Peygamberimizin izinden giden bir gençlik istiyoruz
Siyer-i Nebi Yarışması Ödül Töreni’ne katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ellerine kalemi alarak, Nur Peygamberini, Güllerin Elçisini kağıda aktaran gençliği gördükçe ülke adına gururlandığını belirterek, “Biz elinde döner bıçaklarıyla dolaşan bir gençlik istemiyoruz. Molotofkokteyliyle dolaşan gençlik istemiyoruz. Biz, saygıyı, sevgiyi, özellikle de sevgili Peygamberimizin izinde bulan bir nesil istiyoruz” diye konuştu.
İSTANBUL - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Biz, elinde döner bıçaklarıyla dolaşan bir gençlik istemiyoruz. Molotofkokteyliyle dolaşan gençlik istemiyoruz. Demir bilyeler atacak sapanlarla dolaşan gençlik istemiyoruz. Biz, saygıyı, sevgiyi, özellikle de sevgili Peygamberimizin izinde bulan bir nesil istiyoruz” dedi.
Çekmeköy Belediyesi ve Marmara Üniversitesi (MÜ) İlahiyat Fakültesi işbirliğiyle Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Siyer-i Nebi Yarışması Ödül Töreni’nde konuşan Erdoğan, doğumunun seneidevriyesinde Hz. Muhammed’i rahmetle, minnetle, özlemle andıklarını, kendisine bağlılıklarını bir kez de bu toplantı vesilesiyle ifade ettiklerini söyledi.
Erdoğan, yüce Allah’tan, Resulünün şefaatine, rızasına nail olmayı kendilerine nasip etmesini dileyerek, bu vesileyle Hz. Peygamber’in Ehlibeyti ile Ashabını da hürmetle yad ettiklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mühim olanın bu yarışmayı kazanmak olmadığını dile getirerek, iki cihan saadetinin kapılarını açan Hz. Peygamberi anlamayı, anlatmayı kendine dert edinmenin dertlerin, sıkıntıların en güzeli olduğunu vurguladı.
BİZ BÖYLE BİR GENÇLİK İSTİYORUZ
“Ellerine kalemi alarak, Nur Peygamberini, Güllerin Elçisini kağıda aktaran bu gençliği gördükçe ülkem adına, milletim adına ne kadar gururlandım bilemezsiniz” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Biz işte böyle bir gençlik istiyoruz. Elinde döner bıçaklarıyla dolaşan bir gençlik istemiyoruz. Molotofkokteyliyle dolaşan gençlik istemiyoruz. Demir bilyeler atacak sapanlarla dolaşan gençlik istemiyoruz. Biz saygıyı, sevgiyi, özellikle de sevgili Peygamberimizin izinde bulan bir nesil istiyoruz. Kitabını, peygamberini bilen, inancını yaşayan, tarihine, kültürüne özellikle de vukufiyeti olan bir gençlik, bu ülkenin bekasının teminatıdır. Var olma sorumluluğunu, Allah’ın yeryüzündeki halifesi olma bilincini iliklerine kadar hisseden bu gençliği gördükçe gelecek için daha çok umutlanıyorum. Gençler, siz bizim gururumuzsunuz. Siz bu ülkenin, bu milletin, ümmetin göz bebeğisiniz. Allah gayretinizi mübarek kılsın. Niyetinizi menziline ulaştırsın.”
MEYDAN OKUYANLARA MİLLET SANDIKTA CEVABI VERECEKTİR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, birilerinin Kur’an’a, Peygamberin yoluna ve sünnetine meydan okuduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlar bunu yaparken ne yazık ki demokrasiden, özgürlükten bahsediyor. Herhalde bunlara milletimiz gereken dersi vakti geldiğinde gerekli yerde verecektir” dedi. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ülkede kimse kalkıp da ‘Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli’ ifadelerine yasak getiremez, asla yasak koyamaz. ‘Ezan seslerinden rahatsız oluyoruz’ diyenler var mı? Var. Ben o zaman diyorum ki işte bunlara en güzel dersin verileceği mahal demokrasilerde sandıktır”
İSLAM DÜNYASI FETRET DÖNEMİ YAŞIYOR
İslam dünyasının bugün bir fetret dönemi yaşadığını ifade eden Erdoğan, “Suni sınırlar, parçalanmış kalpler, tel örgülerle ayrılmış ruhlar İslam dünyasını sarmış durumda. Zannetmeyin ki zulüm payidar olur, bu fetret dönemi ilanihaye devam eder” diyerek şöyle devam etti:
“Müslümanlar elbet Rahmet Peygamberinin yolunu, izini yeniden bulacak. Bu konuda hepimize büyük sorumluluk düşüyor. Unutmayın, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Gençler, bu hadisi şerifi sindirmiş bir millet olarak, bir insanın ölümünü, bütün insanlığın ölümü olarak kabul ediyoruz. Hangi ad altında olursa olsun, bizleri bilinmeze, kaosa itmek isteyenlere karşı yekvücut olacak, buna dimdik karşı duracağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir hadiste, “Kim Müslüman kardeşinin onurunu savunursa, Allah da kıyamet günü onun yüzünden cehennem ateşini salar” dendiğini belirterek, şunları aktardı: “Kardeşlerimizin onurunu, kendi onurumuz olarak görüyoruz. Yüce Peygamberimizin emanetini hakkıyla taşıyacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Elbette onu sevmek, onun ümmeti olmak, kutlamalara sıkıştırılamayacak kadar büyüktür. Hazreti Muhammed’i sevmek, mirasını üstlenmek, sünnetini yaşamak demektir. Mahallemizde yetim olan mı var? Karnı aç olarak uykuya dalan mı var? Eşinden zulüm gören bir kadın mı var? Buna rağmen biz hayatımızı hiçbir şey yokmuş gibi sürdürüyor muyuz? Öyleyse biz o nebinin emanetini hakkıyla yerine getiremiyoruz demektir. Gazze’de, Suriye’de, Irak’ta, İslam adına, din adına kelleler, başlar kesiliyorsa, Müslümanın itibarına, şerefine her gün lekeler sürülüyorsa, onun mirasına layık olamamışız, ilkelerini sürdüremiyoruz demektir.”