• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Zekeriya Say
Zekeriya Say
TÜM YAZILARI

“Portakal’ı soydum şuracığa koydum!..”

15 Aralık 2018
A


Zekeriya Say İletişim: [email protected]

İzmir ve İstanbul’da, tembel bir öğrenci olarak tamamlanan eğitim hayatı.

Akabinde;

Barlarda çalışarak ve minibüsle nakliyecilik yaparak Avustralya'da geçirilen üç yılın ardından tekrar İzmir’e dönüş.

İzmir’de, eniştesinin “hamili kart yakınımdır” notuyla Ufuk Güldemir’e müracaat etmesi ve torpilli olarak Star İzmir Temsilciliği’nde muhabir olarak basın hayatına adım atması.

“Taşrada çalışmak zordur. Ne para kazanabilirsin, ne yükselebilirsin” diye özetlediği o sürecin ardından, Birand’ın; “Seni İstanbul’da istiyorum” davetiyle,

İzmir’dekinden 5 kat fazla bir ücretle Mehmet Ali Birand’ın ekibine katılarak, 4-5 yıl kadar onun yanında muhabirliğe devam etmesi…

"Burada iğne atsanız yere düşmeyecek kadar az bir kalabalık olduğu söyleniyor…" şeklinde yaptığı saçma sapan anonslarla veda ettiği muhabirlik.

Sonrasında;

Kanal D'de gündüz kuşağında yayınlanan “Ne Yapmalı?” isimli programın sunuculuğu ve başarısızlık nedeniyle programın yayından kaldırılması…

Bu sırada, sabah haberleri için sunucu arayan Fox TV Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk'e: "Kabul ederseniz ben sunayım programı" şeklinde attığı iş başvurusu mesajının ardından,

“Masadaki not kâğıtlarını sürekli tükürüklediği parmaklarıyla karıştırarak” 3 yıl boyunca sunduğu “Çalar Saat” serüveni…

Ve son olarak;

Bu süreçte meydana gelen “Gezi Parkı Olayları” ile ilgili gösterdiği performansın mükâfatı olarak FOX TV Ana Haber” bültenini sunmakla taltif edilmesi…

*

Geçtiğimiz gün, Fransa’daki olayları hatırlatıp, Türkiye’de demokratik bir gösteriye dahi izin verilmediğini belirten ve “Hadi bakalım doğalgaz zamlarını diğer zamları protesto edin, kaç kişi sokağa çıkabilecek” şeklindeki küstah çağrısıyla, halkı isyana teşvik eden FOX TV Ana Haber Spikeri Fatih Portakal’ın detaylı özgeçmişi böyle.

Portakal’ın özgeçmişine ait  bu teferruatlı malumatı;

“17-25 Aralık FETÖ Yargı Darbesi”nden sonra, Fatih Portakal’ın;

8 Şubat 2014’te Taraf gazetesine…

13 Ağustos 2014’te Kehkeşan dergisine….

12 Ekim 2014’te Bugün gazetesine…

1 Eylül 2015’te ise, Rotahaber sitesine verdiği röportajlardan derledim.

Portakal, bu dört röportajda da aşağı yukarı birbirine benzer ifadeleri tekrarlamış.

Her ne hikmetse, sürekli aynı sözleri okuyan FETÖ’cüler ise bu durumdan hiç rahatsız olmamışlar.

Belli ki, o süreçte Portakal’ın onlarla yan yana saf tutması, FETÖ’cüler için söylediklerinden daha önemliydi.

 

 

Zaten,

Mehmet Baransu’nun, Portakal’ın babası vefat ettiğinde, cezaevinde;

“Mustafa Portakal için hatim okuduğunu… Hatmin duasını da “oğlu olarak Fatih’e bıraktığını” söylemesi, FETÖ’cülerin Fatih Portakal’a ne denli önem verdiklerinin en net delili.

Eh!..

Fatih Portakal da onlara karşı “boş” değilmiş, hani!..

Baransu’nun “hatim” jestine, beş gün sonra;

“Yakın bir zamanda Baransu’yu cezaevinde ziyaret etmek istediğini” belirterek;

“Mehmet Baransu ve Hidayet Karaca çok yalnız kaldı. Mehmet'in ve diğerlerinin başına gelenleri Allah kimsenin başına vermesin" diye “dua” ile karşılık vermiş.

*

Şimdi birileri kalkıp;

Emin Çölaşan ile Necati Doğru’nun bile FETÖ’ye destek verdiği o süreçte, Portakal’ın söz konusu röportajlarını normal karşılayabilir….

Bugün ve Kanaltürk televizyonlarına kayyum atandığı gün Fatih Portakal’ın canlı yayında, FETÖ’cülerle ağızbirliği etmişçesine:

“Bugün özgür medya söylemlerinin bittiği bir gün" şeklinde feveran etmesini...

2016’da, Doğan Medya tarafından organize edilen Altın Kelebek Ödül Töreni’nde, 'En İyi Erkek Haber Spikeri' ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşmadaki “FETÖ propagandası”nı, “gazetecilik” diye savunabilir…

Ayrıca;

Mesai arkadaşı FOX TV eski haber müdürü Ercan Gün’ün defalarca ByLock’a girdiği gerekçesiyle FETÖ üyeliğinden tutuklanması da, Portakal’ı zan altında bırakamaz…

*

Amma!..

Lakin!...

Ve fakat!...

Ak Parti ile Fethullahçıların arasının henüz açık olmadığı 9 Ekim 2011 yılında, Zaman gazetesinin iflah olmaz bir Ak Parti muhalifi olan Fatih Portakal ile yaptığı röportaja;

“Saat çalıyor Türkiye uyanıyor”  şeklinde ima dolu bir başlık atmasını, doğrusu ben izah edemedim.

 

 

Sahi!..

Fatih Portakal o günlerde kimleri uykusundan uyandırmış, söylese de bizde öğrensek!..

Ayrıca bu haber, bende;

Fatih Portakal ile FETÖ’cüler arasındaki tek ortak noktanın “İzmir” olmadığı hissini de uyandırdı.

Dur bakali n’olacak?!..

Portakal ile FETÖ arasında daha ne ortak noktalar meydana çıkacak.

Bekleyip göreceğiz!..

 

***

Fatih Portakal yaptığı işi;

“(Haberleri) Sunmuyorum. Ben haberi anlatmayı, öyküleştirmeyi seviyorum. Bana haber anlatıcısı derseniz daha çok sevinirim. Çünkü spiker ancak haberi sunar. Ben kendimden, duygularımdan, ruhumdan bir şeyler katarak anlatıyorum.” şeklinde özetliyor.

Fakat sunduğu haberlere bakıyoruz;

Anlatmıyor, abartıyor.

Ruhundan bir şeyler katmıyor, resmen haberi kendi ideolojisine göre şekillendiriyor.

Sahi!..

Bir spikerin, haber bülteninde;

“Sizce Devlet Bahçeli geçirdiği kalp operasyonundan sonra sağlık gerekçesiyle genel başkanlığı bırakır mı?” şeklinde mini bir anket yaptırması, haber spikerliğinin hangi özelliğiyle bağdaşıyor?

Ya da;

"Türkiye, ya fizikçiyi seçecek ya da kekçiyi" diyerek, adaylarla dalga geçmesi, habercilik etiğinin neresinde yer alıyor?

*

Peki, ya;

“Türkiye PKK’ya teşekkür etmeli” demesine…

PKK’lı teröristler için, “Allah rahmet eylesin” hezeyanına…

“Cizre’de bodrum katında 30 yaralı. Devletin görevi yaralıların hastanelere ulaşımını ve tedavisini de sağlamak. Ölmesini beklemek olmamalı” diyerek,

kazdıkları hendeklere gömmek üzere olduğumuz PKK’lıların imdadına koşmasına ne demeli?

Tüm bu haber kılıflı terör seviciliği şovlarını hatırlayınca, Portakal’ın;

200'ün üzerinde taşıma aracının hizmet verdiği Mersin Şehir Hastanesini karalamak için zavallının birini engelli diye göstererek düzmece haberler yaptırması, bana çok masum geldi, desem yeridir…

*

Gördüğünüz gibi, Fatih Portakal; “öyküleştirmiyor,” öykünüyor!

Haber sunmak yerine kendi siyasi ve ideolojik propagandasını yapıyor.

İlk haberden en son habere kadar tüm bülten boyunca hükümete çamur atmayı spikerlik sanıyor.

En ufak eleştiride ise;

“Evet, ben de korkuyorum. Hiçbir suçum olmadığı halde, sabaha karşı kapım çalınır mı endişesini duyuyorum” şeklinde feveran ediyor.

*

En son yaptığı skandal çağrıdan sonra yine tutuşmuş;

Bu kez de;

“Canıma zarar geleceğinden korkuyorum” demiş.

Ne diyelim;

 “Allah, Fatih Portakal’ı korusun, onu sevenlerine bağışlasın!..

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23