Sosyal medyada paylaştığımız her şey biz her ne kadar farklı biri izlenimi bıraktığımızı zannetsek de bizden izler taşır. Bu izler öylesine derin olabiliyor ki yapılan araştırmalar Instagram'da sık story paylaşma güdüsünün altında yatan farklı kodlar olduğunu söylüyor.
Instagram paylaşımlarımız birkaç tıkla bizlerin emrinde olsa da kontrolü direkt olarak bizde değil. Bizim farkında olmadığımız çokça gösterge de paylaşımların ardında saklı.
Harvard ve Vermont Üniversitesi'nden araştırmacılar detaylı bir çalışma yürüttü. Tasarladıkları bir bilgisayar, kişilerin story ve fotoğraf paylaşma sıklığıyla bu paylaşımların içeriğini analiz etti.
Peki neyi teşhis etti diye soruyorsanız, paylaşım sıklığı ve paylaşımların niteliği kişilerin depresif ruh hallerine dair çokça iz ortaya çıkarıyordu, bunu teşhis etti.
Sistem şöyle çalışıyor:
Dr. Christopher Danforth'a göre kişilerin story ve fotoğraf paylaşma sıklığı arttığında sistem olası bir akıl sağlığı sorunu için tetikleniyor, ölçümler başlıyor.
Kişiler doktora gittiklerinde teşhis edileceklerinden haberdar oldukları için söylemlerinde kimi değişikliklere gidebilseler de analiz edildiklerini tahmin etmedikleri Instagram gibi bir sosyal mecradaki rahatlıkları araştırmacıları doğru sonuca yaklaştırdı.
Artan sıklığa bakılarak ön teşhis koyulan kişiler üzerinde yapılan detaylı muayenelerde 166 katılımcının 71'inde tutarlı sonuç ortaya çıktı.
Sık story ve fotoğraf paylaşma güdüsü depresif ruh halinin kuvvetli yansımalarından biriydi fakat tek etkili unsur değildi.
Paylaşımlardaki renk dağılımı da diğer bir tetikleyici olarak ölçüldü.
Mavi, siyah, gri tonlarının yoğun olduğu paylaşımlar görece daha sağlıklı kişilerin tercih etmediği türdendi.