Hızla gelişen ve büyüyen Türkiye, elektrik enerjisi talebi artışında dünyada Çin’den sonra ikinci, Avrupa’da ise birinci sırada.
Hızla gelişen ve büyüyen Türkiye, elektrik enerjisi talebi artışında dünyada Çin’den sonra ikinci, Avrupa’da ise birinci sırada. AK Parti iktidarı döneminde ekonomik büyüme nedeniyle enerji ihtiyacı üç kat artan Türkiye, bu talebi karşılamak için alternatif çözüm yolları arıyor. Son yıllarda yerli ve yenilenebilir enerji projelerine ağırlık verilirken, 2010’da başlatılan nükleer enerji çalışmaları da hız kesmeden sürüyor. Yeni Türkiye’nin önüne set çekmek isteyenler ise ülkenin enerji ihtiyacını sona erdirecek nükleer santrallere karşı çıkıyor. Bu kesimlerin propagandaları nedeniyle Türkiye 1950’den beri nükleer santral yapamazken; Türkiye ile birlikte nükleer enerji çalışmalarına başlayan Güney Kore şimdi 23. nükleer santralini inşa ediyor. Geçen yıllarda nükleer santral kazasının olduğu Japonya ise 17 nükleer santrali birden açmaya hazırlanıyor. Türkiye’nin gelişmesinden ve büyümesinden rahatsızlık duyan karanlık odaklar ve işbirlikçilerinin oyunlarına rağmen Türkiye, artık zaruret halini alan nükleer enerji konusundaki çalışmalarını sürdürmede kararlı.
BÜYÜYEN TÜRKİYE’NİN ENERJİ TALEBİ ARTTI
Türkiye’nin nükleer enerjiye olan ihtiyacı konusunda konuşan AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Kaçar, Türkiye’nin elektrik enerjisi talebi artışında dünyada 1,5 milyarlık Çin’den sonra ikinci, Avrupa’da da birinci sırada yer aldığının altını çizdi. AK Parti iktidarı dönemindeki ekonomik büyümeye paralel olarak Türkiye’nin enerji ihtiyacının 3 kat arttığını ifade eden Kaçar, “Türkiye’nin 2023 vizyonu çerçevesi içerisinde yaklaşık olarak enerji ihtiyacının yıllık yüzde 7 oranındaki artışla birlikte 2023 yılında 500 milyar kilovata ulaşacağı öngörülmekte” dedi.
BAĞIMLILIK SÜRSÜN İSTİYORLAR
Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili çok önemli yasal düzenlemeler yapılmasına rağmen Türkiye elektrik üretiminin yarısının doğalgazdan karşılandığını aktaran Kaçar, “Toplam enerjinin yüzde 72’si ithalatla karşılanıyor. Türkiye’nin şu anda yerli enerji kaynaklarından enerji ihtiyacını karşılama oranı ise yüzde 28 oranında. Türkiye yüzde 72’lik ithalattaki enerji talebinin doğalgazın yüzde 98’ini, petrolün yüzde 92’sini, kömürün ise yüzde 20’sini ithal etmekte ve yaklaşık olarak Türkiye’nin ödemiş olduğu yıllık maliyet 60 milyar dolar civarında. Türkiye’nin bütün yapılan yasal düzenlemelere rağmen hidrolik, rüzgâr enerjisi, jeotermal, biyokütledeki bütün potansiyelini kullandığımızda dahi 2023 yılındaki toplam enerji talebinin ancak yüzde 50’sini karşılayabilecek duruma gelebileceğiz” diye konuştu.
64 YILDIR BİR SANTRAL YAPTIRILMADI
Türkiye’de nükleer enerjiyle ilgili ilk teşebbüsün 1950’li yıllarda başladığının altını çizen Kaçar, “1950’li yıllarda Güney Kore’yle birlikte başlamış olduğumuz bu nükleer enerji girişimimiz noktasında maalesef, Türkiye daha ilk nükleer enerjiyle ilgili çalışmaları 2010 yılında başlatırken; bizimle birlikte başlayan Güney Kore şu anda 22 nükleer santralini faaliyete geçirmiş, 23’üncü nükleer santralini faaliyete geçirmeyle ilgili çalışmalarını ise devam ettiriyor. Bunu yalnızca nükleer enerjiye ihtiyacı olan, dışa bağlı olan ülkelerde değil, petrol ve doğalgaz noktasında dünyanın en zengin ülkelerinde de nükleer enerjiyle ilgili çok önemli hamleler yapıldığını görüyoruz. Şu anda dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz üreticisi olan Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde bile nükleer enerji mevcut. Şu anda Amerika’da 5, dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz üreticisi ülkelerden biri olan Birleşik Arap Emirlikleri’nde ise 2 nükleer enerji santrali inşaatı devam etmekte” dedi.
KAZA YAŞANAN JAPONYA’DA 17 SANTRAL BİRDEN AÇILACAK
Nükleer santral kazasının olduğu Japonya ile ilgili de bilgi veren Kaçar, “Japonya’daki Fukuşima kazası nedeniyle Japonya birçok nükleer santralini kapattı ama bu kapatmalara karşılık, şu anda Japonya yaklaşık 17 adet yeni nükleer santrali tekrardan açma noktasında bir çalışma içerisinde” dedi.
