• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Aile, çocuk ve toplum alarm veriyor! Hanelerin yüzde 50'sinde çocuk yok!

Yeniakit Publisher
Haber Merkezi Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
Aile, çocuk ve toplum alarm veriyor! Hanelerin yüzde 50'sinde çocuk yok!

Aile Bakanı Göktaş, “Nüfus beka meselesi; hanelerin yüzde 50’sinde çocuk yok, 5 yılda ilkokul çağındaki çocuk sayısı 900 bin azalacak, bunun temelinde aile kurumunun zayıflaması var” dedi. Ancak seküler hayat tarzı, Kemalist eğitim modeli ve kadını evden koparan politikalar sorgulanmadan, İslâmî aile modeline dönülmeden bu gidişatı çevirmek mümkün olmayacak.

Aile Bakanı Göktaş, “Nüfus beka meselesi; hanelerin yüzde 50’sinde çocuk yok, 5 yılda ilkokul çağındaki çocuk sayısı 900 bin azalacak, bunun temelinde aile kurumunun zayıflaması var” dedi. Ancak seküler hayat tarzı, Kemalist eğitim modeli ve kadını evden koparan politikalar sorgulanmadan, İslâmî aile modeline dönülmeden bu gidişatı çevirmek mümkün olmayacak.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki konuşmasında nüfus meselesini Türkiye’nin beka sorunu olarak nitelendirerek, günümüzde hanelerin yarısında çocuk bulunmadığını ve TÜİK’e göre önümüzdeki 5 yılda ilkokul çağındaki çocuk sayısının 900 bin azalacağını söyledi. Bu tablonun temelinde aile kurumunun zayıflamasının yattığını belirten Göktaş, doğurganlık hızındaki düşüşün yalnız ekonomik sebeplerle açıklanamayacağını, aileyi korumak için dünya genelinde olduğu gibi stratejik ve kapsamlı politikalar gerektiğini vurguladı. Aile Yılı’na yönelik eleştirileri ve aile-kadın karşıtlığı üreten ideolojik yaklaşımları reddettiklerini ifade eden Göktaş, son 23 yılda eğitimden siyasete kadar birçok alanda kadının güçlendirilmesine yönelik “devrim niteliğinde” adımlar atıldığını ve kadınların eski vesayet dönemlerine geri dönmeyeceğini dile getirdi.

Bakan Göktaş, kadına yönelik şiddetle mücadelede 6284 sayılı kanunu “en küçük şüphede bile” devreye soktuklarını, gizlilik ve uzaklaştırma kararlarını genişletilmiş şekilde uyguladıklarını söyledi.

İçtimaî değerlerde çürüme

Bakan Mahinur Özdemir Göktaş’ın dikkat çektiği doğurganlık ve nüfus krizi, istatistiklerin de gösterdiği üzere evliliklerin azalması, boşanmaların artması ve aile yapısının çözülmesiyle birlikte okunması gereken bir tabloya işaret ediyor. Bu manzaranın arka planında seküler-modern hayat tarzının teşviki, popüler kültürün baskın hale gelmesi, Kemalist ideolojinin sorgusuz kabule zorlanması, sabah kuşağı programlarından dizi-film sektörüne ve sosyal medyaya kadar uzanan geniş bir yelpazede aile aleyhtarı içerikler bulunuyor. Din, ahlâk ve yerli kültür “geri” gösterilirken, sapkın davranışlar normalleştirildi; bunun sonucu olarak içtimaî değerlerde derin bir çürüme yaşandı.

Kadını evden koparan politikalar değişmeden bu mesele çözülmez

Ancak aile müessesesini asıl çökerterek doğurganlığı baskılayan unsur, kadının ev ve aile merkezli konumundan koparılıp iş hayatına sürülmesi ve ev hanımlığının küçümsenmesi oldu. Çocuk doğurmak ve ona bakmak gibi fıtrî vazifeler “özgürlük kısıtlaması” şeklinde sunulurken, sabahtan akşama kadar patrona hizmet bir hürriyet alanı gibi pazarlandı. “Kadın her işi yapar” propagandasıyla kadın ve erkek rolleri rekabet zeminine çekildi; kadın zarafetini ve fıtratını kaybederken, erkek de himaye edici ve sorumluluk taşıyan kimliğinden uzaklaştı. Kadın bedeni tüketim ve haz nesnesi haline getirilirken, “kadına şiddet”, “toplumsal cinsiyet”, “cinsel yönelim” gibi söylemler üzerinden fıtrata aykırı bir zemin kuruldu; mahremiyet ve namus bilinci aşındı, aile içi denge bozuldu.

İslâm’a ve fıtrata uygun aile modeli oluşturulmalı

Bu şartlar altında, doğurganlığı artırmaya dönük teknik teşvik paketleri tek başına sonuç veremez. Kadını iş hayatına mecbur eden ekonomik yapı yeniden tanzim edilmeden, evliliği hafife alan ve sorumsuzluğu özendiren kültürel iklim tasfiye edilmeden, İslâm’a ve fıtrata uygun aile modeli devletin, STK’ların, medyanın ve eğitim sisteminin merkezine yerleştirilmeden sahici bir iyileşme beklenemez. Aile düşmanı yayınlara hukukî müeyyideler getirilmesi, zinaya ve evlilik dışı ilişkilere karşı düzenlemeler yapılması, kadının ev hanımı ve anne olarak konumunun en üstün fazilet olarak yeniden yüceltilmesi ve erkeğin helâl kazançla ailesini geçindiren aslî rolünün güçlendirilmesi zorunlu görünüyor. Aksi halde, kadını evden koparan ve aileyi dağıtan çizgiyi sürdürerek nüfus meselesini çözmeye çalışmak, bizzat yaşadığımız son 20 küsur yılın da gösterdiği gibi yeni bir çıkmaz üretmekten başka bir sonuç doğurmayacaktır.

Baran Dergisi

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23