekren'in o ifadeleri:
Soruşturmanın açılmış olması kulüp başkanlığını kendiliğinden sona erdirir mi?
Kamuoyuna yansıyan soruşturma süreçleri, spor kulübü başkanlığı ve kulübün yönetiminde görev alan kişiler açısından aynı soruyu gündeme getirmektedir: Görev hangi aşamada kendiliğinden sona ermektedir? Sorunun cevabı, yargılama safhalarıyla kesinleşme şartı birbirine karıştığı için tartışmalara sebebiyet vermektedir. Zira 7405 sayılı Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu, görevin sona ermesini soruşturmanın varlığına bağlamamaktadır. Esas alınan ölçüt, kesinleşmiş adli mahkumiyet veya kesinleşmiş hak mahrumiyeti yaptırımıdır. Şöyle ki, adli tahkikatın başlaması başka, ilk derece mahkemesindeki yargılama sonunda hüküm kurulması başka, bu hükmün istinaf veya temyiz denetiminden geçerek kesinleşmesi ise bambaşka bir hukuki sonuç doğurmaktadır.
Hangi suç ve cezalarda mahkumiyetler kulüp başkanlığını ve kurul görevlerini kendiliğinden sona erdirir?
Önce “kulüp organları” ifadesi somutlaştırılmalıdır. Bu kavram, genel kurul ile genel kurulun oluşturduğu divan yapısını, kulübün yönetim kurulunu, denetim kurulunu, disiplin kurulunu, tüzükle kurulan sicil, etik, ceza, danışma, üyelik ve benzeri ihtiyari kurulları kapsamaktadır. Tartışma, başkanlıkla sınırlı kalmamakta; yönetim kurulu, denetim kurulu, disiplin kurulu ve tüzükle kurulan diğer kurul görevlerini de kapsamaktadır. Kanun, görevin kendiliğinden sona ermesini iki ana grupta düzenlemektedir. Birinci grup adli mahkumiyettir. Kasten işlenen bir suçtan bir yıl veya daha fazla hapis cezası kesinleştiğinde, genel kurul üyeliği hariç olmak üzere kulübün yönetim ve denetim kurullarındaki görevler ile disiplin ve ihtiyari kurul görevleri kendiliğinden sona ermektedir. İkinci grup ise katalog suçlardır. Bu suçlarda cezanın süresi belirleyici olmamaktadır. Mahkumiyet hükmü kesinleştiğinde, kanunun aradığı şart kaybolmaktadır. Tabiri caiz ise, hapis cezası bir ay dahi olsa, katalog suçlar bakımından görev kendiliğinden sona ermektedir. Katalog suçlarda, spor alanında en çok karşılaşılanlar, 6222 sayılı Kanun kapsamındaki şike ve teşvik primi suçları ile 7258 sayılı Kanun kapsamındaki spor müsabakalarına dayalı yasa dışı bahis suçları olarak öne çıkmaktadır. Bunların yanında Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçları ile fuhuş, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, terörün finansmanı, nefret ve ayırımcılık suçları da kanunda ismen sayılan suçlardandır. Bu suçlardan mahkumiyet hükmü kesinleştiğinde, kulübün yönetim kurulunda, denetim kurulunda, disiplin kurulunda veya tüzükle kurulmuş diğer kurullarda görev alınması mümkün olmamaktadır. Aynı sonuç, spor anonim şirketi statüsündeki bağlı ortaklık ve iştiraklerdeki yönetim ve kurul görevleri yönünden de doğmaktadır.
Hangi kararlar kulüp yöneticiliği görevine engeldir?
Soruşturma açılması, ifade işlemleri, adli tahkikatın yürütülmesi, iddianame düzenlenmesi veya kamu davası açılması, kanundaki kendiliğinden sona erme sonucunu doğurmamaktadır. İlk derece mahkemesince ceza hükmü kurulması da tek başına aynı sonucu doğurmamaktadır. Kararın istinaf veya temyiz denetiminden geçerek kesinleşmesi beklenmektedir. Kanuni yollara başvurulmadığında kesinleşme ihtimali de her zaman vardır. Ayrıca ceza yargılamasında mahkumiyet sonucu doğurmayan kurumlar da yer almaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve benzeri kararlar mahkumiyet sayılmadığından, bu kararlar üzerinden başkanlık veya kurul görevlerinin kendiliğinden sona erdiği kabul edilmemektedir. Dosya ilerleyip mahkumiyet hükmü kurulursa ve bu hüküm kesinleşirse, kanunun öngördüğü sonuçlar doğmaktadır.
Kanunun yürürlük tarihinden önceki yürürlükten önceki suç tarihli eylemler bugün sonuç doğurur mu?
Kanunun zaman bakımından uygulanması da ayrıca önem taşımaktadır. 7405 sayılı Kanun 26 Nisan 2022 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten önce işlenen fiiller ve bu fiillere bağlı yaptırımların, kanunda öngörülen “mahkumiyet ve hak mahrumiyeti” sonuçlarını geriye dönük biçimde doğurması, kanunilik ilkesinin zaman bakımından uygulamasıyla bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, yürürlük tarihinden sonraki dönem esas alınmaktadır. Federasyon başkanlığına ilişkin üç dönem sınırlaması, 7405 sayılı Kanun’un zaman bakımından uygulanışını anlamak bakımından iyi bir örnek teşkil etmektedir. Kanun’un 34. maddesinin 3. fıkrası, bir kimsenin üst üste yahut aralıklı olarak en fazla üç dönem federasyon başkanlığı yapabileceğini hükme bağlamaktadır. Geçici 1. maddenin 8. fıkrası ise yürürlük anında görevde bulunan kişiler yönünden, yürürlük tarihinden önceki dönemlerin hesaba katılmamasını öngören bir geçiş kuralı getirmektedir. Kanun koyucu, yürürlük tarihinde mevcut durumları geçmişe yürüterek ağırlaştırmamakta, yürürlük sonrası dönemi esas almaktadır.
Temennimiz, hem kişilerin lekelenmeme hakkının gözetildiği hem de maddi gerçeğin somut delillerle ortaya konulduğu, kanuni yolların işletildiği, adil ve ölçülü bir yargısal sürecin yürütülmesidir.7