• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Selçuklu'nun Osmanlı'nın torunlarını kim bu hale getirdi? Türk çocuklar namazla alay ediyor!

Yeniakit Publisher
Haber Merkezi Giriş Tarihi:
Selçuklu'nun Osmanlı'nın torunlarını kim bu hale getirdi? Türk çocuklar namazla alay ediyor!

Seküler laik yaşam ülkeyi mahvetti. TikTok’ta namaz kılarken vefat edenlerle alay edilen videolar Türkiye’de infiale yol açarken, uzmanlar sorunun yalnızca bireysel içeriklerden ibaret olmadığını vurguluyor. Hukukçular ve eğitimciler; RTÜK, BTK ve ilgili kurumların daha etkin devreye girmesi, sosyal medya platformlarına açık sorumluluk yüklenmesi ve dini-ahlaki değerleri koruyacak yeni yasal düzenlemelerin gecikmeden hayata geçirilmesi gerektiği uyarısında bulunuyor.

TikTok’ta namaz kılarken vefat edenlerle alay edilen videolar Türkiye’de infiale yol açarken, uzmanlar sorunun yalnızca bireysel içeriklerden ibaret olmadığını vurguluyor. Hukukçular ve eğitimciler; RTÜK, BTK ve ilgili kurumların daha etkin devreye girmesi, sosyal medya platformlarına açık sorumluluk yüklenmesi ve dini-ahlaki değerleri koruyacak yeni yasal düzenlemelerin gecikmeden hayata geçirilmesi gerektiği uyarısında bulunuyor.

Dijital çağda eğlence ve ifade özgürlüğü adı altında üretilen içerikler, giderek daha fazla ahlaki, dini ve kültürel sınırı zorlar hale geliyor. Sosyal medya platformları, özellikle de TikTok, son dönemde toplumun ortak değerleriyle açık biçimde çatışan akımların yayılma alanına dönüşüyor.

TikTok’ta son dönemde ortaya çıkan bir akım, toplumun geniş kesimlerinde rahatsızlık ve öfkeye yol açtı. Bazı kullanıcıların, namaz kılarken vefat eden insanları konu alan videolarla aleni biçimde alay etmesi, dini ve ahlaki değerlerin sosyal medyada hangi noktaya sürüklendiğini gözler önüne serdi.

Söz konusu videolarda, ölüm gibi son derece hassas bir anın mizah adı altında küçümsendiği, ibadet ve inançla dalga geçildiği görülüyor. Beğeni ve takipçi kazanma uğruna paylaşılan bu içeriklerin, özellikle genç kullanıcılar arasında hızla yayılması endişeleri artırıyor.

Toplum bilimciler, bu tür paylaşımların ifade özgürlüğü ya da masum mizah olarak değerlendirilemeyeceğini vurguluyor. Uzmanlara göre, ibadetlerin ve ölümün alay konusu yapılması toplumsal değerleri aşındıran ve ortak hassasiyetleri zedeleyen bir tutum.

“Beğeni uğruna her şeyin mubah görüldüğü bir anlayış yaygınlaşıyor” diyen uzmanlar, bu durumun uzun vadede toplumsal çürümenin dijital bir yansımasına dönüşebileceği uyarısında bulunuyor.

Tepki çeken içerikler, sosyal medyada etik sınırlar, dini değerlere saygı ve platformların sorumluluğu konularını yeniden gündeme taşırken, birçok kullanıcı ve sivil toplum temsilcisi bu tür paylaşımlara karşı daha etkin denetim ve yasal önlem çağrısı yapıyor.

Benzer tartışmaların Avrupa ve Batı dünyasında da yıllardır sürdüğü görülüyor. Üstelik bu atartışmalar yalnızca ahlaki düzeyde değil; parlamentolara, mahkemelere ve yasa tasarılarına da yansımış durumda.


 

İngiltere: TikTok’ta “dinle alay” videoları Parlamento gündeminde

2023 yılında İngiltere’de TikTok’ta yayılan ve Hristiyanlık sembollerini aşağılayan, kiliselerde çekilen alaycı videolar, muhafazakar milletvekillerinin tepkisini çekti. İngiliz Parlamentosu’nda yapılan oturumlarda, özellikle gençler arasında yayılan bu içeriklerin “inanç özgürlüğünü zedelediği ve dini nefreti körüklediği” ifade edildi.

Bazı videolar kaldırıldı ancak milletvekilleri, algoritmaların benzer içerikleri yeniden öne çıkardığını belirterek platformlara yaptırım çağrısı yaptı.


 

Fransa: Ölülerle alay edilen içeriklere soruşturma

Fransa’da 2024 yılında, TikTok’ta cenazeler ve mezarlıklar üzerinden mizah üretilen içerikler büyük tepki topladı. Paris Savcılığı, “ölüye saygısızlık” ve “kamu ahlakının ihlali” gerekçesiyle bazı içerik üreticileri hakkında ön inceleme başlattı.


 

Almanya: Çocukların ve aile yapısının hedef alınması

Almanya’da Federal Aile Bakanlığı’nın 2023 raporunda, TikTok ve Instagram gibi platformlarda aile kurumunu küçümseyen, ebeveyn–çocuk ilişkisini aşağılayan içeriklerin yaygınlaştığı belirtildi. Raporda, bu içeriklerin gençlerde otorite reddi, saygı erozyonu ve kimlik karmaşası oluşturduğu vurgulandı.

Bu raporun ardından Almanya’da sosyal medya platformlarına yönelik çocuk koruma yasaları daha da sıkılaştırıldı.


 

ABD: İbadet mekanlarında “challenge” krizi

ABD’de TikTok’ta kilise ve camilerde çekilen “challenge” videoları, özellikle dini toplulukların sert tepkisine yol açtı. 2022–2023 döneminde bazı eyaletlerde ibadethanelerde çekilen ve alay içeren videolar nedeniyle topluluk kurallarını ihlal gerekçesiyle kullanıcı hesapları kapatıldı.

Amerikan Psikoloji Derneği, bu tür içeriklerin “kutsala karşı duyarsızlaşma” oluşturduğunu belirten bir uyarı yayımladı.


 

İtalya ve İspanya: Sosyal medya ve ahlaki sınırlar

İtalya’da Katolik Kilisesi, sosyal medyada yayılan ve dini ritüelleri mizah malzemesi yapan içeriklere karşı açık bir bildiri yayımladı. Vatikan’a yakın çevreler, TikTok’un gençler üzerindeki etkisinin ahlaki bulanıklık oluşturduğunu ifade etti.

İspanya’da ise sosyal medya içeriklerinin gençler üzerindeki etkisi, “kültürel köksüzleşme” başlığıyla üniversitelerde akademik çalışmalara konu oldu.


 

Türkiye neden daha hassas?

Türkiye’de din, ibadet ve ölüm kavramları yalnızca bireysel inanç alanına değil, aynı zamanda toplumsal birlik ve kültürel hafızaya karşılık geliyor. Bu nedenle sosyal medyada dini değerlerle alay edilmesi, toplumda aidiyet duygusunda zedelenme de oluşturuyor.

Toplum bilimciler, “Bu içerikler ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. Çünkü burada eleştiri ya da tartışma değil, doğrudan kutsala yönelik aşağılayıcı bir dil söz konusu” değerlendirmesinde bulunuyor.


 

Eğitimciler uyarıyor: Dijital ortamda sınırlar siliniyor

Eğitimciler ve psikologlar ise gençlerin dijital mecralarda ahlaki ve etik sınırları ayırt etmekte zorlandığına dikkat çekiyor. Beğeni odaklı algoritmaların, daha uç ve provokatif içerikleri ödüllendirdiğini belirten uzmanlar, bunun gençleri bilinçli ya da bilinçsiz biçimde değer ihlaline sürüklediğini ifade ediyor.

“Beğeni uğruna her şeyin mubah görüldüğü bir anlayış yaygınlaşıyor” diyen uzmanlara göre bu durum, uzun vadede toplumsal çürümenin dijital yansıması haline geliyor.

Kutsalla alay eden, mahremiyeti ihlal eden veya toplumsal sınırları aşan videolar, daha fazla etkileşim aldığı için sistematik biçimde daha çok kullanıcıya ulaştırılıyor.


 

Devlet ne yapmalı? Kurumlara açık çağrı

Yaşanan gelişmeler, Türkiye’de sosyal medya alanında kamusal denetimin yeterliliği tartışmasını da beraberinde getirdi. Uzmanlar, mevcut mevzuatın genel çerçeve sunduğunu ancak dijital platformlara özgü net ve bağlayıcı düzenlemelerin yetersiz kaldığını ifade ediyor.

Bu noktada gözler başta RTÜK, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına çevrilmiş durumda. Hukukçulara göre, bu kurumların yetki alanları net biçimde tanımlı olsa da, sosyal medyada dini ve ahlaki değerlere yönelik ihlaller karşısında daha görünür ve caydırıcı bir refleks ortaya konulması gerekiyor.

RTÜK’ün dijital platformlara ilişkin denetim yetkisi kapsamında, kutsal değerlere yönelik alay ve aşağılamayı içeren içeriklere karşı yaptırım mekanizmalarının etkin biçimde işletilmesi gerektiği vurgulanıyor. BTK’nın ise, algoritmalar aracılığıyla zararlı içeriklerin yayılmasını kolaylaştıran sistemler konusunda platformlardan şeffaflık ve hesap verebilirlik talep etmesi isteniyor.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı açısından ise mesele yalnızca içerik değil, çocukların ve gençlerin korunması boyutuyla ele alınıyor. Eğitimciler, dijital mecralarda gençlerin maruz kaldığı bu tür içeriklerin, değer aktarımını olumsuz etkilediğini ve uzun vadede psikososyal sorunlara yol açabileceğini belirtiyor.


 

Mevcut mevzuat yeterli mi?

Hukuk çevrelerinde en sık sorulan soru ise şu: Mevcut yasal düzenlemeler sosyal medya gerçekliğine cevap verebiliyor mu? Uzmanlara göre Türk Ceza Kanunu ve ilgili mevzuatta yer alan “inançlara hakaret”, “kamu ahlakının korunması” ve “çocukların korunması” hükümleri önemli olmakla birlikte, dijital platformların hızına ve algoritmik yapısına yetişmekte zorlanıyor.

Bu nedenle, sosyal medya platformlarına yönelik Hızlı içerik kaldırma yükümlülüğü, Tekrarlayan ihlallerde ağır para cezaları, Algoritmik sorumluluğun açıkça tanımlanması gibi başlıklarda yeni ve özel düzenlemelerin kaçınılmaz olduğu dile getiriliyor.

Uzmanlar, Avrupa Birliği’nin Dijital Hizmetler Yasası benzeri ancak Türkiye’nin dini, kültürel ve toplumsal hassasiyetlerini merkeze alan bir düzenlemenin gecikmeden gündeme alınması gerektiği görüşünde birleşiyor.


 

Platformlara sorumluluk çağrısı

Tepkiler yalnızca bireysel içerik üreticilerine değil, doğrudan TikTok ve benzeri platformlara da yöneliyor. Sivil toplum kuruluşları ve aile dernekleri, platformların “ifade özgürlüğü” gerekçesiyle sorumluluktan kaçamayacağını, toplumsal hassasiyetleri ihlal eden içeriklerden doğrudan sorumlu olduklarını dile getiriyor.

Uzmanlara göre en büyük risk, bu tür içeriklerin zamanla normalleşmesi. Bugün tepki çeken videoların yarın sıradanlaşması, toplumun değerleriyle kurduğu ilişkinin kökten değişmesine yol açabilir.

Bu nedenle, hem yasal düzenlemeler hem de toplumsal bilinç ve eğitim politikaları ile dijital alanın kontrol altına alınması gerektiği vurgulanıyor.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ali demir

Bu milletin selameti.ve gekecej neslin kurtuluşu için kamalizmi son bulması laik sistemln taruhe gömülmesi şarttır

Toshiba

Cemaatlara savaş açmış olan Diyanet’e ithaf olunur. Bu gavurlar Diyanet’in eseridir.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23