AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Ali Cevheri’den Akit’e özel açıklamalar: Terör olmasaydı Türkiye dünyanın ilk 7 ülkesinden biri olurdu
Akit’in bu haftaki konuğu, AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Ali Cevheri. Türkiye’nin emperyalistler tarafından kurdurulan terör örgütüyle çok şey kaybettiğini belirten Cevheri; “On binlerce gencimiz şehit oldu. Her taraftan insanlarımız vefat etti. Neticede karşı taraftan da kandırılan çocuklar Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarıdır. Bizim düşünen beyinlerimiz bu şekilde yok edildi. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle 2 trilyon dolar gibi bir rakam terörle mücadeleye harcandı. Eğer bu rakam Türkiye’nin kalkınmasına, büyümesine, gelişmesine, sanayileşmesine harcanmış olsaydı bugün dünyanın ilk 7 ülkesinden biri olabilirdi” şeklinde konuştu.
AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Ali Cevheri, CHP’nin Terörsüz Türkiye raporuna ilişkin sert eleştirilerde bulundu. Cevheri, raporda sürece alakasız konuların yer aldığını belirterek, özellikle Ekrem İmamoğlu ve FETÖ bağlantısı iddialarına dikkat çekti. Terörle mücadelede AK Parti’nin attığı adımların Türkiye’nin gücünü artırdığını vurgulayan Cevheri, “Terörsüz Türkiye süreci başarıyla tamamlanırsa, ülkemizin önünde kimse duramayacaktır” dedi. Ayrıca, sürecin sadece Türkiye içi değil, bölgesel barış için de kritik olduğunu ifade etti.
Bölücü Terör ve Türkiye’nin Stratejik Yükselişi
Sayın Cevheri, Terörsüz Türkiye süreci sona yaklaşıyor. Süreci değerlendirir misiniz?
Yaklaşık 50 yıldır, Türkiye içerisinde birtakım Türkiye düşmanı emperyaller tarafından kurdurulan bölücü terör örgütüyle adeta bir savaş söz konusuydu. On binlerce gencimiz şehit oldu. Her taraftan insanlarımız vefat etti. Neticede karşı taraftan da kandırılan çocuklar Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarıdır. Bizim düşünen beyinlerimiz bu şekilde yok edildi. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle 2 trilyon dolar gibi bir rakam terörle mücadeleye harcandı. Eğer bu rakam Türkiye’nin kalkınmasına, büyümesine, gelişmesine, sanayileşmesine harcanmış olsaydı bugün dünyanın ilk 7 ülkesinden biri olabilirdi. Biz hem bu noktada ciddi bir zaman kaybına uğradık, insan kaybına uğradık ve sermaye kaybına uğradık. Her noktada Türkiye çok şey kaybetti. Oyalandık. Bundan dolayı muhakkak bu terörün bitmesi gerekiyordu. Şimdi Türkiye özellikle AK Parti döneminde çok akıllı siyaset üretti. Terörle mücadelede dolayısıyla kendi göbek bağını kesmesi gerektiğine, savunma sanayinde güçlenmesi gerektiğine, teröre müdahaleyi başarması gerektiği inancına vardı. AK Parti iktidara geldiğinde Türkiye’nin savunma sanayisindeki ihracatı 40 milyon dolardı. Bugün 8 buçuk milyar dolar gibi bir rakama ulaştı. Her yıl katlanarak artıyor. Her alanda bugün savunma sanayimiz özellikle haberleşmede, uyduda çok ciddi manada bir boşluğu dolduruyor. Roketsan, Aselsan, TUSAŞ ve 750’ye yakın firma var savunma sanayinde. Türkiye’nin muharip gücünün artmış olması terörle mücadelede çok ciddi manada bir başarı sağladı. Ve Sayın Cumhurbaşkanımızın deyimiyle “ininde yok edeceğiz” hadisesi aynen gerçekleşti. Adeta mağaradan çıkamaz duruma geldiler. Savunma sanayisinde özellikle bu mağaraların içerisine kadar görebilme yeteneğine sahip birtakım cihazları, mağaranın içerisine kaç kişi vardır, ne vardır, efendim, kimler vardır? Bunu bile görebilecek potansiyeldeki cihazlar üretildi. Ankara’dan bakıyorsunuz Kandil’de hangi mağarada, kim vardır bunu görebiliyorsunuz. Türkiye bu kadar ciddi manada bir güce ulaştı. Aynı zamanda insanlar terör örgütüne katılmamaya başladılar. Artı, Türkiye’deki Kürtler ile diyelim ki Suriye’deki Kürtler, Irak’taki Kürtler, İran’daki Kürtler, Ermenistan ve Rusya’daki Kürtleri bir tutmamak lazım. Bugün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı herkes çok rahat bir şekilde bürokraside temsil edilebiliyor, siyasette temsil edilebiliyor, devlet makamında temsil edilebiliyor, ticaretini yapabiliyor. Mülk edinme hakkı vardır. Suriye’deki Kürtlere baktığımızda vatandaş sayılmıyorlardı. Mülk edinemiyor, şirket kuramıyor, bir işlem yapamıyor, kimliği yok. Bu nedenle kıyas etmek bile çok abes. Türkiye Cumhuriyeti, özellikle AK Parti döneminde sadece belli bir ırka münhasır bir siyaset üretilmedi. Türkiye’de yaşayan bütün vatandaşlar için siyaset üretilmeye başlandı. Ve bizim siyasetimizde de özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konudaki konuşmaları birer beyanname oldu. Türkiye eskiden sadece Kerkük’teki Türklerle ilgilenirken şimdi diyoruz ki “Irak’taki Kürt de bizim kardeşimiz, Arap da bizim kardeşimiz. Suriye’deki Kürt de bizim kardeşimizdir, Arap da kardeşimizdir. Türk de bizim kardeşimizdir. Dünyanın neresinde tarihi ve dini bağımız olan insanlar varsa, onlar da bizim kardeşlerimiz düşüncesine geldik. Bu da ciddi anlamda elimizi kuvvetlendirdi.
EKREM İMAMOĞLU ADETA CHP’Yİ REHİN ALDI
CHP’nin Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin raporunun büyük bölümü süreçle alakasız konulara ayrılmış. Buna ne diyorsunuz?
Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü’nden itibaren bu soygun düzenini kurmaya başladı. Adeta orada yetiştirildi. İmamoğlu aslında bir projedir. Daha Beylikdüzü belediye başkanıyken bile yüzlerce dairesinin olduğu, neredeyse yapılan bütün AVM’lerin ortağı söyleniyordu. Kime inşaat ruhsatı vermişse muhakkak oradan birkaç daire aldığı söyleniyordu. Zaten kendisi ve ailesi bu işi çok organize bir şekilde yapıyorlardı. Oradan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına (İBB) geldi. İBB, pek çok bakanlıktan daha fazla bütçeye sahip. Hem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının bütçesiyle özellikle CHP delegelerini Özgür Özel’e yönlendirerek. Delegelere ciddi maddi menfaatler sağlayarak Özgür Özel’e yönlendirdi. Özgür Özel de adeta İmamoğlu’nun bir projesiydi. Çünkü kendisi büyükşehir belediye başkanlığını, makamını bırakmak istemiyordu. Ama oraya da bir kayyım atayarak CHP’yi rehin aldı. Hem CHP’nin imkânlarıyla hem de İBB’nin imkanlarıyla ciddi manada hazırlık yaptılar. Türkiye’nin her ilinde mitingler yaptı. Sen İBB Başkanı olarak Karadeniz’de ne işin var? Veya Erzurum’da ne işin var? Bugün hangi büyükşehir belediye başkanı gitmiş başka bir ilde miting düzenliyor? Adamın tek hedefi 2028 yılındaki seçimlerde cumhurbaşkanlığını ele geçirmek ve bütün yolsuzlukların üzerini cumhurbaşkanlığı makamına oturduktan sonra kapatmak. Cumhurbaşkanlığı makamını kendisine zırh edinmek. Ama o makamın sayesinde de yine bütün Türkiye’yi kilitlemek ve bütün Türkiye siyasetini rehin almaktı. Türkiye’yi birtakım ülkelerin himayesine koymaktı. Terörsüz Türkiye için hazırladıkları baktığımızda CHP adeta tekrar genetik kodlarına döndü. Bölücülük yapıyor, mezhepçilik yapıyor, hizipçilik yapıyor. Kürt ve Alevi ayrımcılığı yapıyor. Zaten şunu çok iyi görmemiz gerekiyor; CHP Kürt sorununu çıkaran başlıca unsurdur. Dersim hadisesinde insanları mağarada yakan CHP hükümeti değil miydi? Şeyh Sait isyanında Kürtleri öldüren CHP değil miydi? CHP zihniyeti Kürtleri insan saymamıştır. 1980’li yıllara kadar Kürtler kendi dilinde konuşamıyor, kendi kıyafetini giyemiyor, kendi kültürünü yaşatamıyor, kendi edebiyatını oluşturamıyor. Türkler ve Kürtler buranın asli vatandaşlarıdır. Anadolu’yu beraber İslamlaştırmışlardır. Şimdi tam bir toplumsal barış yakalanmışken CHP’nin bu yaptığı adeta ipe un sermedir. Bir hırsızlık şebekesi kurmuş olan İmamoğlu’nun Terörsüz Türkiye süreciyle ne ilgisi vardır? Yani bugün CHP gırtlağına kadar yolsuzluğa bulaşmıştır. Sadece İmamoğlu mudur? Baktığımızda CHP’li 18 belediye de bugün işin içerisinde. Bu bilinenleri, bir de bilinmeyenlerine baktığımızda durum daha vahim. Uzun yıllar iktidar olamamış bir parti olarak CHP’liler belediyeleri kazanınca mal bulmuş mağribi misali pervasızca saldırıp yolsuzluklar yaptılar. Adeta CHP’li belediyelerde bir rüşvet ağı oluşturdular. Ele geçirdikleri belediyelerde de hiçbir hizmet üretmiyorlar. Türkiye bunları hak etmiyor. Bunlar ortadayken sen CHP olarak tutuyorsun Terörsüz Türkiye raporuna Ekrem İmamoğlu’nu, Alevi konusunu koyuyorsun, FETÖ’yü koyuyorsun. Demek ki senin FETÖ’yle bir iltisakın var. İmamoğlu zaten bir FETÖ projesidir. Üzerine basa basa söylüyorum. İmamoğlu bir FETÖ projesidir. FETÖ’yle PKK’nın kuruluş süreçlerine bir bakın. Aynı dönemde kurulmuşlardır. Birisi Kürtler üzerinde çalışmıştır. Diğeri de Türkiye’deki dindar vatandaşlar üzerinde çalışmışlardır. İkisinin de ortak bir amacı vardır; Türkiye’yi bir manda yönetime dönüştürmek. Türkiye’yi emperyalistlerin güdümüne sokmaktır. FETÖ’nün arkasında baktığımızda CIA vardır. Hendek olaylarını kışkırtan FETÖ’nün ta kendisidir. İşin aslı, FETÖ biterken İmamoğlu’na destek verdiler. Çünkü eğer İmamoğlu başarmış olsaydı, 15 Temmuz 2016’da yapamadıklarını İmamoğlu vasıtasıyla yapacaklardı. O zaman silahlı darbeyle yapamadıklarını İmamoğlu vasıtasıyla yapacaklardı.
Kalkınma Yolu ve hızlı tren Türkiye dünyaya açılıyor
Terörsüz Türkiye süreci aynı zamanda terörsüz bölge süreci değil mi?
Evet. Terörsüz Türkiye sürecine baktığımızda eğer gerçek manada Türkiye’de bir toplumsal barış sağlanmak istiyorsa, gerek ülke içerisinde, gerek ülke dışında terörün tamamen bitmesi lazım. PYD’ye baktığımızda tamamen bir PKK örgütlenmesidir. Irak’taki örgüt de yine PKK’dır. İran’daki PJK da onun güdümündedir. Yani bunu çok iyi görmek lazım. Terör Türkiye’de bitip, Irak’ta devam ediyor olamaz. Yine bunlar Türkiye’nin aleyhine kullanılmaya müsaittir. Suriye’deki PYD’nin eğer Suriye’deki hükümete entegre olması ve Suriye’yi birlikte kalkındırmaları gerekiyor. Biz Osmanlı bakiyesi bütün Müslüman halkları kardeş görüyoruz zaten. Osmanlı bakiyesi coğrafyada Türkiye’nin müthiş bir potansiyeli var. Zaten terörün Türkiye’nin başına bela edilmesinin amaçlarından biri de Türkiye’nin gelişmemesi, güçlenmemesi. Eğer Türkiye yaklaşık 50 yıl terörle meşgul edilmeseydi, teröre harcanan kaynaklar kalkınmasına kullanılsaydı, bugün Gazzeli kardeşlerimize çok daha rahat bir şekilde yardım edebilirdik. Dünya siyaseti üzerindeki gücümüz çok daha yüksek olabilirdi. Dünyanın ilk yedi ekonomisinden biri olurduk. Terörsüz Türkiye süreci aslında Terörsüz Ortadoğu sürecidir. Bugün Türkiye ihracatta 500 milyar doları hedefliyor. Türkiye müthiş bir şekilde ürettiği ürünleri dünya pazarlarına sunuyor. Aynı zamanda Irak’taki Kalkınma Yolu projesi Türkiye ve bölge için çok büyük bir projedir. Süveyş’ten giden bir gemi 35 gün harcarken, Basra körfezindeki Faw Limanı’na bir geminin gelmesi, yükünün indirilmesi varış noktasına kadar 25 gün. Türkiye’de İpek Yolu tekrar canlanıyor. İnşallah hızlı trenimiz Pekin’e kadar gidecektir. Yani bir taraftan Kalkınma Yolu projesi, bir taraftan hızlı tren projesi devam ediyor. Türkiye bugün, hava yolunda da dünyada ilk üç arasında. Bazı noktalarda Avrupa’nın birincisiyiz.
BARIŞ SÜRECİNİ İSTEMİYORSAN FETÖ’YE ve EMPERYALİSTLERE HİZMET EDİYORSUN DEMEKTİR
Terörsüz Türkiye sürecine karşı çıkan partiler, Türkiye’deki terörün arkasındaki emperyalistlerle aynı tarafa mı düşmüş oluyorlar?
Kesinlikle emperyalistlere hizmet ediyorlar. Onların amacı bu. Onların amacı bu barış sürecinin başarılı olmamasıdır. Türkiye’nin iç barışından rahatsız olan kim olabilir? Emperyalist güçler. Bugün ülkedeki pek çok problemin ana kaynağı CHP’dir. Bunu da Terörsüz Türkiye sürecinde kendileri bugün ispat ediyorlar. Müslüman olarak herkes bizim kardeşimiz. Alevilere yönelik hakları tanıyan, cemevlerini kuran, onlara bütün imkanları sağlayan yine bizim hükümetimizdir ve Sayın Cumhurbaşkanımızdır. Onlar bizim kardeşlerimizdir. Bizim Kürt sorunumuz da yoktur. Bunu ülkenin başına bela eden CHP’nin ta kendisidir. Şimdi bugün bu barış sürecini istemiyorsan sen FETÖ’ye hizmet ediyorsun, sen emperyalistlere hizmet ediyorsun demektir. Sen ülkenin büyümesine, kalkınmasına, gelişmesine sen engel olmak istiyorsun demektir.
AK PARTİ İLE BİRLİKTE TÜRKİYE ARTIK KENDİ GENETİĞİNE DÖNDÜ
23 yıllık AK Parti iktidarının ülkemize kazandırdığı en önemli anlayış nedir?
AK Parti ile birlikte Türkiye artık kendi genetiğine döndü. En önemli kazanım budur. Dünyaya barış götüren, dünyaya huzur sağlayan, dünyayı kardeşçe kuşatan bir anlayışımız var. Biz Selçuklu, Osmanlı gibi bir mirasın yüklenicisiyiz. Aynı zamanda da onların devamı ve evlatlarıyız. Biz evrensel olarak yaklaşıyoruz. Biz emperyalistler gibi efendim gidip bugün Afrika’daki insanları köleleştiren bir anlayışa sahip değiliz. Biz Afrika’daki kardeşlerimize de Ortadoğu’daki kardeşlerimize de Asya’daki kardeşlerimize de sahip çıkıyoruz. Biz kazancımızı dünyadaki mazlum milletlerle paylaşan bir ülkeyiz. Kendi bütçesine göre dünyanın en çok yardım yapan ülkesi biziz. Türkiye bunun için beklenen bir ülke. Türkiye mazlumlar tarafından bekleniyor. Biz umuduz. Biz bekleneniz. Biz geleceğiz. Buna da çok iyi hazırlanmamız lazım.
ÖNÜMÜZDE KİMSE DURAMAYACAK
Terörsüz Türkiye süreci bu kez toplumsal barışı sağlayacak mı? Ne dersiniz?
Kesinlikle buna inanıyorum. Ben Terörsüz Türkiye sürecini başlatan Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın Devlet Bahçeli’ye çok teşekkür ederim. Bu sürecin başlatılmasında özellikle ciddi manada katkı sağlamışlardır, öncülük etmişlerdir. Sayın Cumhurbaşkanımız “ben baldıran zehri içerim” derken çok samimidir. Sayın Bahçeli bu hususta çok samimidir. Türkiye’nin artık ayağına pranga olan bu terörü kırması gerekiyor. Ben Türkiye’nin bir vatandaşı olarak, parlamentoda görev yapan bir milletvekili olarak kendilerine şükranlarımı arz ediyorum. Cumhur ittifakı olarak biz elimizden gelen her şeyi yapıp kardeşlik ortamını sağlayarak, barış ortamını sağlayarak, Türkiye’nin kalkınması ve gelişmesi noktasında ayağımızdaki tüm prangaları kırarak inşallah biz bunu gerçekleştireceğiz. Ve inşallah bundan sonraki süreç çok daha aydınlık ve parlak olacaktır. Terörsüz Türkiye süreci başarıyla tamamlanıp iç barışını sağlayan Türkiye’nin önünde kimse duramayacaktır. Zaten bu emperyalistler tarafından net bir şekilde görülüyor. İç cephesini güçlendiren barış içindeki bir Türkiye, başta Gazze olmak üzere, başta Filistin olmak üzere dünyanın bütün mazlum Müslümanlarına daha güçlü şekilde yardıma koşacaktır. Türkiye, nerede zulüm varsa bunun karşısında duracaktır. Türkiye’nin önünde kimse duramayacaktır.