Başbakan Ahmet Davutoğlu İç Güvenlik Reformu’nu “OHAL’in geri dönüşü” olarak nitelendirenlere tepki gösterdi. Özgürlüklerden taviz vermeyeceklerinin altını çizen Davutoğlu, bir yandan Kürt haklarını savunmaktan bahseden, diğer yandan da Kürtleri işkenceyle katleden vandallara asla müsamaha gösterilmeyeceğini vurguladı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, İç Güvenlik Reformu’nun gerçekten hak ve özgürlük isteyenler ve çözüm süreci için teminat olduğunu söyledi. Anadolu Yayın Platformu’nun organize ettiği canlı yayında konuşan Davutoğlu “Kurban Bayramı’nda Yasin’leri işkenceyle katleden zihniyete müsamaha mı göstereceğiz?” dedi.
Davutoğlu, Kon TV Ankara Temsilcisi Sinan Burhan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen ve Kanalurfa Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Özer, Diyarbakır Can TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Dalgıç, Gaziantep Mega TV Genel Yayın Yönetmeni Arif Kurt’un katıldığı canlı yayında çarpıcı mesajlar verdi:
YASİN VE DİĞERLERİNE İŞKENCE, KATLİAM!.. BUNU HANGİ VİCDAN KABUL EDEBİLİR?
“Öyle derin yapılar var ki onlar çözüm istemiyorlar. Kobani meselesi değil, meseleleri. Hangi gösteri hakkı, Yasin gibi 16 yaşındaki bir çocuğun hayat hakkını ortadan kaldırabilir? Bunu hangi vicdan kabul edebilir? Hangi görüşe sahip olursa olsun, 16 yaşında birinin, üçüncü kattan atılması, üstünden arabalarla geçilmesi, boğazının kesilmeye çalışılması... Bu vahşete duyarsız kalmak mümkün mü? Türkiye’de geçen sene hepimizin üzüldüğü kayıplar yaşandı. Onlar için seslerini yükseltenler niçin Yasin için yükseltmezler? Neden zulmü, yapanlara göre tasnif ediyoruz? Neden ortak bir vicdan harekete geçmiyor. Ve ‘Yeter, yeter!” diye haykırmıyor. “Bu gençlerin her biri bu ülkenin geleceğidir, yeter!” diye seslenmiyor!.. Etrafı ataşe vereceksin, insanları katledeceksin, insanların hayat haklarını ortadan kaldıracaksın. Bir de bunlara özgürlük arayışı diyeceksin. Bir insanın hayat hakkını ortadan kaldırmak, malını yakmak… Bunları yapma gibi bir hak mı var? Böyle bir özgürlük anlayışı mı olur?.. Molotof atabilir misin? Atamazsın!.. Ambulans yakabilir misin; yakamazsın!.. Yol kesebilir misin, kesemezsin. Bunlarla özgürlüğün ne alakası var. Hiç kimsenin hukuku çiğneme hakkı yoktur. Elinde pompalı tüfek, elinde silah ateş ediyor. Bu mu özgürlük arayışı? Bu vandalizmi engellemek devletin görevidir. Devlet dairelerini hedef aldılar, 214 okul binasını yıkıyorlar. O okul binalarında kimlerin çocukları okuyor? Ağırlıklı olarak Kürt vatandaşlarımızın çocukları. Kur’an kurslarını yakıyorlar… O Kur’an kurslarında Kur’an-ı Kerim yakılıyor.”
“Niçin okulları, Kur’an kurslarını yakıyorlar?.. İstiyorlar ki, o bölgenin insanı eğitim imkânlarından mahrum kalsın. İşyerlerini yakıyorlar ki, insanların iş ümidi kalmasın. Biz bunlara izin mi vereceğiz? Böyle bir şey düşünülebilir mi?.. Her türlü tedbirimizi alırız. İç Güvenlik Reformu neyi getiriyor?.. Gösteri yapma hakkına engel yok, gösteri yapsın. OHAL’de gösteri yapılabilir miydi, Kürtçe konuşulabilir miydi? Seçimlere gidiyoruz, herkes istediği dilde propaganda yapacak. OHAL’de Kürtçe siyasi propaganda yapılabilir miydi? Bırakın Kürtçe siyasi propagandayı, hapishanede, yolda konuşmak yasaktı. Bugün karşı çıktığımız vandalizmdir.”
“İÇ GÜVENLİK REFORMU ÇÖZÜM SÜRECİNİN TEMİNATIDIR”
Başbakan Ahmet Davutoğlu, açıklamalarının İç Güvenlik Reformu’na ilişkin bölümünde şu ifadeleri kullandı: “Avrupa’da, Amerika’da, İngiltere’de, Almanya’da polis, elinde delil varsa 24 saat için gözaltı uygulayabilir, 48 saat 72 saat… Bizde ise herhangi bir tedbir alabilmek için savcıdan izin almanız gerek. Savcı da diyor ki; ‘Elimde belge yok!’ O vakit suçu engellemek mümkün olmuyor. Bir misal vereyim: Biz burada otururken, arka sokakta uyuşturucu çetesi bonzaiyi bir arabada taşıyor olsa, polis bunun ihbarını alsa ve bunu durdurmak istese, durduramaz. Savcıdan izin isteyecek, ‘durdurup arayabilir miyim?’ Savcı da diyecek ki ona, “Elinde ne var, ihbar, ihbar da delil olmaz.’ O arada uyuşturucu taşıyan araba gider, bütün o gençleri zehirler. Veya Bingöl’de olduğu gibi polislerimiz şehit olur. Burada yasal açık var. Bu açığı kapatıyoruz. İç güvenlik reformu özgürlükleri kısıtlamıyor, halkımızın can güvenliğini teminat altına alıyor, mal güvenliğini teminat altına alıyor. İç Güvenlik Reformu çözüm sürecinin teminatıdır.”
KURBAN BAYRAMI’NDA İŞKENCE, KATLİAM!
“Bütün bu vandalizmin, şiddetin kaynağına bakarsanız, –Onun için tektipçiliğe vurgu yapıyoruz- Baas’çı zihniyeti görüyoruz. Baas’ın değişik versiyonu olan bazı partiler var. ‘Ben burada siyaset yaparım, başka partilerin siyaset yapmasına izin vermem. Ben burada özgürlükleri kullanırım başkalarının kullanmasına izin vermem. Ben burada hak sahibiyim başkası değil, ben burada dükkan açarım, başkası açarsa yakarım!’ dediğiniz anda zalimleşirsiniz. Burada Yasin kardeşimizin, hangi görüşe sahip olursa olsun, 16 yaşında birinin, üçüncü kattan atılması, üzerinden arabayla geçilmesi, boğazının kesilmeye çalışılması. Bu vahşete duyarsız kalmak mümkün mü? Türkiye’de geçen sene hepimizin üzüldüğü kayıplar yaşandı. Onlar için seslerini yükseltenler niçin Yasin için yükseltmezler? Neden zulmü, yapanlara göre tasnif ediyoruz? Neden ortak bir vicdan harekete geçmiyor/ Ve ‘Yeter, yeter’ diye haykırmıyor. ‘Bu gençlerin her biri bu ülkenin geleceğidir, yeter!’ diye seslenmiyor!..”
“BU VANDALLAR İÇİN, KÜRTLERİN HAKLARINI KORUMAK DİYE BİR ŞEY YOK!”
“Son 12 yıldır, Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde, bizim de bakanlık dönemimizde ve son süreçte de Başbakan olarak nasıl çabaladığımız, nasıl gayret ettiğimiz görülmüyor mu? Sıralasınlar yaptığımız reformları. Daha birkaç sene öncesine kadar anneler tutuklu çocuklarıyla Kürtçe konuşamıyordu. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki kardeşlerimiz, hizmetlerimizi takdir ettikleri için çözüm sürecine büyük destek veriyorlar. ‘İnadına çözüm inadına kardeşlik’ diyorlar. Ama sorsunlar bu vandallara, ne istiyorlar? Onların arkasındaki –ki- onları piyon gibi kullanan provokatörlere sorsunlar, ‘Hayatımızı niye zehir ediyorsunuz?’ Türkiye’yi Suriye’ye mi dönüştürmek istiyorsunuz ya da Irak’taki çatışma ortamına mı sürüklemek istiyorsunuz?.. Bu vandallar için ortada, Kürtlerin haklarını korumak diye bir şey yok. Yok böyle bir şey. Kürt kardeşlerimiz, Kürtlerin hakkını savunmak için ortaya çıkanların Kürtlere yaptıkları zulümleri anlatıyorlar. Bir Belediye Başkanımız ‘Suikasttan kurtuldum!’ diyor, bir başkası ‘Ağabeyimi öldürdüler!’ Bir belediye başkanımız, ‘Akrabalarımı zorla götürüp haraç istiyorlar!’ dedi. Bir tanesi “Eğer istifa etmezsen şu yaparız!’ tehdidiyle karşı karşıya olduğunu söyledi.”
“KÜRTLERİN TEK TEMSİLCİSİ DEĞİLLER!”
“Bu örgüt Kürtlerin tek temsilcisi değildir. Kürt sorunu diye bir sorun tanımlanıyorsa, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki, hatta İstanbul’daki, Konya’daki, Cihanbeyli’deki, Kulu’daki, Konya’nın ilçelerindeki bütün Kürt kardeşlerimizin söz söyleme hakkı vardır. Kimse, ‘Bir tek ben konuşurum’ diyemez. Son olaylar gösterdi ki, bunların niyetleri, çözüm sürecini baltalamak. En büyük darbeyi de Kürt kardeşlerimize vurmak. Onları cezalandırmak.”
ÇÖZÜM SÜRECİNİN GELECEĞİ
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çözüm Süreci’nin aksaksız devam edeceğini belirttiği bölümde şunları söyledi: “Çözüm Süreci ile kastettiğimiz o tarihin derinliğinden gelen kardeşliği keşfeden, bunu modern demokratik devlet anlayışıyla insanına saygı gösteren, her bir insanın anadilini, lehçesini, kültürünü, sadece belli bir bölgede değil, ülkenin her yerinde saygıyla anan, hiç kimseyi tahkir etmeyen, hiç kimseyi dışlamayan bir vatandaşlık kimliği ile birleştirmeye çalıştık. ”
