Milletin mukaddes değerleriyle kavgalı olan seküler yobazlar yine kudurdu! İslam'ın emri laikçileri gerdi
Milletin mukaddes değerleriyle kavgalı olan seküler azınlığın İslam alerjisi yeniden depreşti. Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nce Cuma günü tüm camilerde okutulan hutbede “zina” konusunun işlenmesi laikçi yobazları kudurttu. Allah’ın emir ve yasaklarının hatırlatıldığı hutbede, “insana emanet olarak verilen bedenin teşhir edilmesinin, tesettüre uygun olmayan elbiselerin giyilmesinin ve aralarında dinen evlenme engeli olmayan erkek ile kadınların baş başa kalmasının ya da ev arkadaşlığı adı altında bir arada bulunmasının haram” olduğunun hatırlatılması, azgın azınlığı rahatsız etti.
Sebahattin Ayan İstanbul
Milletin mukaddes değerleriyle kavgalı olan seküler azınlığın İslam alerjisi yeniden depreşti. Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nce cuma günü tüm camilerde okutulan hutbede “zina” konusunun işlenmesi laikçi yobazları kudurttu. Allah’ın emir ve yasaklarının hatırlatıldığı hutbede, “İnsana emanet olarak verilen bedenin teşhir edilmesinin, tesettüre uygun olmayan elbiselerin giyilmesinin ve aralarında dinen evlenme engeli olmayan erkek ile kadınların baş başa kalmasının ya da ev arkadaşlığı adı altında bir arada bulunmasının haram” olduğunun hatırlatılması, feminist oluşumları, yandaş medyayı ve trolleri rahatsız etti. Fonlu gazeteler “Dertleşmek zina oldu” manşetleri atarken, CHP’de yaşanan taciz tecavüz skandalları karşısında dut yemiş bülbüle dönen Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, “Diyanet’in hutbesi laik düzene açıkça saldırıdır. Çağ dışıdır. Özür dilenmelidir” diyerek hutbeyi hedef aldı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ise, “Hutbelerimiz inanç, ibadet, ahlak, muamelat, helal-haram gibi konularda toplumumuzun ve tüm insanlığın ihtiyacı olan hususları ele alan, büyük emek vererek hazırladığımız en önemli irşad vasıtalarımızdan biridir. Dün Cuma namazı için camiye gelememiş kardeşlerimiz hutbemizi buradan okuyabilir” paylaşımında bulundu.
RAHATSIZ OLAN KİM?
Gazetemize konuşan gösteren TÜMDİN-DER Başkanı Metin Kaçar da, şunları dile getirdi: “Bu hutbeden kim rahatsız oldu? LGBT’liler için ‘Türkiye’nin aydınlık geleceğidir. Onların yürüyüşünü yasaklayan vali cahildir’ diyen rahatsız olmuştur. Anadolu Müslümanlığında bir kadeh içki içmenin haram olmadığını söyleyen zihniyet rahatsız olmuştur. Flörtü normalleştiren, kepazeliği, rezaleti normalleştiren kimseler rahatsız olmuştur. Bir asırdır bu ülkenin gerçek sahibi olduklarını zanneden, inançlı insanlara baskı uygulayan, azgın azınlık rahatsız olmuştur. İslam’ın evrensel ilkelerine iman etmiş kişiler rahatsız olmamıştır, camiye giden cemaat rahatsız olmamıştır. Onlara ne oluyor ki... Olan şu; siz bizim müsaade ettiğimiz kadar Müslüman olacaksınız, İslam’ı yaşayacaksınız. Allah haram dese bile biz demediğimiz müddetçe zina haram olmaz demek istiyorlar. Ama buradan haykırıyoruz; asla başarılı olamayacaklar. Biz Allah’a kul, Resulüne ümmet, Kur’an’a hadim olmaya söz verdik. Ne olursa olsun bu yoldan dönmeyeceğiz. Dolayısıyla kim rahatsız oldu, kim rahatsız olmadı? Buna baktığımızda sorunuzun cevabı ortadadır. Biz onları rahatsız etmeye devam edeceğiz.”
HAKİKATE KULAK TIKIYOR
Medrese Alimleri Vakfı Başkanı Tayyip Elçi ise, şunları söyledi: “Diyanet’i tebrik ediyoruz. Son zamanlarda çok güzel hutbeler yayınlandı ve bu süreç, özellikle dünkü hutbeyle zirveye ulaştı. Bu hutbe, toplumun sorunlarına doğrudan temas eden, derdine derman olabilecek nitelikte, oldukça etkili bir hutbe oldu. Özellikle imanlı ya da imansız, Müslim ya da gayrimüslim; vicdanını yitirmemiş her insanın nefret etmesi gereken bir günahı, bir çirkefliği ayet ve hadislerle gündeme getirmesi, sadece Müslümanları değil, insanlık değerlerine sahip çıkan herkesi memnun etmesi gereken bir durumdu. Ancak ne yazık ki, İslam ve insanlık düşmanı, insan fıtratına savaş açmış bazı grupların bu hutbeden rahatsızlık duyması bizi şaşırtmadı. Nitekim dünkü hutbede de ifade edildiği üzere; ‘fuhşun yaygınlaşmasını arzu edenler vardır.’ Cinni şeytanların adeta yeryüzündeki uzantısı haline gelmiş bu ‘cinsi şeytanlar’ın rahatsızlık duyması da şaşırtıcı değildir. Çünkü onlar daima günahın ve fuhşun yaygınlaşması için çaba göstermektedirler. Doğal olarak hakikatten rahatsız olanları rahatsız etmiştir. Toplumun gerçek sorunlarına temas eden, hakkı ve hakikati kınayıcıların kınamasından korkmadan dile getiren bu tarz hutbelerin devamını bekliyoruz. Özellikle bu yıl ‘Aile Yılı’ ilan edilmişken; aile kurumunu çökerten, yuvaların dağılmasına, yeni nesillerin yetim kalmasına, gençliğin heba olmasına ve sosyal hayatta derin yaralar açılmasına sebep olan bu tür günahların gündeme getirilmesi, Diyanet’in en asli görevidir. Allah’ın emir ve yasaklarını dile getirmeyecekse, Diyanet başka ne yapacaktır? Mu aynı zamanda milli bir görevdir.”