Prof. Dr. Sami Şener Mirat Haber'de yazdı: Filistin, yaklaşık 75 yıldır, Yahudi zulmünün baskısı ve terörü altında. Özellikle, 7 Ekim’den sonra, bu terör ve soykırım daha da şiddetli bir hal aldı. 7 Ekim’den sonra, Filistin ve özellikle Gazze bölgesine yönelik inanılmaz ve kabul edilmez bombalama ve katliamlar, Avrupa ve Amerika’nın desteği ve yardımları ile, kat be kat arttı. Dolayısıyla Filistin’in yok edilme planı devreye kondu
Prof. Dr. Sami Şener Mirat Haber'de yazdı: Filistin, yaklaşık 75 yıldır, Yahudi zulmünün baskısı ve terörü altında. Özellikle, 7 Ekim’den sonra, bu terör ve soykırım daha da şiddetli bir hal aldı. 7 Ekim’den sonra, Filistin ve özellikle Gazze bölgesine yönelik inanılmaz ve kabul edilmez bombalama ve katliamlar, Avrupa ve Amerika’nın desteği ve yardımları ile, kat be kat arttı. Dolayısıyla Filistin’in yok edilme planı devreye kondu
Batının Sömürgeci Ruhun açığa çıkması:
1490’lardan itibaren Batı siyaset ve düşüncesi, beyaz ırkın üstünlüğünü Antropoloji hareketi ile ortaya koyarak, siyah, kırmız ve sarı ırkların ilkel olduğunu bir gerekçe olarak öne sürerek, köleleştirme hareketlerine başladı. Daha sonra ise, Batı’nın üstünlüğü teorisini ortaya atarak, diğer toplumların Batılı gibi yaşaması ve düşünmesi ile onların ilerleyeceği tezini öne sürdü. Böylece, kendi düşünce ve yaşama tarzını yegane ideal olarak dünyaya empoze etti. Bu üstünlük ve ben merkezci anlayış, diğer toplumlara karşı her türlü siyasi, askeri ve fikri harekete meşru bir zemin hazırladı.
Güney Amerika, Asya, Uzak Doğu, Afrika ve Orta Doğu bölgeleri, sürekli Avrupa merkezli askeri ve iktisadi saldırılara maruz kaldı. Uzun sömürgecilik dönemleri ile, bu bölgelerin insanları, hem kültürel, hem de askeri yönden baskı altına alındı. Yakın zamana kadar, Güney Afrika’daki siyahlar, köpekler kadar hak sahibiydi. Nelson Mandale gibi bir mücadele adamının sivil isyanı ile, İngiliz Emperyalizmi bu ülkedeki iktidarını kaybetti.
İngilizler, Asya ve Uzak Doğu ile Afrikanın bazı bölgelerinde sömürgeler kurarken; Fransızlar, Kuzey Afrika ülkelerini acımasızca yönetmeye devam ettiler. Halen bu bölgeler, Avrupalı devletlerin iktisadi ve kültürel hakimiyetleri altında yaşamaya devam ediyor.
Batı Emperyalizmi, İslam dininin yüceliği , bu ülkelerdeki halkların uyanışına şahit oldu ve fiili emperyalizmini bıraktı. Fakat, siyasi ve kültürel hakimiyetlerini, iktisadi ve medya yoluyla sürdürmeye devam ediyor. Amerika’nın yeni ve taze bir güç olarak ortaya çıkmasından sonra, Emperyalizm, Amerika merkezli bir “Batı ittifakı” şekline büründü ve ortak proje ve programlarla yürütülmeye devam etti.
Filistin’de Yahudi Devletinin Kurulması:
Filistin, Osmanlı’nın bir vilayeti olarak Müslüman ve Yahudi halkının huzur ve barış içerisinde yaşadığı bir yer iken, Osmanlı’nın zayıflaması ve buralara gücünün yetmemesini fırsat bilerek, İngiliz Merkezli Emperyalizm, Yahudi halkını silahlandırarak, Filistin’de katliamlara göz yumarak, çok sayıda Filistin’li Müslüman halkın bu ülkeden göç etmesine veya sürülmesine yol açtı.
İsrail devletinin, hayali üstünlük ve kutsal hedefler başlığı altında Filistin bölgesini Batılıların desteği ile, ellerine geçirip, azınlıkken, hakim çoğunluk haline gelmesi, sadece İngilizlerin değil, Fransızların ve diğer Avrupa devletlerinin desteği ile gerçekleşti. Filistin’deki Müslümanların Avrupa destekli bu baskı ve fanatik rejime karşı direnişleri ile birlikte, Filistin davası uluslararası bir hale geldi. Fakat, Amerika ve diğer Batılı devletlerin sürekli İsrail’i siyasi ve maddi yönden desteklemesi ile, Filistin fiilen Yahudi rejimi tarafından “fiilen işgal” edildi.
Filistin halkı, İslamın sosyal ve siyasi düşüncesi ile yaşamaya devam eden onurlu bir halk olarak, kendi varlığını, bütün zorluk, baskı, katliam ve sindirme hareketlerine rağmen sürdürmektedir.
Fakat, Amerika’nın askeri ve siyasi gücü ile, İsrail’in yanında olması, Rusya ve Çin gibi diğer devletlerin, Birleşmiş Milletlerde denge politikası sürdürmeleri sebebiyle, Filistindeki zulüm, hiç durmadı. 7 Ekim’de Gazze’de hakimiyetini her yönden sürdüren Hamas hareketi, ağır ağır yok edilme çabalarına karşı, sürekli bir silahlı mücadele başlattı.
İsrail, korkak ve kendine güvenmeyen bir haleti ruhiye ile Avrupa ve Amerika’nın desteğini alarak, zulmünü bir savaş stratejisi haline getirerek, özellikle Gazze’yi havadan bombalayarak, hali hazırda 65 bin Filistinli halkı, öldürdü. İki yıldır, Türkiye ve bazı Batılı ülkelerin, bu katliamı durdurma çabaları, Amerika ve Batılı devletlerin duyarsız ve katliama ortak olma tavırlarıyla neticelenemedi
İsrail, şu anda dünyanın gözü önünde, Filistin Katliamını sürdürüyor. Barış ve İnsan hakları, soykırım gibi kavramlar, İsrail ve Amerika, İngiltere, Almanya ve Hollanda gibi ülkeleri etkilemiyor. Türkiye, olayları durduracak kararlı bir tavır ortaya koyamadan, Batı’dan insaf ve medet ummaya çalışıyor.!.. Özellikle, İsrail katliam ve soykırımına açık destek ve imkan veren Amerika, nedense açıklamalarda hedef bile olmuyor!..
Bu savaş, başta Amerika olmak üzere, Batı emperyalizmi ile Müslüman ve İnsan haklarını savunan milyonlarca dünya halklarının savaşı haline gelmiştir. Dünyada, İsrail ve Amerika’ya karşı büyük bir nefret oluşmuştur. Bu ortamdan faydalanarak, bazı siyasi ve iktisadi mücadeleler ortaya koymak gerekiyor.
Bu savaşı, üzülerek ve seyrederek, Müslümanların görevlerini yapmış olduklarını düşünmeleri ciddi bir duyarsızlıktır. İsrail vahşet ve terörünün baş aktörü Amerika ve İngiltere’dir. Bu ülkelere yönelik boykot ve ülkeler arası siyasi ilişkilerin derhal, kesilmesi ve Müslüman katliamının durdurulması gerekiyor. Bunu yapamazsak, yarın; sıranın bize geleceğinden şüphemiz olmasın…
Prof. Dr. Sami Şener
İSLAMİ HABER “MİRAT”